Kendilerine doğru yolu gösterici geldiği zaman; insanları, Rabb'lerinin bağışlamasını dilemekten ve inanmaktan alıkoyan şey, kendilerinden öncekilerinin başına gelenlerin, kendi başlarına da gelmesini ya da azapla karşı karşıya gelmeyi beklemeleridir.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve ma | şey | |
2 | menea | alıkoyan | منع |
3 | n-nase | insanları | نوس |
4 | en | ||
5 | yu'minu | inanmaktan | امن |
6 | iz | zaman | |
7 | ca'ehumu | kendilerine geldiği | جيا |
8 | l-huda | hidayet | هدي |
9 | ve yestegfiru | ve istiğfar etmekten | غفر |
10 | rabbehum | Rablerine | ربب |
11 | illa | ancak | |
12 | en | ||
13 | te'tiyehum | kendilerine de gelmesidir | اتي |
14 | sunnetu | yasasının | سنن |
15 | l-evveline | evvelkilerin | اول |
16 | ev | yahut | |
17 | ye'tiyehumu | karşılarına gelmesidir | اتي |
18 | l-azabu | azabın | عذب |
19 | kubulen | açıkça | قبل |
Kendilerine hidayet geldiğinde insanları iman etmekten ve Rabblerinden af dilemekten alıkoyan şey, sadece öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, yahut azabın göz göre göre kendilerine gelmesini beklemeleridir.
Kendilerine rehber geldiğinde insanları iman etmekten ve Rablerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan şey, öncekilere (uygulanan) kanunun kendilerine de gelmesini veya azabın önlerine gelmesini beklemekten başka bir şey değildir!
Kendilerine yol gösterici geldiğinde, halkı gerçeği onaylamaktan ve Efendi'lerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan şey, öncekilerin yasalarının (sünnetinin, benzer uygulamanın, örneğin, geçmiş toplumlara verilen mucizelerin bir benzerinin) kendilerine de gelmesini veya azabın açıkça karşılarına gelmesini dilemeleridir.
Kendilerine doğru yolu gösterici geldiği zaman; insanları, Rabb'lerinin bağışlamasını dilemekten ve inanmaktan alıkoyan şey, kendilerinden öncekilerinin başına gelenlerin, kendi başlarına da gelmesini ya da azapla karşı karşıya gelmeyi beklemeleridir.
Kendilerine doğru yolu gösteren biri çıktığında insanları inanıp güvenmekten ve Rablerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan nedir? Eskilerin başına gelenlerin gelmesini veya ahiret azabının karşılarına dikilmesini mi bekliyorlar?
İnsanlara yol gösteren geldiğinde, onları inanmaktan ve Efendilerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan, öncekilere uygulanan yasaların kendilerine gelmesini veya cezanın gelmesini beklemeleridir.
Nitekim, kendilerine doğru yolu gösteren rehber geldiği zaman insanları iman etmekten ve Rablerine af dilemekten alıkoyan şey; ya öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesini, ya da ahiret azabının gözlerinin önüne konulmasını istemekten başkası değildi.
Kendilerine hidayet geldikten sonra, insanları iman etmekten, Rablerinden af dilemekten alıkoyan şey şundan başkası değildir: Evvelkilerin yol ve yöntemlerinin kendilerine de gelmesini yahut bizzat azabın karşılarına dikilivermesini beklemek.
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir.
Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber geldiğinde insanları iman etmekten ve günahlarının bağışlanmasını istemekten alıkoyan şey, sadece kendilerine, öncekilere gelen dünya azabının gelmesi veya ahiret azabının gözleri önüne serilmesini beklemek olmuştur.
Nitekim, kendilerine doğru yol rehberi gelmişken insanları imana erişmekten ve Rablerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan yegane tutum, (onların) önceki (günahkar) toplumlara uygulanan sürecin kendilerine de uygulanmasını ya da (nihai) azabın öte dünyada başlarına gelmesini beklemeleri değil de, nedir?
İnsanlara hidayet geldikten sonra onların inanmalarına ve Rab'lerinden mağfiret dilemelerine, ancak, öncekilerin başına gelenlerin kendi başlarına da gelmesi, ya da kendilerine azabın göz göre göre gelmesi (yönündeki beklentileri) engel olmuştur.
Kendilerine doğru yolu gösteren peygamber geldiği halde insanları iman etmekten ve günahlarının mağrifetini istemekten alıkoyan da başka değil, ancak kendilerine evvelkilerin sünneti gelmesi veya Ahıret azabının gözleri önüne gelmesi kazıyyesidir
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve Rablerine istiğfar etmekten alıkoyan şey, ancak evvelkilerin yasasının kendilerine de gelmesi(ni) yahut azabın açıkça karşılarına gelmesi(ni beklemeleri)dir.
Kendilerine hidayet geldiği zaman insanları inanmaktan ve rablerinden bağışlanma dilemelerinden alıkoyan şey, ancak evvelkilerin sünnetinin kendilerine de gelmesi veya azabın onları karşılarcasına gelmesi(ni beklemeleri)dir.
İnsanlara hidayet geldiği zaman onların iman etmelerini, Rablerinden mağfiret istemelerini evvelkilerin (mahv-ü helakinde cari ve haakim olan ilahi) sünnetin kendilerine de yetişib çatacağın (ı), yahud onlara gözleri önünde (ahiret) azab (ının) geleceğin (i beklemelerin) den başka bir şey men'etmedi.
İnsanlara hidayet geldiğinde; onları inanmaktan ve Rabblarından mağfiret dilemekten alıkoyan; öncekilerin başına gelenlerin kendilerine de gelmesini veya göz göre göre azaba uğramayı beklemeleridir.
İnsanlara doğruluk kılavuzu geldiği zaman, onları iman etmekten ve Rablerinden af dilemekten alıkoyan ancak öncekilere uygulananın başlarına gelmesini veya göz önünde bir azabın kendilerine gelmesini beklemeleridir.
O insanları, kendilerine peygamber geldiği halde, inanmaktan ve Rab'lerinden af dilemekten alıkoyan şey, sırf Allah'ın düsturu uyarınca, evvelki ümmetlerin başına gelen azabın kendilerinin de başlarına gelmesini yahut ahiret azabının gözlerinin önüne konulmasını beklemeleridir.
Kendilerine hakikate giden yola kılavuzluk edecek olan (Rasul) geldiği halde, insanları iman etmekten ve Rablerinden mağfiret istemekten alıkoyan engel; öncekilerin başına gelenlerin kendilerine de gelmesini veya azabın karşılarına dikilivermesini beklemekten başka ne olabilir ki!
Kendilerine yol gösterici geldiğinde, halkı inanmaktan ve Rab'lerinden bağışlanma dilemekten alıkoyan şey, öncekilerin sünnetinin (benzer uygulamanın, örneğin, geçmiş toplumlara verilen mucizelerin bir benzerinin) kendilerine de gelmesini veya azabın açıkça karşılarına gelmesini dilemeleridir.
Kendilerine hidayet geldiği zaman; insanları, Rabb'lerinin bağışlamasını dilemekten ve inanmaktan alıkoyan şey, kendilerinden öncekilerinin başına gelenlerin, kendi başlarına da gelmesini ya da azapla karşı karşıya gelmeyi beklemeleridir.
And what prevented the people from believing when the guidance came to them, and to seek forgiveness from their Lord Are they waiting for what happened to the people of old to come to them, or that the retribution be brought to them face to face
And there prevented men from believing when the guidance came to them, and from asking forgiveness of their Lord, only that the practice of the former peoples should come to them, or the punishment should come to them face to face.
When guidance came to the people nothing prevented them from having iman and asking for forgiveness from their Lord but the fact that the pattern of previous peoples did not happen to them or that the punishment did not appear before their eyes.
Nothing prevented the people from believing, when the guidance came to them, and from seeking the forgiveness of their Lord, except that they demanded to see the same (kind of miracles) as the previous generations, or challenged to see the retribution beforehand.
And what prevented the people from believing when the guidance came to them, and to seek forgiveness from their Lord? Are they waiting for what happened to the people of old to come to them, or that the retribution be brought to them face to face?
When the guidance came to them nothing prevented the people from acknowledging, and seeking forgiveness from their Lord, except they sought to receive the ways of the previous people, or receive the retribution face to face.