"Ey Rabb'im! Beni bağışla. Bana, benden sonra hiç kimsenin sahip olamayacağı bir mülk bağışla. Kuşkusuz ki Sen, Bol Bol Bağışlayıcı'sın." dedi.
O şöyle dedi: "Ey Rabbim!Beni bağışla, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir mülk ver. Şüphesiz bağışlayıcı sadece sensin."
"Rabbim! Beni bağışla; bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümdarlık ver (lütfet)! Şüphesiz ki bolca veren sensin, sen!" demişti.
Dedi ki, "Efendim beni bağışla. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir yönetim ver. Sen Bahşedensin."
"Ey Rabb'im! Beni bağışla. Bana, benden sonra hiç kimsenin sahip olamayacağı bir mülk* bağışla. Kuşkusuz ki Sen, Bol Bol Bağışlayıcı'sın." dedi.
"Sahibim, suçumu affet ve bana öyle bir hakimiyet ver ki benden sonra kimse ona ulaşamasın. Çünkü çokça bağışta bulunan Sensin" dedi.
"Efendim!" dedi; "Beni bağışla! Bana, benden sonra kimsenin erişemeyeceği bir yönetim gücü ver. Kuşkusuz, Sen, Bağışı Sonsuzsun!"*
"Rabbim!" demişti, "Bana mağfiret eyle! Bana, benden sonra hiç kimsenin üstlenmeye layık olmadığı bir iktidar ver: çünkü Sen, evet Sensin cömertçe bahşeden!"
Şöyle yakardı: "Rabbim, affet beni! Benden sonra kimseye yaraşmayacak bir mülk/saltanat ver bana! Kuşkusuz sensin, evet sensin Vahhab!"
"Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin."
"Ya Rab, beni bağışla ve bana öyle bir mülk ihsan et ki ardımdan hiç kimseye yaraşmasın. Şüphesiz bütün dilekleri veren Sensin, Sen." dedi.
"Rabbim!" demişti, "Günahlarımı affet, bana benden sonra kimsenin ulaşamayacağı bir hükümranlık ver; çünkü sen lütuf sahibisin!"
Süleyman, "Ey Rabbim! Beni bağışla. Bana, benden sonra kimseye layık olmayacak bir mülk (hükümranlık) bahşet! Şüphesiz sen çok bahşedicisin!" dedi.
Ya rab! bana mağrifet buyur ve bana öyle bir mülk bağışla ki ardımdan kimseye yaraşmasın, şübhesiz sensin bütün dilekleri veren vehhab sen, dedi
"Rabbim," dedi, "beni affet, bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülk (hükümdarlık) ver. Çünkü Sensin o çok lutfeden, Sen!"
"Rabbim, beni bağışla ve benden sonra hiç kimseye nasib olmayan bir mülkü bana armağan et. Şüphesiz sen, karşılıksız armağan edensin."
Dedi ki: "Ey Rabbim, beni yarlığa. Bana öyle bir mülk (-ü saltanat) ver ki o, benden başka hiçbir kimseye layık olmasın. Şübhesiz bütün muradları ihsan eden Sensin, Sen".
Dedi ki: Rabbım; bağışla beni. Ve bana öyle bir mülk ver ki; benden sonra hiç bir kimse ulaşamasın. Muhakkak ki en çok bağışta bulunan Sensin, Sen.
-Rabbim, beni bağışla ve bana, benden sonra hiç kimseye nasip olmayacak bir hükümranlık ver. Bol bol bağışta bulunan şüphesiz sensin!
"Ya Rabbi!" dedi, "affet beni ve bana, benden sonra hiç kimseye nasib olmayacak bir hakimiyet lutfet. Çünkü Sen, lütufları son derece bol olan vehhabsın!"
"Rabbim beni mağfiret et (birimselliğimi ört) ve bana, benden sonra kimseye gerekmeyecek (bana has) bir özellik hibe et.. . Muhakkak ki sen Vehhab'sın" (diye dua etti).
Dedi ki, 'Rabbim beni bağışla. Bana, benden sonra kimsenin ulaşamıyacağı bir yönetim ver. Sen Bahşedensin.'
"Ey Rabb'im! Beni bağışla. Bana, benden sonra hiç kimsenin sahip olamayacağı bir mülk* bağışla. Kuşkusuz ki Sen, bol bol bağışlayıcısın." dedi.
He said: "My Lord, forgive me, and grant me a kingship that will never be attained by anyone after me. You are the Grantor."
He said: “My Lord: forgive Thou me, and give Thou me a dominion such as behoves no one after me; Thou art the Bestower!”
He said, ‘My Lord, forgive me and give me a kingdom the like of which will never be granted to anyone after me. Truly You are the Ever-Giving.’
He said, "My Lord, forgive me, and grant me a kingship never attained by anyone else. You are the Grantor."
He said: "My Lord, forgive me, and grant me a kingship that will never be attained by anyone after me. You are the Grantor."
He said, "My Lord, forgive me, and grant me a kingship that will never be attained by anyone after me. You are the Grantor."