Onun soyunu kalıcı kıldık.
Sadece onun soyunu geriye bırakmıştık.
Biz onun (Nuh'un) soyunu -işte onları- kalıcı kılmıştık.
Onun soyunu ise yaşattık.
Onun soyunu kalıcı kıldık.
Soyunu devam ettirdiğimiz sadece onlar olmuştu.
Soyunu kalıcı yaptık.
onun (inanç) soyunu da baki kıldık:
Onun zürriyetini, evet onları kalıcılar yaptık.
Ve onun soyunu, (dünyada) onları da baki kıldık.
Hem onun neslini sürekli kalanlar kıldık.
soyunu (yeryüzünde) kalıcı yaptık;
Onun neslini yeryüzünde kalanlar kıldık.
Hem zürriyyetini bakıy kalanlar kıldık
Yalnız onun zürriyetini kalıcılar yaptık (onlardan başka hepsini helak ettik).
Ve onun soyunu, (dünyada) onları da baki kıldık.
Zürriyyetini (yer yüzünde) devamlı kalanların ta kendileri kıldık.
Ve onun soyunu süreklilerin kendisi kıldık.
Onun soyunu da devam ettirdik.
Hayatta kalıp payidar olmayı da onun soyuna has kıldık.
Onun zürriyetini de devam ettirdik.
Onun soyunu ise yaşattık.
Onun soyunu kalıcı kıldık.
And We made his progeny the one that remained.
And We made his progeny those remaining.
and made his descendants the survivors;
We made his companions the survivors.
And We made his progeny the one that remained.
We made his progeny the one that remained.