Bu öğüttür. Biz, haksızlık yapanlardan olmadık.
Bu, bir uyarıdır. Biz, asla hiçbir kimseye haksızlık yapmayız.
(208, 209) Zaten gerçeği hatırlatan uyarıcılar olmadan hiçbir şehri helak etmemiştik; biz kimseye* haksızlık edici de değildik.
Bu bir uyarı ve mesajdır; çünkü biz haksızlık etmeyiz.
Bu öğüttür*. Biz, haksızlık yapanlardan olmadık.*
Bu bilgileri olsun diyedir; yoksa biz yanlış yapmayız.
Öğretiyi verdik. Çünkü Biz, haksızlık yapmayız.
hatırlatmışızdır; zira Biz, asla zulmeden biri değiliz.
Uyarı/hatırlatma olacak! Biz zalimler değiliz.
(Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedici değiliz.
(Onlara) ihtar edilmiştir ve Biz haksızlık etmiş değilizdir.
ve hatırlatıcı mesajlar göndermeden; çünkü Biz (hiç kimseye) asla zulmetmeyiz.
Bu, bir hatırlatmadır. Biz zalim değiliz.
İhtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değilizdir
(Uyarıcılar) uyarırlardı. Biz zulmediciler değildik.
(Onlara) Hatırlatma (yapılmıştır); biz zulmedici değiliz.
(208-209) Biz hiçbir memleketi, ona (halkına) öğüd vermek üzere inzar edici (peygamber) ler (göndermiş) olmadıkça helak etmedik. Biz zulmedenler değiliz.
Öğüt olarak. Ve Biz, zalimler olmadık
(208-209) Uyarıcılar göndermediğimiz hiçbir ülkeyi helak etmedik. Hiçbir zaman zulmedici olmadık.
Öğüt verilip hatırlatma yapılmıştır. Biz hiçbir zaman zalim olmadık.
(Önce) hatırlatma olur! Biz haksızlık etmeyiz!
Bu bir uyarı ve mesajdır; çünkü biz haksızlık etmeyiz.
Bu öğüttür*. Biz, haksızlık yapanlardan olmadık.*
By way of a reminder, and We were never unjust.
As a reminder; and We were not wrongdoers.
as a reminder. We were never unjust.
Therefore, this is a reminder, for we are never unjust.
By way of a reminder, and We were never unjust.
By way of a reminder, and We were never unjust.