Biz, mesajımızı anlaşılır olarak iletebilmesi için hiçbir Resulü kendi halkının dilinden başka bir dille göndermedik. Allah, artık hak eden kimseyi saptırır, hak eden kimseyi de doğru yola iletir. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve ma | ve | |
2 | erselna | biz göndermedik | رسل |
3 | min | her | |
4 | rasulin | elçiyi | رسل |
5 | illa | başka | |
6 | bilisani | dilinden | لسن |
7 | kavmihi | kendi kavminin | قوم |
8 | liyubeyyine | açıklasın diye | بين |
9 | lehum | olara | |
10 | feyudillu | şaşırtır | ضلل |
11 | llahu | Allah | |
12 | men | kimseyi | |
13 | yeşa'u | dilediğin | شيا |
14 | ve yehdi | ve yola iletir | هدي |
15 | men | kimseyi | |
16 | yeşa'u | dilediği | شيا |
17 | ve huve | ve O | |
18 | l-azizu | azizdir | عزز |
19 | l-hakimu | hüküm ve hikmet sahibidir | حكم |
Onlara iyice açıklasın diye her peygamberi yalnız kendi kavminin dili ile gönderdik. Artık Allah dileyeni saptırır, dileyeni de doğru yola iletir. Çünkü O, güçlüdür; hikmet sahibidir.
(Allah'ın emirlerini) onlara açıklasın diye her elçiyi yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik.* Allah dileyeni (layık gördüğünü) saptırır, dileyeni (layık gördüğünü) de doğru yola ulaştırır.* O güçlüdür, doğru hüküm verendir.
Biz her elçiyi ancak halkının diliyle göndeririz ki onlara bildirebilsin. ALLAH dileyeni/dilediğini saptırır, dileyeni/dilediğini de doğruya ulaştırır. O, Güçlüdür, Bilgedir.*
Biz, mesajımızı anlaşılır olarak iletebilmesi için hiçbir Resulü kendi halkının dilinden başka bir dille göndermedik. Allah, artık hak eden kimseyi* saptırır, hak eden kimseyi* de doğru yola iletir. O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir.
Biz, her resulü* kendi halkının dili ile gönderdik ki onlar için her şeyi ortaya koysun. Bundan sonra Allah, sapıklığı tercih edeni sapık sayar, hidayeti tercih edeni de yoluna kabul eder. Daima üstün ve bütün kararları doğru olan O'dur.
Onlara iyice açıklaması için, her elçiyi, kendi toplumunun diliyle gönderdik. Böylece, Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola eriştirir. Çünkü O, Üstündür; Bilgelik ve Adaletle Yönetendir.
Biz her peygamberi yalnızca kendi kavminin diliyle gönderdik ki, mesajı onlara açık ve net olarak iletsin. Bundan sonradır ki Allah isteyenin sapmasını dileyecek, isteyeni ise doğru yola yöneltecektir: Zira her işinde mükemmel olan, hükmünde tam isabet kaydeden O'dur.
Biz, görevlendirdiğimiz her resulü ancak kendi toplumunun diliyle gönderdik ki, onlara açık seçik beyanda bulunsun. Bunun ardından, Allah dilediğini saptırır, dilediğini de iyiye ve güzele kılavuzlar. Aziz'dir, Hakim'dir O!
Biz hiç bir elçiyi, kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki, onlara apaçık anlatsın. Böylece Allah, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ve biz her gönderdiğimiz peygamberi, ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki, onlara iyice açıklasın; sonra da Allah dilediğini sapıklık içinde bırakır, dilediğini de hidayete erdirir. Ve O, öyle herşeye galip, tam hüküm sahibidir.
Biz her elçiyi, mutlaka kendi halkının diliyle (vahyedilmiş bir mesajla) gönderdik ki, (hakkı) onlara açık (ve dolaysız) bir biçimde ulaştırabilsin; artık bundan sonra Allah (sapmayı) dileyeni sapıklık içinde bırakır, (doğru yolu tutmayı) dileyeni de doğru yola yöneltir, çünkü doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen en yüce iktidar sahibi O'dur.
Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allah'ın emirlerini) iyice açıklasın. Allah, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Ve biz her gönderdiğimiz Resulü ancak bulunduğu kavminin diliyle gönderdik ki onlara iyi beyan etsin sonra da Allah dilediğini dalalette bırakır, dilediğini de hidayete irdirir, ve öyle aziz hakim o
Biz, her elçiyi kendi kavminin diliyle gönderdik ki onlara açıklasın. Allah dilediğini şaşırtır, dilediğini yola iletir. O, azizdir, hüküm ve hikmet sahibidir.
Biz hiç bir elçiyi kendi kavminin dilinden başkasıyla göndermedik ki onlara apaçık anlatsın. Böylece Tanrı, dilediğini şaşırtıp saptırır, dilediğini hidayete erdirir. O, üstün ve güçlü olandır, hüküm ve hikmet sahibidir.
Biz hiçbir peygamberi kendi kavminin dilinden başkasıyle göndermedik ki (emr olunduklarını) onlara apaçık anlatsın. Artık Allah kimi dilerse sapdırır, kimi de dilerse doğru yola götürür. O, (iradesinde) yegane (haakim ve) gaalibdir, tam hüküm ve hikmet saahibidir.
Biz, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik ki; onlara, apaçık anlatsın. Bundan sonra Allah; dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Ve O; Aziz'dir, Hakim'dir.
Kendilerine apaçık anlatabilsin diye, her peygamberi kendi milletinin diliyle gönderdik. Allah dilediğini sapıklıkta bırakır ve dilediğini de doğru yola çıkarır; güçlü olan, Hakim olan O'dur.
Biz her peygamberi, kendi milletinin lisanı ile gönderdik, ta ki onlara hakikatleri iyice açıklasın. Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. O azizdir, hakimdir (mutlak galiptir, tam hüküm ve hikmet sahibidir).
Biz her Rasulü kendi toplumunun lisanı ile irsal ettik ki, onlara en anlaşılır şekilde açıklasın.. . (Artık) Allah dilediğini saptırır ve dilediğine de hidayet eder. . . O, Aziyz'dir, Hakiym'dir.
Biz her elçiyi ancak halkının diliyle göndeririz ki onlara bildirebilsin. ALLAH dileyeni/dilediğini saptırır, dileyeni/dilediğini de doğruya ulaştırır. O, Güçlüdür, Bilgedir.
Biz, mesajımızı anlaşılır olarak iletebilmesi için hiçbir rasulü kendi halkının dilinden başka bir dille göndermedik. Allah, artık dileyen kimseyi saptırır, dileyen kimseyi de hidayete iletir.* O, Mutlak Üstün Olan'dır, En İyi Hüküm Veren'dir.
And We have not sent any messenger except in the language of his people, so he may clarify to them. But God misguides whom He wills, and He guides whom He wills. And He is the Noble, the Wise.
And We sent a messenger only in the tongue of his people, that he might make plain to them; and God sends astray whom He wills, and guides whom He wills; and He is the Exalted in Might, the Wise.
We have not sent any Messenger except with the language of his people so he can make things clear to them. Allah misguides anyone He wills and guides anyone He wills. He is the Almighty, the All-Wise.
We did not send any messenger except (to preach) in the tongue of his people, in order to clarify things for them. GOD then sends astray whomever He wills, and guides whomever He wills. He is the Almighty, the Most Wise.
And We have not sent any messenger except in the language of his people, so he may clarify for them. But God misguides whom He wills, and He guides whom He wills. And He is the Noble, the Wise.
We did not send any messenger except in the language of his people, so he may proclaim to them. But God misguides whom He wills, and He guides whom He wills. He is the Noble, the Wise.