Onu, vadilerine doğru gelen yoğun bir bulut halinde gördüklerinde: "Bu, bize yağmur getiren bir buluttur." dediler. "Hayır! O, sizin hemen gelmesini istediğiniz şeydir; acıklı azabı getiren rüzgardır."
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | felemma | nihayet | |
2 | raevhu | onu görünce | راي |
3 | aaridan | geniş bir bulut halinde | عرض |
4 | mustekbile | yönelerek geldiğini | قبل |
5 | evdiyetihim | vadilerine | ودي |
6 | kalu | dediler | قول |
7 | haza | bu | |
8 | aaridun | bir buluttur | عرض |
9 | mumtiruna | bize yağmur yağdıracak | مطر |
10 | bel | hayır | |
11 | huve | o | |
12 | ma | şey | |
13 | stea'celtum | sizin acele gelmesini istediğinizdir | عجل |
14 | bihi | onun | |
15 | rihun | bir rüzgardır | روح |
16 | fiha | içinde bulunan | |
17 | azabun | azab | عذب |
18 | elimun | acıklı | الم |
Nihayet onu, vadilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce, "Bu bize yağmur yağdıracak yaygın bir buluttur" dediler. "Hayır! O, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı azap bulunan bir rüzgardır."
Sonunda onu (kasırgayı), vadilerine doğru yayılan bir bulut* şeklinde görünce (sevinçle) "Bu, bize yağmur yağdıracak yayılan bir buluttur!" demişlerdi. (Hud ise) "Hayır! O, sizin acele istediğiniz şeydir (azaptır). İçinde elem verici azap bulunan bir rüzgârdır!" (demişti).
Nihayet onun yayılarak vadilerine yönelmiş olduğunu gördüklerinde, "Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır! bu sizin gelmesi için meydan okuduğunuz acı bir azaba sahip bir fırtınadır.
Onu, vadilerine doğru gelen yoğun bir bulut halinde gördüklerinde: "Bu, bize yağmur getiren bir buluttur." dediler. "Hayır! O, sizin hemen gelmesini istediğiniz şeydir; acıklı azabı getiren rüzgardır."
Bütün ufku saran afetin vadilerine yöneldiğini görünce, "Bu bize yağmur getiren bulut kütlesi" dediler. Hayır! O, hemen gelmesini istediğiniz afettir. İçinde acıklı bir azabı barındıran rüzgardır.
Sonunda, yoğun bir bulutun vadilerine doğru geldiğini gördüklerinde, şöyle dediler: "İşte, bize yağmur getiren bir bulut!" "Hayır! Sizin, ivedi olarak gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı bir ceza olan rüzgardır!"
Derken, yüklü bir bulutun vadilerine doğru yaklaştığını gördüler ve "Bu bize yağmur getiren bir buluttur" dediler. Aksine o gelmesini acele istediğiniz şeydir: içinde acıklı bir azabı barındıran bir bela kasırgası...
Nihayet onu, vadilerine doğru gelen geniş bir bulut halinde görünce: "Ha, dediler, bu bize yağmur getirecek bir bulut!" Hayır, o, aceleden istediğiniz şeyin ta kendisi. Bir rüzgar ki, içinde acıklı bir azap var.
Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azab vardır.
Derken onu vadilerine doğru gelen bir bulut halinde gördüklerinde: "Bu, bize yağmur yağdıracak ufukta beliren bir buluttur." dediler. O ise: "Hayır, o, sizin çabuk gelmesini istediğiniz şeydir; içinde acıklı bir azap bulunan bir rüzgardır.
Sonuçta yoğun bir bulutun vadilerine doğru yaklaştığını fark ettiklerinde, "Bu, bize (bereketli) bir yağmur getirecek olan buluttur!" diye haykırdılar. (Ama Hud,) "Hayır," dedi, "o, sizin (bu kadar müstehzi şekilde) çabuklaşmasını istediğiniz acıklı azabı haber veren bir rüzgardır.
O azabı vadilerine doğru yayılan bir bulut olarak gördüklerinde, "Bu, bize yağmur getiren bir buluttur" dediler. Hud, "Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde elem dolu azabın bulunduğu bir rüzgardır" dedi.
Derken vakta ki onu vadilerine karşı gelen bir bulut halinde gördüler, bu, dediler: bir arız (ufukta beliren bir bulut) bize yağmur yağdıracak, hayır, o sizin acele istediğiniz şey: bir rüzgar ki onda çok acıklı bir azab var
Nihayet azabın (ufukta) geniş bir bulut halinde vadilerine doğru geldiğini görünce: "Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o sizin acele gelmesini istediğiniz şey, içinde acı azab bulunan bir rüzgardır.
Derken, onu (azabı) vadilerine doğru yönelerek gelen bir bulut şeklinde gördükleri zaman, "Bu bize yağmur yağdıracak bir buluttur" dediler. Hayır, o, kendisi için acele ettiğiniz şeydir. Bir rüzgar; onda acı bir azab vardır.
Artık vaktaki onu, vadilerine yönelerek gelen bir bulut haalinde, görmüşlerdi. Dediler ki: "Bu, bize yağmur verici bir bulutdur". (Hud) "Hayır, (dedi), bu, çarçabuk gelmesini istediğiniz şeydir, rüzgardır ki onda elem verici bir azab vardır".
Onu, vadilerine doğru yayılan bir bulut şeklinde görünce dediler ki: Bu; bize yağmur getirecek büyük bir buluttur. Hayır o, acelece beklediğiniz şey, bir rüzgardır ki içinde elem verici azab vardır.
Azabın, bir bulut halinde vadilerine doğru gelişini gördükleri zaman: -Bu, bize yağmur getirecek bir bulut! demişlerdi. -Hayır. O, acele gelmesini istediğiniz şeydir. İçinde acı bir azap olan rüzgardır!
(24-25) Vakta ki, bildirilen azabı, vadilerine doğru enlemesine yayılarak ilerleyen bir bulut halinde görünce: "Bu, dediler, bize yağmur getiren bir bulut!" Hud: "Hayır, dedi, bu, sizin gelmesi için acele edip durduğunuz şeydir, yani can yakıcı azap taşıyan bir rüzgardır! Rabbinin izniyle her şeyi devirip yerle bir eden bir kasırgadır." Derken hepsi helak olup sadece meskenleri kaldı. İşte Biz, suça gömülmüş güruhu böyle cezalandırırız.
Ne vakit onu (tehdit olundukları azabı) vadilerine yönelmiş geniş bir bulut olarak gördüler, dediler ki: "Bu bize yağmur indirecek bir buluttur. " Hayır, o kendisini acele istediğinizdir! (O) içinde feci bir azap olan rüzgardır.
Nihayet onun yayılarak vadilerine yönelmiş olduğunu gördüklerinde, 'Bu, bize yağmur yağdıracak bir buluttur,' dediler. Hayır, bu sizin gelmesi için meydan okuduğunuz acı bir azaba sahip bir fırtınadır.
Onu, vadilerine doğru gelen yoğun bir bulut halinde gördüklerinde: "Bu, bize yağmur getiren bir buluttur." dediler. Hayır! O, sizin hemen gelmesini istediğiniz şeydir; acıklı azabı getiren rüzgardır."
Then when they saw the dense cloud heading towards their valley, they said: "This is a dense cloud that will bring to us much needed rain!" No, this is what you had asked to be hastened; a violent wind wherein there is painful retribution.
Then when they saw it as a wide cloud suddenly approaching their valleys they said: “This is a cloud bringing us rain!” — “Nay, it is that which you sought to hasten: a wind wherein is a painful punishment,
When they saw it as a storm cloud advancing on their valleys they said, ‘This is a storm cloud which will give us rain. ’ No, rather it is what you desired to hasten – a wind containing painful punishment,
When they saw the storm heading their way, they said, "This storm will bring to us much needed rain." Instead, this is what you challenged (Hood) to bring; violent wind wherein there is painful retribution.
Then when they saw the dense cloud heading towards their valleys, they said: "This is a dense cloud that will bring to us much needed rain!" No, this is what you had asked to be hastened; a violent wind wherein there is a painful retribution.
Then when they saw the dense cloud heading towards their valley, they said, "This is a dense cloud that will bring to us much needed rain!" No, this is what you had asked to be hastened; a violent wind with a painful retribution.