Musa'nın annesi gönlü boş olarak sabahladı. Eğer Biz sözümüze güvenenlerden olması için gönlünü pekiştirmeseydik az kalsın durumu açığa vuracaktı.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve esbeha | ve sabahladı | صبح |
2 | fu'adu | gönlü | فاد |
3 | ummi | annesinin | امم |
4 | musa | Musa'nın | |
5 | farigan | bomboştu | فرغ |
6 | in | ||
7 | kadet | neredeyse | كود |
8 | letubdi | açığa vuracaktı | بدو |
9 | bihi | onu | |
10 | levla | eğer olmasaydık | |
11 | en | ||
12 | rabetna | biz iyice pekiştirmiş | ربط |
13 | ala | üzerine | |
14 | kalbiha | onun kalbi | قلب |
15 | litekune | olması için | كون |
16 | mine | -dan | |
17 | l-mu'minine | inananlar- | امن |
Musa'nın annesi, pek kaygılandı. Güvende olması için kalbini pekiştirmeseydik, neredeyse durumu açığa vuracaktı.
Musa'nın annesinin kalbi korku dolmuştu. İnanıp güvenenlerden olması için kalbine dayanıklılık vermemiş olsaydık neredeyse işi açığa vuracaktı.
Musa'nın annesinin gönlü bomboş sabahladı. Gerçeği onaylaması için gönlünü pekiştirmeseydik, neredeyse durumu açığa vuracaktı.
Musa'nın annesi gönlü boş olarak sabahladı. Eğer Biz sözümüze güvenenlerden olması için gönlünü pekiştirmeseydik az kalsın durumu açığa vuracaktı.
Musa'nın anası, içinde bir umudu kalmamış olarak sabaha çıktı. Güvenini yitirmesin diye kalbini tutmasaydık neredeyse her şeyi açığa vuracaktı.
Musa'nın annesi, yüreği acıyla dolup taşarak sabahladı. İnancını koruması için yüreğini güçlendirmeseydik, neredeyse açığa vuracaktı.
Bu arada Musa'nın annesi, gönlü onun acısıyla dolu olarak sabahı etti. Öyle ki (vaadimize) inanıp güvenenlerden biri olması için kalbini sımsıkı pekiştirmiş olmasaydık, az kalsın onun kimliğini açığa vuracaktı.
Musa'nın annesinin kalbi ise bomboş bir halde sabahladı. Eğer inananlardan olması için kalbine bir bağ vermeseydik, onu açığa vuracak bir durumdaydı.
Musa'nın annesi ise, yüreği boşluk içinde sabahladı. Eğer mü'minlerden olması için kalbi üzerinde (sabrı ve dayanıklılığı) pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n durumunu) açığa vuracaktı.
Musa'nın annesinin yüreği ise bomboş sabah etti. Şayet inananlardan olması için kalbine kuvvet vermeseydik, az daha onu açığa vuracaktı.
Bu arada, Musa'nın annesi yüreği acıyla dolup taşarak sabahı etti; öyle ki, eğer (sözümüze olan) inancını sonuna kadar canlı tutması için yüreğini iyice güçlendirmemiş olsaydık o'nun kim olduğunu az kalsın açığa vuracaktı.
Musa'nın anasının kalbi bomboş kaldı. Eğer biz (çocuğu ile ilgili sözümüze) inancını koruması için kalbine güç vermeseydik, neredeyse bunu açıklayacaktı.
Musanın anasının gönlü ise bomboş sabahı etti, az daha onu açıverecekti: kalbine rabıta vermese idik eğer iymanlılardan olsun diye
Musa'nın annesinin gönlü bomboş sabahladı (meraktan çıldıracak oldu). Eğer biz, (va'dimize) inananlardan olması için onun kalbini iyice pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse işi açığa vuracaktı.
Musa'nın annesi ise, yüreği (fuadü) boşluk içinde sabahladı. Eğer inançlılardan olması için kalbi üzerinde (sabrı ve dayanıklılığı) pekiştirmemiş olsaydık, neredeyse onu(n durumunu) açığa vuracaktı.
Musanın anası — yüreği (evladından başka bir şeyden) bomboş olarak — sabahladı. Eğer (Allahın vadine) inananlardan olması için kalbine (sabr-ü sükun ile) rabıta vermeseydik az daha onu mutlak açığa vuracakdı.
Musa'nın annesi, yüreği bomboş sabah etti. Şayet inananlardan olması için kalbini pekiştirmemiş olsaydık; neredeyse onu açığa vuracaktı.
Musa'nın annesi kalbi bomboş olarak sabah etti. Müminlerden olması için kalbini pekiştirmemiş olsaydık neredeyse işi açığa vuracaktı.
Musa'nın annesi, çocuğunun Firavun'un eline geçtiğini öğrenince aklı başından gitti, onun dışındaki her şeyi unuttu. Eğer, Biz vadimize inananlardan olması için kalbine sabır kuvveti vermeseydik, neredeyse işi açığa vuracak, gidip çocuğa sahip çıkacaktı.
Musa'nın anasının gönlü çocuğundan başka şey düşünmez oldu.. . İman edenlerden olması için eğer güven duygusu vermeseydik, az kalsın onu açıklayacaktı.
Musa'nın annesinin gönlü bomboş sabahladı. İnanması için gönlünü pekiştirmeseydik, neredeyse durumu açığa vuracaktı
Musa'nın annesi gönlü boş olarak sabahladı. Eğer Biz sözümüze güvenenlerden olması için gönlünü pekiştirmeseydik az kalsın durumu açığa vuracaktı.
And Moses' mother's heart became anxious, that she nearly revealed her identity. But We strengthened her heart, so that she would be of the believers.
In the morning the heart of the mother of Moses became void; she had almost disclosed him had We not fortified her heart, that she be of the believers.
Musa’s mother felt a great emptiness in her heart and she almost gave him away; only We fortified her heart so that she would be one of the muminun.
The mind of Moses' mother was growing so anxious that she almost gave away his identity. But we strengthened her heart, to make her a believer.
And the heart of Moses' mother became anxious, that she nearly revealed her identity. But We strengthened her heart, so that she would be of the believers.
Moses' mother's heart became anxious, that she nearly revealed her identity. But We strengthened her heart, so that she would be of those who acknowledge.