"Gerçekten, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle doğrusu sana haksızlık etmiştir. Ortakların çoğu, birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve salihatı yapanlar haksızlık etmezler. Ancak onlar da ne kadar azdır!" dedi. Davud, kendisini fitnelendirdiğimizi iyice anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma diledi, ruku ederek, tam bir teslimiyetle Rabb'ine yöneldi.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kale | (Davud) dedi ki | قول |
2 | lekad | andolsun | |
3 | zelemeke | sana zulmetmiştir | ظلم |
4 | bisu'ali | istemekle | سال |
5 | nea'cetike | senin koyununu | نعج |
6 | ila | ||
7 | niaacihi | kendi koyunlarına | نعج |
8 | ve inne | ve zaten | |
9 | kesiran | çoğu | كثر |
10 | mine | ||
11 | l-huleta'i | karıştıran(ortak)ların | خلط |
12 | leyebgi | zulmederler | بغي |
13 | bea'duhum | biri | بعض |
14 | ala | üzerine | |
15 | bea'din | diğeri | بعض |
16 | illa | yalnız bunun dışındadır | |
17 | ellezine | kimseler | |
18 | amenu | inanan(lar) | امن |
19 | ve amilu | ve yapanlar | عمل |
20 | s-salihati | iyi işler | صلح |
21 | ve kalilun | ve azdır | قلل |
22 | ma | ne kadar | |
23 | hum | onlar | |
24 | ve zenne | ve sandı | ظنن |
25 | davudu | Davud | |
26 | ennema | ||
27 | fetennahu | kendisini denediğimizi | فتن |
28 | festegfera | mağfiret diledi | غفر |
29 | rabbehu | Rabbinden | ربب |
30 | ve harra | ve kapandı | خرر |
31 | rakian | eğilerek (secdeye) | ركع |
32 | ve enabe | ve (bize) döndü | نوب |
Davud, "Senden, koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle, sana haksızlık etmiştir. Ortaklardan birçoğu birbirinin haklarına tecavüz ederler. Ancak inanıp yararlı iş yapanlar hariç. Onlar da çok azdır" dedi. Davud, bizim kendisini denediğimizi anladı. Rabbinden bağışlanma diledi ve secdeye kapanarak tövbe etti.
(Davud şöyle demişti): "Şüphesiz ki (kardeşin) senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu iman edip iyi işler yapanlar hariç -ki böyleleri azdır- ortakların çoğu birbirlerine haksızlık ederler."* Davud kendisini denediğimizi anlamış,* Rabbinden bağışlanma dileyerek eğilip boyun eğmiş* ve (Allah'a) yönelmişti.
Dedi ki, "Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu, ortakçıların çoğu birbirinin hakkına el uzatır. Gerçeği onaylayıp erdemli davrananlar bunun dışındadır, onlar ise sayıca ne kadar azdır!" Davud, kendisini sınadığımızı sanarak bağışlanma diledi, eğildi ve tövbe etti.*
"Gerçekten, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle doğrusu sana haksızlık etmiştir. Ortakların çoğu, birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve salihatı* yapanlar haksızlık etmezler. Ancak onlar da ne kadar azdır!" dedi. Davud, kendisini fitnelendirdiğimizi* iyice anladı. Hemen Rabbinden bağışlanma* diledi, ruku* ederek, tam bir teslimiyetle Rabb'ine yöneldi.*
Davut (konuyu anlamadan) dedi ki "Senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemesi yanlıştır. Çünkü malları karışmış olanların çoğu birbirlerinin hakkına girerler. İnanıp güvenen ve iyi iş yapanlar, öyle yapmazlar ama onlar da pek azdır*." Davut, sınandığını* anladı. Hemen Rabbinde(Sahibinden) bağışlanma diledi, secdeye kapandı ve bütün samimiyetiyle ona yöneldi.
Dedi ki: "Senin koyununu istemekle sana haksızlık yapmış; zaten ortakların çoğu, birbirine haksızlık yapar. İnanmış olarak erdemli edimler yapanlar böyle değildir; onlar da ne denli azdır!" Davut, kendisini sınadığımızı anladı. Bunun üzerine, Efendisinden bağışlanma diledi; eğilerek secdeye kapandı ve yöneldi.
(Davud) dedi ki: "Doğrusu bu kişi, senin koyununu alıp kendininkine katmakla sana zulmetmiş. Zaten toplumsal hayatı paylaşan insanlar (genellikle) birbirlerinin hakkına tecavüz ederler; iman edip dürüst ve erdemli davrananlar hariç: ama böyleleri, ne kadar da az. Derken Davut, bizim kendisini sınadığımızı fark etti; hemen Rabbinden af diledi ve baş eğip iki büklüm bir halde tevbe ederek O'na yöneldi.
Davud dedi ki: "Vallahi, senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmak istemekle sana zulmetmiş. Zaten ortaklardan birçoğu birbiri aleyhine haksızlık ve zulme sapar. İman edip hakka ve barışa yönelik işler yapanlar böyle değildir. Ama onlar da pek azdır." Davud, kendisini imtihan ettiğimizi düşündü; hemen Rabbinden af diledi; rüku ederek yerlere eğildi ve Allah'a yöneldi.
(Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak iman edip salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece Rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü.
(Davut) dedi ki: "Doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına katmak istemesiyle sana zulmetmiştir. Gerçekten karışıkların (bir toplum içinde yaşayanların) çoğu biribirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edip de salih amel işleyenler başka. Ama onlar da pek az. Davut kendisini imtihan ettiğimizi sanmıştı. Hemen Rabbinden mağfiret diledi, rüku ederek yere kapandı, tevbe ederek (Allah'a) yöneldi.
(Davud) dedi ki: "Bu (adam) senin koyununu kendininkiler arasına katmayı istemekle sana haksızlık yapmış! Zaten yakınların çoğu birbirlerine aynı şeyi yaparlar, (Allah'a) inanıp doğru ve yararlı işler yapanlar hariç. Böylesi de ne kadar az!" Davud, (bunları söylerken) Bizim kendisini sınadığımızı (birden) anladı; bunun üzerine Rabbinden günahını bağışlamasını diledi, secdeye kapandı ve tevbe ederek O'na yöneldi.
Davud dedi ki: "Andolsun, senin koyununu kendi koyunlarına katmak istemek suretiyle sana zulmetmiştir. Esasen ortakların pek çoğu birbirine haksızlık eder. Ancak iman edip salih ameller işleyenler başka. Onlar da pek azdır." Davud, bizim kendisini imtihan ettiğimizi anladı. Derken Rabbinden bağışlama diledi, eğilerek secdeye kapandı ve Allah'a yöneldi.
Dedi ki: doğrusu senin bir koyununu kendi koyunlarına istemesiyle sana zulmetmiş ve hakıkaten karışıkların çoğu birbirlerine tecavüz ediyorlar, ancak iyman edib de salah istiyenler başka, onlar da pek az, ve sanmıştı ki Davud kendisine sırf bir fitne yaptık, hemen rabbına istiğfar etti ve rüku' ederek yere kapanıb tevbe ile rücu' etti
(Davud) dedi ki: "And olsun (o) senin, koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana zulmetmiştir. Zaten (mallarını birbirine) karıştıran(ortak)ların çoğu birbirine zulmederler. Yalnız inanıp iyi işler yapanlar bunun dışındadır ki, onlar da ne kadar azdır!" Davud, (bu hükümle) kendisini denediğimizi (kendisine bir bela vereceğimizi) sandı da Rabbinden mağfiret diledi, eğilerek secdeye kapandı ve tevbe edip (bize) döndü.
(Davud) Dedi ki: "Andolsun senin koyununu, kendi koyunlarına (katmak) istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu, (emek ve mali güçlerini) birleştirip katan (ortak)lardan çoğu, birbirlerine karşı tecavüz ederler; ancak inanıp salih amellerde bulunanlar başka. Onlar da ne kadar azdır." Davud, gerçekten bizim onu imtihan ettiğimizi sandı, böylece rabbinden bağışlanma diledi ve rüku ederek yere kapandı ve (bize gönülden) yönelip döndü.
(Davud) dedi: "Andolsun ki o, senin dişi koyununu kendi dişi koyunlarına (katmak) istemesiyle sana zulmetmişdir. Gerçek (mallarını birbirine) katıb karışdıran (ortak) ların çoğu mutlakaa birbirine haksızlık eder. İman edib de güzel güzel amel (ve hareket) lerde bulunanlar müstesna. (Fakat) bunlar da ne kadar azdır". Davud sandı ki biz kendisine mutlakaa bir azab (süikasd) hazırladık. Bunun üzerine o, rabbinden setr (ü himaye) edilmesini istedi, rüku' ile yere kapanıb (Allaha) döndü.
O da dedi ki: Senin dişi koyununu, kendi dişi koyunlarına katmak için istemekle sana zulmetmiştir. Doğrusu ortakçıların çoğu birbirinin hakkına tecavüz eder. Ancak inanmış olup salih ameller işleyenler müstesnadır. Ama onlar pek azdır. Davud, kendisini imtihan ettiğimizi zannederek Rabbından mağfiret diledi. Rukua kapanarak Allah'a yöneldi.
Davut: -Koyununu kendi koyunları arasına katmak istemekle sana haksızlık etmiş. Zaten ortakların çoğu, birbirinin hakkına tecavüz eder. Ancak iman eden ve doğruları yapanlar hariç... Bunlarda ne kadar az! Davut, kendisini imtihan ettiğimizi anlamış ve Rabbi'nden bağışlanma dileyerek secdeye kapanmış ve O'na yönelmişti.
Davud: "Doğrusu, senin tek koyununu, kendi koyunlarına katmak istemekle o sana haksızlık etmiştir. Zaten malda ortak olanların çoğu birbirlerine haksızlık ederler. Ancak gerçekten iman edip makbul ve güzel davranışlarda bulunanlar böyle yapmazlar. Onlar da o kadar azdır ki!" Davud kendisini imtihan ettiğimizi anladı, derhal Rabbinden mağfiret diledi, eğilip secdeye kapandı ve Allah'a yöneldi.
(Davud) dedi ki: "Yemin olsun ki senin bir tek koyununu kendi koyunlarına katmakla sana zulmetmiş.. . Muhakkak ki çok yakın olanların birçoğu, birbirlerinin benzeri davranışlarda bulunurlar. . . Ancak iman edip imanın gereğini uygulayanlar böyle değildir. . . Fakat onlar da ne kadar azdır!" Davud kendisini imtihan ettiğimizi zannetti; bundan dolayı Rabbinden mağfiret diledi ve boyun eğerek yere kapandı ve O'na yöneldi! (24. ayet secde ayetidir. )
Dedi ki, 'Senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle sana haksızlık etmiştir. Doğrusu, ortakçıların çoğu bir birinin hakkına el uzatır. İnanıp erdemli davrananlar bunun dışındadır, onlar ise sayıca ne kadar azdır!' Davud, kendisini sınadığımızı sanarak bağışlanma diledi, eğildi ve tevbe etti.
"Ant olsun ki, senin koyununu kendi koyunlarına katmayı istemekle doğrusu sana haksızlık etmiştir. Ortakların çoğu, birbirlerine haksızlık ediyorlar. Ancak iman edenler ve salihatı* yapanlar haksızlık etmezler. Ancak onlar da ne kadar azdır!" dedi. Davud, kendisini fitnelendirdiğimizi* iyice anladı. Hemen Rabb'inden bağışlanma* diledi, rüku* ederek, tam bir teslimiyetle Rabb'ine yöneldi.*
He said: "He has wronged you by asking to combine your lambs with his lambs. And many who mix their properties take advantage of one another, except those who believe and do good works, and these are very few." And David guessed that We had tested him, so he sought forgiveness from his Lord, and fell down kneeling, and repented.
Said he: “He has wronged thee in asking thy ewe for his ewes; and many among acquaintances oppress one another save those who heed warning and do righteous deeds — and few are they.” And David understood that We had but subjected him to means of denial; and he asked forgiveness of his Lord, and fell down humbly and repented.
He said, ‘He has wronged you by asking for your ewe to add to his ewes. Truly many partners are unjust to one another – except those who have iman and do right actions, and how few they are!’ Dawud realised that We had put him to the test. He begged forgiveness from his Lord and fell down prone, prostrating, and repented.
He said, "He is being unfair to you by asking to combine your sheep with his. Most people who combine their properties treat each other unfairly, except those who believe and work righteousness, and these are so few." Afterwards, David wondered if he made the right judgment. He thought that we were testing him. He then implored his Lord for forgiveness, bowed down, and repented.,
He said: "He has wronged you by asking to combine your lamb with his lambs. And many who mix their properties take advantage of one another, except those who believe and do good works, and these are very few." And David guessed that We had tested him, so he sought forgiveness from his Lord, and fell down kneeling, and repented.
He said, "He has wronged you by asking to combine your lambs with his lambs. Many who mix their properties take advantage of one another, except those who acknowledge and promote reforms, and these are very few." David guessed that We had tested him, so he sought forgiveness from his Lord, and fell down kneeling, and repented.