Ant olsun ki gönderilen kullarımıza şu sözü verdik:
Andolsun, peygamber kullarımıza söz vermişizdir.
Yemin olsun ki gönderilmiş elçi kullarımıza (şu) sözü verdik:
Elçilikle görevli kullarımız için söz verilmiştir.
Ant olsun ki gönderilen kullarımıza şu sözü verdik:
Elçilik yapan kullarımıza sürekli söylediğimiz şu söz vardır:
Oysa gerçek şu ki, gönderilen kullarımıza söz verilmiştir.
Ama doğrusu, has kullarımız olan elçilerimize geçmişte verilmiş bir sözümüz vardı.
Yemin olsun, elçi olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz hükümleşmişti:
Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:
Andolsun ki peygamberlikle gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmiştir:
çünkü uzun zaman önce kullarımız olan elçilere söz verdik:
Andolsun, peygamber olarak gönderilen kullarımız hakkında şu sözümüz geçmişti:
Celalim hakkı için risaletle gönderilen kullarımız hakkında şu kelimemiz sebkat etmiştir:
Gönderilen elçi kullarımıza şu sözümüz geçmişti:
Andolsun, (peygamber olarak) gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir:
Andolsun ki (peygamber olarak) gönderilen kullarımız hakkında bizim geçmiş sözümüz (vardır):
Andolsun ki; Bizim, gönderilen kullarımız hakkında sözümüz geçmiştir:
Peygamber olarak gönderilmiş olan kullarımız hakkında hükmümüz verilmiştir.
(171-173) Şu kesindir ki, Biz resul olarak gönderdiğimiz kullarımıza söz verdik ki onlar yardımımıza mazhar olacaklar ve Bizim ordumuz mutlaka galip gelecektir.
Andolsun ki irsal olunan kullarımıza (şu) sözümüz geçerli olmuştur:
Elçilikle görevli kullarımız için söz verilmiştir.
Ant olsun ki gönderilen kullarımıza* şu sözü verdik:
Our word had been decreed to Our servants who were sent.
And Our word has gone forth to Our servants, the emissaries:
Our Word was given before to Our slaves, the Messengers,
Our decision is already decreed for our servants the messengers.
Our word had been decreed to Our servants who were sent.
Our word had been decreed to Our servants who were sent.