"Ben sizin yüce rabbinizim." dedi.
- Derhal adamlarını topladı ve onlara şöyle seslendi: "Ben sizin en yüce rabbinizim!"
(23, 24) (Yandaşlarını) toplamış, onlara seslenmiş ve demişti ki: "Ben sizin yüce rabbinizim."
"Ben sizin en yüce Efendinizim" dedi.*
"Ben sizin yüce rabbinizim." dedi.
"Sizin en yüce efendiniz* benim" dedi.
Dedi ki: "Yüceliği eşsiz efendiniz benim!"*
üstelik (bir de) "Ben sizin en büyük rabbinizim!" dedi.
Dedi ki: "Ben sizin en yüce rabbinizim."
Dedi ki: "Sizin en yüce Rabbiniz benim."
Benim en büyük Rabbiniz! dedi.
ve onlara "Ben sizin en yüce rabbinizim!" dedi.
"Ben, sizin en yüce Rabbinizim!" dedi.
Benim en yüksek rabbınız, dedi
"Ben sizin en yüce Rabbinizim!" dedi.
Dedi ki: "Sizin en yüce rabbiniz benim."
"İşte ben sizin en yüce Rabbinizim"!
Ve sizin en yüce Rabbınız benim, dedi.
-Sizin en yüce Rabbi'niz/kralınız benim, dedi.
(23-24) Adamlarını topladı ve onlara: "Sizin en yüce rabbiniz benim!" dedi.
"Ben, sizin en ala Rabbinizim!" dedi. (Kadim Hakikat bilgisini elde eden Firavun, bunu şuurun sınırsız kuşatıcılığıyla tüm varlıkta müşahedesi yerine; bilincine yükleyerek bedenselliğine vermiş; bilinç varlığına tanrısallık vermiş ve bedenselliğinde dilediğini yapma noktasına yani nefs-i emmare yaşamına düşmüştü. Bu yüzdendir ki Musa a. s. ona hakikat bilgisini aktarmak yerine, yani Allah'a iman yerine, Rabb-ül alemin'e iman noktasına çekerek uyarı yapmıştı. Yani tüm varlıkta tedbir eden Esma mertebesine dikkatini çekerek hayalindeki vahdeti, bilinç - beden boyutunda yaşayarak birimselliğiyle sınırlamak yerine; şuur boyutunda tüm varlığa yaygın Esma manaları çıkışına iman etmesini teklif etmişti. A. H. )
'Ben sizin en yüce rabbinizim,' dedi.
"Ben sizin yüce Rabb'inizim." dedi.
He said: "I am your lord, the most high. "
And said: “I am your most high Lord.”
saying, ‘I am your Lord Most High!’
He said, "I am your Lord; most high."
He said: "I am your lord, the most high."
He said, "I am your lord, the most high."