"Cennetlerde ve çeşme başlarında."
"Bahçelerin ve pınarların içerisinde."
(146, 147, 148) Siz burada, bahçelerde, (su) kaynaklarında, ekinlerin ve salkımları aşağıya sarkmış hurmalıkların içinde güvende bırakılacak mısınız?
"Bahçeler, pınarlar, "
"Cennetlerde* ve çeşme başlarında."
Bahçeler içinde, pınarların başında,
"Bahçelerde ve pınarlarda!"
Envai çeşit bahçeler içinde ve pınar başlarında...
"Bahçelerde, pınarlarda."
"Bahçelerin, pınarların içinde,"
cennetler, pınarlar,
Bu bahçeler içre ve bu pınar başlarında;
(146-148) "Siz buradaki bahçelerde, pınar başlarında, ekinlerde, meyveleri olgunlaşmış hurmalıklarda güven içinde bırakılacak mısınız?"
O Cennetler, pınarlar
"Böyle bahçelerde, çeşme başlarında?"
"Bahçelerin, pınarların içinde."
"Bağların, pınarların içinde",
Bahçelerde, çeşmelerde.
Bahçelerde, pınarlarda...
(147-148) Bağlarda, bahçelerde, pınarların başında, ekinler, bostanlar, dalları kırılacak derecede yüklü salkımları sarkan hurmalıklar içinde devamlı kalacağınızı mı sanıyorsunuz?
"Cennetler (bahçeler) ve pınarlar içinde.. . "
'Bahçeler, pınarlar, '
"Cennetlerde* ve çeşme başlarında."
"In gardens and springs. "
“Among gardens and springs,
amid gardens and clear springs,
"You enjoy gardens and springs.
"In gardens and springs."
"In gardens and springs."