Ehli Kitap'tan bazı kimseler, sizi yolunuzdan saptırmak ister. Onlar, ancak kendilerini saptırıyorlar. Fakat bunu idrak edemiyorlar.
Kitap ehlinin bir kısmı sizi saptırmak istedi; oysa onlar ancak kendilerini saptırırlar da bunun farkına varamazlar.
Kitap ehlinden bir kısmı, sizi saptırmak istemişlerdi. (Oysa) onlar sadece kendilerini saptırırlar ve farkına (bile) varmazlar.
Kitap halkından bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller.
Ehli Kitap'tan bazı kimseler, sizi yolunuzdan saptırmak ister. Onlar, ancak kendilerini saptırıyorlar. Fakat bunu idrak edemiyorlar.
Ehl-i Kitabın bir kesimi "Ah sizi bir saptırabilsek!" diye fırsat kollarlar. Onlar sadece kendilerini saptırırlar, ama fark edemezler.
Kitap halkından bir küme, sizi saptırmak istiyor. Oysa kendilerinden başkasını saptıramazlar; üstelik ayırdında değiller.
Önceki vahiylerin takipçilerinden kimileri sizi aldatmak isterler; fakat onlar kendilerinden başkasını aldatmış olmazlar, üstelik bunun farkına da varmazlar.
Kitap ehlinden bir zümre, sizi bir saptırabilseler diye arzu ettiler. Oysaki onlar, kendilerinden başkasını saptırmazlar. Ama bunu fark etmiyorlar.
Kitap Ehlinden bir grup, sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı; fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp saptırırlar da şuuruna varmazlar.
Kitap verilenlerden bir topluluk, sizleri şaşırtmayı arzu etti. Oysa kendilerini şaşırtıyorlar da farkına varamıyorlar.
Geçmiş vahyin izleyicilerinden bazıları sizi saptırmak isterler: Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar; üstelik bunu fark etmezler de.
Kitap ehlinden bir grup sizi saptırabilmeyi çok arzu etti. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar, fakat farkına varmıyorlar.
Ehli kitabdan bir taife arzu etti ki sizi şaşırtsalar, halbuki sırf kendilerini şaşırtıyorlar da farkına varmıyorlar
Kitap ehlinden bir grup istedi ki sizi saptırsınlar. Oysa sadece kendilerini saptırıyorlar; fakat farkında değiller.
Kitap ehlinden bir grup sizi şaşırtıp saptırmayı arzuladı; fakat onlar ancak kendi nefislerini şaşırtıp saptırırlar da şuuruna varmazlar.
Kitablılardan bir zümre arzu etdi ki sizi bir şaşırtsalar. Halbuki onlar kendilerinden başkasını şaşırtıb sapıtamazlar da farkına bile varmazlar.
Ehl-i Kitab'tan bir taife; sizi şaşırtmak istediler. Halbuki onlar; kendilerinden başkasını şaşırtmazlar da farkına varmazlar.
Kitap ehlinden bir kısmı sizi yoldan çıkarmak isterler, fakat yalnızca kendilerini yoldan çıkarırlar da bunun farkına varmazlar.
Ehl-i kitaptan bir kısmı, sizi inancınızdan saptırmak istedi. Halbuki onlar sadece kendilerini saptırırlar da bunun farkına bile varmazlar.
Kendilerine hakikat bilgisi gelmiş olanlardan bir grup sizi saptırmayı arzuladılar; oysa onlar kendilerinden başkasını saptırmazlar. Ama bunu idrak edemiyorlar.
Kitap halkından bir grup sizi saptırmak ister. Onlar sadece kendilerini saptırıyor. Farkında bile değiller.
Ehli Kitap'tan bazı kimseler, sizi yolunuzdan saptırmak ister. Onlar, ancak kendilerini saptırıyorlar. Fakat bunu idrak edemiyorlar.
A group from the people of the Scripture wished that they could misguide you, but they only misguide themselves and they do not notice.
A number of the doctors of the Law would love to lead you astray; and they lead astray only themselves, and they perceive not.
A group of the People of the Book would love to misguide you. They only misguide themselves but they are not aware of it.
Some followers of the scripture wish to lead you astray, but they only lead themselves astray, without perceiving.
A group from the people of the Book wished that they could misguide you, but they only misguide themselves and they do not notice.
A group from the people of the book wished that they could misguide you, but they only misguide themselves and they do not notice.