"Biz de Allah'ın muhles kullarından olurduk."
- Müşrikler, "Öncekilere verilenlerden bizde de bir kitap olsaydı, mutlaka Allah'ın ihlaslı kulları olurduk!" diyorlardı.
(168, 169) "Öncekilere (verilenlerden) bizde de bir zikr (kitap) olsaydı mutlaka Allah'ın samimi kulları olurduk!"*
"Kendimizi ALLAH'a adar, sadece O'na kul olurduk."
"Biz de Allah'ın muhles kullarından olurduk."
Allah'ın en samimi kulları yine biz oluruz".
"Kesinlikle, Allah'ın içten kullarından olurduk!"
elbet biz de imanını saf ve temiz tutma çabasını Allah'ın desteklediği halis kullarından olurduk!"
Elbette biz de Allah'ın samimi kullarından olurduk."
"Gerçekten bizler de, Allah'ın muhlis olan kullarından olurduk."
herhalde Allah'ın ihlas ile seçilmiş kullarından olurduk."
kesinlikle Allah'ın halis kulları olurduk!"
(167-169) Müşrikler) şunu da söylüyorlardı: "Eğer yanımızda öncekilere verilen kitaplardan bir kitap olsaydı, elbette biz ihlaslı kullar olurduk."
Her halde Allahın ıhlas ile seçilmiş kullarından olurduk
"Elbette biz, Allah'ın halis kulları olurduk!"
"Gerçekten bizler de, Tanrı'nın muhlis olan kullarından olurduk."
"Elbet biz de Allahın ihlasa erdirilmiş kullarından olurduk".
Biz de elbet Allah'ın ihlasa erdirilmiş kulları olurduk.
Elbette Allah'ın ihlaslı kulları olurduk.
(167-169) Müşrikler önceleri: "Eğer, derlerdi, daha önceki milletlere verilen kitap gibi bir kitap bizde de olsaydı, Biz de yalnız Allah'a ibadet eden halis kullarından olurduk."
"Elbette biz de Allah'ın ihlasa (samimiyete, saflığa) erdirilmiş kulları olurduk. "
'Kendimizi ALLAH'a adar, sadece O'na kul olurduk.'
Biz de Allah'ın muhles* kullarından olurduk.
"We would have surely been God's loyal servants. "
“We would have been the sincere servants of God!”
we would certainly have been sincere slaves of Allah!’
"we would have been worshipers; devoted to GOD alone."
"We would have surely been loyal servants of God."
"We would have surely been God's loyal servants."