Sana Saat'ten soruyorlar. Ne zaman gerçekleşecek diye. De ki: "Onun bilgisi sadece Rabb'imin yanındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de, yere de ağır gelecektir. O size ansızın gelecek." Sanki sen biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi sadece Allah'ın yanındadır." Ancak insanların çoğu bu gerçeği bilmez.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | yeseluneke | sana soruyorlar | سال |
2 | ani | ||
3 | s-saati | sa'at(in)den | سوع |
4 | eyyane | ne zaman (diye) | |
5 | mursaha | gelip çatması | رسو |
6 | kul | de ki | قول |
7 | innema | ancak | |
8 | ilmuha | onun bilgisi | علم |
9 | inde | yanındadır | عند |
10 | rabbi | Rabbimin | ربب |
11 | la | ||
12 | yucelliha | Onu açığa çıkaramaz | جلو |
13 | livektiha | tam zamanında | وقت |
14 | illa | başkası | |
15 | huve | O'ndan | |
16 | sekulet | O ağır gelmiştir | ثقل |
17 | fi | ||
18 | s-semavati | göklere de | سمو |
19 | vel'erdi | yere de | ارض |
20 | la | ||
21 | te'tikum | O size gelmez | اتي |
22 | illa | ancak | |
23 | begteten | ansızın | بغت |
24 | yeseluneke | sana soruyorlar | سال |
25 | keenneke | sanki sen | |
26 | hafiyyun | biliyormuşsun | حفو |
27 | anha | onu | |
28 | kul | de ki | قول |
29 | innema | muhakkak | |
30 | ilmuha | onun bilgisi | علم |
31 | inde | yanındadır | عند |
32 | llahi | Allah'ın | |
33 | velakinne | fakat | |
34 | eksera | çoğu | كثر |
35 | n-nasi | insanların | نوس |
36 | la | ||
37 | yea'lemune | bilmezler | علم |
Sana kıyamet saatinin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu zamanında açığa ancak O çıkarır. Kıyametin bilgisi göklere ve yere ağır gelir; kıyamet ansızın size gelecektir. Sanki, sen onu biliyormuşsun gibi, sana soruyorlar." De ki: "Onun ilmi Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmiyorlar."
Sana, o (Son) Saat'in demir atma zamanından soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi, sadece Rabbimin katındadır. Onun zamanını O'ndan başkası ortaya koyamaz. (O olay) bütün ağırlığını göklerde ve yerde hissettirecektir. (Son Saat) size ancak ve ancak ansızın gelecektir." Sanki sen onu bilebilirmişsin gibi sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi yalnızca Allah katındadır fakat insanların çoğu bilmez."
Sana o anın ne zaman geleceğini soruyorlar. "O'nun bilgisi Efendimin yanındadır" de. Onu vakti gelince O'ndan başkası ortaya çıkarmaz. Göklere ve yere ağır gelen o an size ansızın gelecektir. Sanki ondan haberdar imişsin gibi sana soruyorlar. "Onun bilgisi ALLAH'ın yanındadır" de. Fakat insanların çoğu bilmez.
Sana Saat'ten soruyorlar. Ne zaman gerçekleşecek diye. De ki: "Onun bilgisi sadece Rabb'imin yanındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de, yere de ağır gelecektir. O size ansızın gelecek." Sanki sen biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi sadece Allah'ın yanındadır." Ancak insanların çoğu bu gerçeği bilmez.
Sana kıyamet saatini soruyorlar, ne zaman bastırıp kalacak diye? De ki "Onun bilgisi sadece Rabbimdedir. Vakti gelince onu açıklayacak olan odur. Ağırlığı göklerin ve yerin üstüne çökmüştür. Size gelişi ansızın olacaktır." Sanki haberin varmış gibi, tutup sana soruyorlar. De ki "Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Ama insanların çoğu bunu bilmezler."
Sana, evrenlerin sonunun ne zaman gelip çatacağını soruyorlar; şunu söyle: "Onun bilgisi, ancak Efendimin katındadır. Onun zamanını, O'ndan başkası açıklayamaz. Göklere ve yeryüzüne ağır gelir; size ansızın gelecektir!" Senin ondan haberin varmış gibi, sana soruyorlar; şunu söyle: "Onun bilgisi, ancak Allah'ın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmez!"
Sana soruyorlar: "Son Saat ne zaman gelip çatacak?" diye. Cevap ver: "Onun bilgisi yalnızca Rabbimin katındadır; onun vaktini O'ndan başka ortaya koyacak kimse yoktur: O bütün ağırlığıyla göklerde ve yerde kopacak, sizi haberiniz olmadan ansızın yakalayacaktır. Sanki senin ısrarla o bilginin peşine düşüp elde etmen mümkünmüş gibi, onu sana soruyorlar. De ki: "Onun gerçek bilgisi yalnızca Allah katındadır, ne ki insanların çoğu bunu bilmezden geliyor."
Ne zaman gelip çatacak diye kıyamet saatini soruyorlar sana. De ki: "Ona ilişkin bilgi Rabbim katındadır. Onu, vakti geldiğinde belirginleştirecek olan yalnız O'dur. Göklere de yere de ağır gelmiştir o. O size ansızın gelecektir, başka değil." Sen onu iyice biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: "O'na ilişkin bilgi Allah katındadır, fakat insanların çokları bilmiyorlar."
Saatin (kıyametin) ne zaman demir atacağını (gerçekleşeceğini) sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Rabbimin katındadır. Onun süresini O'ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O, size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen, ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Allah'ın katındadır. Ancak insanların çoğu bilmezler."
Ne zaman demir atacak? diye sana kıyametten soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi yalnız Rabbimin katındadır. Onu vakti vaktine meydana getirecek O'dur! O öyle ağır bir meseledir ki, bütün göklerde ve yerde ona dayanacak bir kimse yoktur. O size ancak ansızın gelecektir." Sanki sen onun hakkında bilgi edinip haberdar olmuşsun gibi senden soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler."
(Ey Peygamber), sana Son Saatten soracaklar, "ne zaman gelip çatacak?" diye. De ki: "Doğrusu, buna dair gerçek bilgi ancak Rabbimin katındadır. Onun vaktini Ondan başka açığa vuracak kimse de yoktur. (O Saat) göklere ve yere bütün ağırlığıyla çökecek ve sizi mutlaka umulmadık bir anda yakalayacak." Sana sanki bu (sırr)ın ısrarla peşine düşmekle belli-belirsiz içsel bir bilgi elde etmiş olman mümkünmüş gibi soracaklar. De ki: "Ona dair gerçek bilgi ancak Allah katındadır; ne var ki, insanların çoğu (bundan) habersizdir."
Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ansızın gelecektir." Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar."
Ne zaman demir atacak? Diye sana saatten soruyorlar, de ki: onun ılmi; yalnız rabbımın nezdindedir, onu, vaktı vaktına tecelli ettirecek ancak odur, o, öyle ağır bir mes'ele ki bütün Semavat-ü Arzda tahammül edecek yok, o size ancak bağteten gelecek, sanki sen ondan tefahhusle haberdar imişsin gibi soruyorlar, de ki: onun ılmi, ancak Allahın nezdindedir velakin insanların ekserisi bilmezler
Sana (Duruşma) sa'at(in)den soruyorlar: Gelip çatması ne zaman diye. De ki: "Onun bilgisi, ancak Rabbimin yanındadır. Onu tam zamanında açığa çıkaracak olan, yalnız O'dur. O, göklere de, yere de ağır gelmiştir. O size ansızın gelecektir." Sanki sen, onu biliyormuşsun gibi, sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi, Allah'ın yanındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler."
Sana o saatin (dünyanın sonunun) ne zaman geleceğini soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi yalnızca rabbimin yanındadır / katındadır. Onun süresini O'ndan başkası açıklayamaz. O, göklerde ve yerde ağırlaştı. O size apansız bir gelişten başkası değildir." Sanki sen ondan tümüyle haberdarmışsın gibi sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi yalnızca Tanrı'nın katındadır. Fakat insanların çoğu bilmez."
Kıyaametin sübut (ve vukuu) nun ne zaman olduğunu sana sorarlar. De ki: "Onun ilmi ancak Rabbimin nezdindedir. Onun vaktini kendisinden başkası açıklayamaz. Göklere de, yere de ağır basmışdır o. O, size (başka suretle değil) ancak ansızın gelir. Tam ma'nasiyle biliyormuşsun gibi sana (tekrar) onu sorarlar (Yine) de ki: "Onun ilmi ancak Allah karındadır. Fakat insanların çoğu (bunu) bilmezler".
Sana kıyametin ne zaman gelip çatacağını soruyorlar. De ki: Onun bilgisi, ancak Rabbımın katındadır. Onun vaktini kendisinden başkası açıklayamaz. Onun ağırlığını gökler de, yer de kaldıramaz. O, size ansızın gelir. Sen, onu biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: Onun bilgisi ancak Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Sana (kıyamet) saatini soruyorlar. Onun vaktinin ne zaman geleceğini. De ki: -Onun bilgisi Rabbimdedir. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. Göklere ve yere o saat ağır basar. Kıyamet ansızın gelir. Sanki sen biliyormuşsun gibi sana soruyorlar. De ki: -Onu bilmek sadece Allah'a mahsustur. Ama insanların çoğu bu gerçeği bilmez.
Sana kıyametin ne zaman geleceğini sorarlar. De ki: "Onun ne zaman geleceğine dair bilgi yalnız Rabbimin nezdindedir. Vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O kıyamet öyle bir meseledir ki, ne göklerde ve ne de yerde ona tahammül edecek hiç kimse yoktur!"O size ansızın gelecektir. Sen sanki onu biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: "Ona dair gerçek bilgi yalnız Allah'ın nezdindedir; ama insanların çoğu bunu bilmezler."
Sana, "Ne zaman gelip çatacak o saat?" diye soruyorlar.. . De ki: "Onun ilmi ancak Rabbimin indindedir. . . Onu, sırası geldiğinde açığa çıkaracak yalnız 'HU'dur! (o tecellide zaman - mekan, eşya - kişi söz konusu olmaz). . . Semalara ve arza ağır gelmiştir. . . Size ancak ansızın gelir. " Sanki sen onu (deneyimleyerek) bilensin gibi sana soruyorlar. . . De ki: "Onun ilmi, Allah indindedir. . . Fakat insanların çoğunluğu bilmiyorlar. "
Sana o saatin (dünyanın sonunun) ne zaman geleceğini soruyorlar. 'O'nun bilgisi Rabbimin yanındadır,' de. Onu vakti gelince O'ndan başkası ortaya çıkarmaz. Göklere ve yere ağır gelen o saat size ansızın gelecektir. Sanki ondan haberdar imişsin gibi sana soruyorlar. 'Onun bilgisi ALLAH'ın yanındadır,' de. Fakat insanların çoğu bilmez.
Sana Saat'ten soruyorlar. Ne zaman gerçekleşecek diye. De ki: "Onun bilgisi sadece Rabb'imin yanındadır. Onun vaktini O'ndan başkası açıklayamaz. O göklere de, yere de ağır gelecektir. O size ansızın gelecek." Sanki sen biliyormuşsun gibi onu sana soruyorlar. De ki: "Onun bilgisi sadece Allah'ın yanındadır." Ancak insanların çoğu bu gerçeği bilmez.
They ask you regarding the Hour: "When will be its time" Say: "Its knowledge is with my Lord, none can reveal its coming except Him. It is heavy through the heavens and the Earth; it will not come to you except suddenly." They ask you, as if you are responsible for it! Say: "Its knowledge is with God, but most people do not know."
They ask thee concerning the Hour: “When is its arrival?” Say thou: “Knowledge thereof is but with my Lord; none reveals its time save He. It weighs heavily in the heavens and the earth; it comes not upon you save unexpectedly.” They ask thee as though thou wert privy thereto; say thou: “Knowledge thereof is but with God”; but most men know not.
They will ask you about the Hour: when is it due? Say: ‘Knowledge of it rests with my Lord alone. He alone will reveal it at its proper time. It hangs heavy in the heavens and the earth. It will not come upon you except suddenly.’ They will ask you as if you had full knowledge of it. Say: ‘Knowledge of it rests with Allah alone. But most people do not know that.’
They ask you about the end of the world (the Hour), and when it will come to pass. Say, "The knowledge thereof is with my Lord. Only He reveals its time. Heavy it is, in the heavens and the earth. It will not come to you except suddenly." They ask you as if you are in control thereof. Say, "The knowledge thereof is with GOD," but most people do not know.,
They ask you regarding the Hour: "When will be its time?" Say: "Its knowledge is with my Lord, none can reveal its coming except He. It is heavy through the heavens and the earth; it will not come to you except suddenly." They ask you, as if you are responsible for it! Say: "Its knowledge is with God, but most of the people do not know."
They ask you regarding the moment: "When will be its time?" Say, "Its knowledge is with my Lord, none can reveal its time except Him. It is heavy through the heavens and the earth; it will not come to you except suddenly." They ask you, as if you are too curious about it! Say, "Its knowledge is with God, but most people do not know."