Hangi beldeye bir nebi gönderdiysek, o beldenin halkını tezarru etsin diye sıkıntı ve zorlukla yakaladık.
Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, ora halkını peygambere baş kaldırdıklarından ötürü Allah'a yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
Her şehre bir peygamber gönderdiğimizde (gerçeğe) boyun eğsinler diye onları elbette çeşitli sıkıntı ve darlıkla denemiştik.*
Her ne zaman bir ülkeye bir peygamber gönderdiysek, yalvarsınlar diye halkını darlık ve sıkıntıya uğrattık.
Hangi beldeye bir nebi gönderdiysek, o beldenin halkını tezarru* etsin diye sıkıntı ve zorlukla yakaladık.
Biz hangi kente bir nebi göndersek oranın halkını baskı ve zorluğa sokarız ki yalvarıp yakarsınlar.*
Peygamber göndermiş olduğumuz hiçbir kent yoktur ki, halkını, yoksulluklara ve zorluklara uğratmış olmayalım; belki yalvararak yakarışlarda bulunurlar diye.
Biz hiçbir ülkeye bir peygamber göndermemişisizdir ki, (zamanında) oranın halkını belki (Allah'a) boyun eğerler diye şiddetli zorluk ve darlıkla sınamamış olalım.
Biz bir ülkeye bir peygamber gönderdiğimizde, onun halkını zorluk ve darlıkla mutlaka sıktık ki, sığınıp yakarsınlar.
Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun halkı yalvarıp yakarsınlar diye, mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.
Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek önce halkını sıkıntı ve darlıkla sıkmışızdır ki, yalvarıp yakarsınlar.
BİZ hiçbir topluma peygamber göndermemişizdir ki belki kibirlerinden sıyrılırlar diye onları darlıkla, sıkıntıyla denemiş olmayalım.
Biz hiçbir memlekete bir peygamber göndermedik ki (karşı çıkmaktan vazgeçip) yalvarıp yakarsınlar diye ora halkını yoksulluk ve sıkıntıya uğratmış olmayalım.
Biz hangi memlekete bir Peygamber gönderdikse iptida ahalisini şiddet ve zaruretle sıkmışızdır ki niyaza düşsünler
Biz hangi ülkeye bir peygamber gönderdiysek, onun halkını -yalvarıp yakarsınlar diye- mutlaka yoksulluk ve darlıkla sıkmışızdır.
Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdiysek onun ehli (halkı) yalvarıp yakarsınlar diye mutlaka onları dayanılmaz bir zorluk (yoksulluk) ve sıkıntıyla yakalayıvermişiz.
Biz hangi memlekete bir peygamber gönderdi isek onun halkını (peygamberlerini tanımamaları yüzünden) yalvarıb yakarsınlar diye mutlakaa fakirlikle, şiddetle, hastalıkla (sıkıb) yakaladık.
Biz, hangi kasabaya bir peygamber gönderdiysek; yalvarıp yakarsınlar diye, ora halkını mutlaka darlık ve sıkıntıya uğratmışızdır.
Biz, hangi ülkeye bir nebi göndermişsek, halkını yalvarıp yakarmaları için darlık ve meşakkate düşürdük.
Biz hangi ülkeye peygamber gönderdiysek, (mutlaka ilkin oranın halkını, gafletten uyarsın,) Allah'a yönelip yalvarsınlar diye yoksulluğa, hastalık ve musibetlere duçar ederiz.
Biz (hangi) bölge halkına bir Nebi irsal ettiysek, mutlaka onun halkını (kendini beğenmişliklerinden uzaklaştırmak için) sıkıntı, hastalık ile kuşattık; belki içtenlik ve alçak gönüllülükle yönelirler (diye).
Her ne zaman bir ülkeye bir peygamber gönderdiysek, yalvarsınlar diye halkını darlık ve sıkıntıya uğrattık.
Biz, hangi beldeye nebi gönderdiysek mutlaka onun halkını* yalvarıp yakarsınlar diye dayanılmaz bir zorluk* ve bir sıkıntıya uğratmışızdır.
And We do not send a prophet to any town, except afterwards We would afflict its people with hardship and adversity that they may implore.
And We sent not to a city a prophet save that We took its people with affliction and adversity, that they might humble themselves.
We have never sent a Prophet to any city without seizing its people with hardship and distress so that hopefully they would be humble.
Whenever we sent a prophet to any community, we afflicted its people with adversity and hardship, that they may implore.
And We do not send a prophet to any town, except afterwards We afflict its people with adversity and hardship that they may implore.
Whenever We sent a prophet to any town, We would afflict its people with hardship and adversity so that they may implore.