Onlar, birbirleriyle yüzleşecekler. Mücrim olan, İzin Günü'nün azabından kurtulmak için mümkün olsa oğullarını fidye olarak verebilmeyi ister;
- Onlar birbirlerine gösterilecekler. Günahkar, o günün azabından kurtulmak için çocuklarını fidye vermeyi temenni edecek. Eşini ve kardeşini, mensubu olduğu aşiretini, yeryüzündeki herkesi verip sonunda kendini kurtarmak ister.
(11, 12, 13, 14) Birbirlerine gösterileceklerdir.* O suçlu kişi, o günün azabından (kurtulmak için) oğlunu (çocuğunu), hanımını (eşini), kardeşini, kendisini koruyup barındıran yakınlarını ve yeryüzünde kim varsa hepsini kendisini (azaptan) kurtarması için fidye vermek isteyecektir.*
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister: Oğullarını,
Onlar, birbirleriyle yüzleşecekler. Mücrim* olan, İzin Günü'nün* azabından kurtulmak için mümkün olsa oğullarını fidye olarak verebilmeyi ister;
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu olan: "Keşke oğullarımı versem de bugünün azabından kurtulsam!" diye derin bir istek duyar.
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün cezasına karşılık, kurtulmalık olarak oğullarını vermek ister.
Onlar birbirlerinin görüş alanında olacakları (halde böyle olacak). O gün günahı tabiat edinmiş kişi, azaptan kurtulmak için fidye vermek isteyecek öz evladını,
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye vermeyi bile ister.
Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister;
Birbirlerine gösterilirlerken, suçlu o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister; oğullarını,
ama onların birbirlerinin gözü önünde olacaklar(ı gün): (çünkü,) her suçlu, o Gün çocuklarını feda ederek kendisini kurtarmak ister,
(11-14) Birbirlerine gösterilirler. Günahkar kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini kurtarsın.
Birbirlerine gösterilirlerken, mücrim ister ki fidye verse o günün azabından oğullarını
Birbirlerine gösterilirler (fakat herkes kendi derdine düştüğünden, başkasıyle ilgilenemez). Suçlu ister ki o günün azabından (kurtulmak için) fidye versin: Oğullarını,
Onlar birbirlerine gösterilirler. Bir suçlu günahkar, o günün azabına karşılık olmak üzere, oğullarını fidye olarak vermek ister;
Onlar birbirine (sadece) gösterilirler. Günahkar o günün azabından (kurtulmak için şunları) feda etmeği arzu eder: Oğullarını,
Yalnız birbirine gösterilirler. Suçlu kişi; o günün azabından kurtulmak için oğullarını feda etmek ister.
Onlar birbirlerine gösterilirler. Suçlular o günün azabından kurtulmak için oğullarını fidye olarak vermek ister.
(10-14) Birbirlerine gösterildikleri halde hiçbir candan dost, dostunun halini sormaz. Her mücrim o günkü azaptan kurtulmak için fidye olarak oğullarını, eşini, kardeşini, kendisine sahip çıkan sülalesini, hatta dünyada olanların tamamını verip de kurtulmak ister.
Birbirlerine gösterilirken insanlar.. . Suçlular, o sürecin azabından kendini kurtarmak için oğullarını fidye olarak (ateşe) vermeyi düşünür. . .
Birbirlerine gösterilirler. Suçlu, o günün azabından kurtulmak için fidye vermek ister: Oğullarını,
Onlar, birbirleriyle yüzleşecekler. Mücrim* olan, İzin Günü'nün* azabından kurtulmak için mümkün olsa oğullarını fidye olarak verebilmeyi ister;
When they see it, the criminal will wish he can ransom his children against the retribution.
They will be given sight of them: — the lawbreaker will wish that should he be ransomed from the punishment of that day by his sons,
even though they can see each other. An evildoer will wish he could ransom himself from the punishment of that Day, by means of his sons,
When they see them, the guilty will wish he could give his own children as ransom, to spare him the retribution of that day.
When they see it, the criminal will wish he can ransom his children against the retribution.
When they see it, the criminal will wish he can ransom his children against the retribution.