"Gerçekleşmesi için acele istediğiniz azaba gerçekleşince mi inanacaksınız yoksa şimdi mi?"
"Başınıza bela geldikten sonra mı O'na iman edeceksiniz, şimdi mi? Halbuki azabın gelmesini istemekte acele ediyordunuz."
(Azap) başınıza geldikten sonra mı ona inanmış (olacak)sınız? Şimdi mi (iman ettiniz)? Onu (azabı) istemekte acele ediyordunuz!
"Gerçekleştikten sonra mı onu onaylayacaksınız? Öyleyse neden onu şimdi çabuk isteyip duruyorsunuz?"
"Gerçekleşmesi için acele istediğiniz azaba gerçekleşince mi inanacaksınız yoksa şimdi mi?"
Azap geldikten sonra mı inancınızı kesinleştireceksiniz?O zaman size şöyle denecektir: "Şimdi mi? Cezanın çabuk gelmesini isteyip duruyordunuz ya!"
"Gerçekleştikten sonra mı inanacaksınız; şimdi mi? Zaten onu, ivedi olarak istiyordunuz!"
Tehdit gerçekleştikten sonra mı O'na inanacaksınız? Ne! Ancak şimdi ha? Oysa ki siz (asla gelmez diye meydan okuyor), onun çabuk gelmesinde ısrar ediyordunuz!?
O azap başınıza patladıktan sonra mı iman ettiniz! Şimdi mi? Hani onu aceleden isteyip duruyordunuz?
Gerçekleştikten sonra mı O'na iman edeceksiniz? Hemen şimdi mi? Oysa siz, onun (azabın) erkence gelmesini istiyordunuz.
Bu azap meydana geldikten sonra mı ona iman edeceksiniz? Yoksa şimdi mi? Halbuki siz onun acele gelmesini istiyordunuz?
Peki, gelmesinde (meydan okurcasına) tezlik gösterdiğiniz (ve) şimdi (size, 'Ona inanıyor musunuz?' diye sorulacağı o Gün) gelip çattıktan sonra mı, ancak o zaman mı, ona inanacaksınız?
(Onlara) "Azap gerçekleştikten sonra mı O'na iman ettiniz? Şimdi mi!? Oysa siz onu acele istiyordunuz" (denilecek).
Ya sonra vakı' olduğu zaman mı ona iyman edeceksiniz? Ya... şimdi ha? hani siz bunu acele istiyordunuz, a?
(Azab) başınıza geldikten sonra mı ona inanacaksınız? Şimdi mi (inandınız)? Hani ya siz onu çabuk isteyip duruyordunuz (nasılmış)?
Gerçekleştikten sonra mı O'na inanacaksınız? Hemen şimdi mi? Oysa siz, onun (azabın) erkence gelmesini istiyordunuz.
Bu (azab) vaaki olduktan sonra mı Ona (Allaha) iman edeceksiniz? (O vakit size:) "Şimdi mi (iman ediyorsunuz? denecek), halbuki siz onun mutlakaa gelmesini isteyib duruyordunuz".
Gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Hemen şimdi mi. Hani siz onu acele istiyordunuz.
O, gerçekleştikten sonra mı ona inandınız? Siz onu acele istiyordunuz.
İş işten geçtikten sonra mı iman edeceksiniz? Demek şimdi ha! (Ama artık çok geç!). Alın da görün çarçabuk gelmesini istediğiniz şeyi!
(Azap) başınıza geldikten sonra mı iman edeceksiniz? ŞİMDİ mi? (Oysa) onu acilen yaşamayı istiyordunuz!
'Gerçekleştikten sonra mı ona inanacaksınız? Öyleyse neden onu şimdi çabuk isteyip duruyorsunuz?'
"Gerçekleşmesi için acele isteyip durduğunuz azap, gerçekleşince mi ona inanacaksınız?"
"Would you then, when it occurs, believe in it While now you are hastening it on!"
Then is it, when it has befallen, you will believe in it? Now? When you had sought to hasten it?
And then, when it actually comes about: ‘Now do you have iman in it? It was this that you were trying to hasten!’
"If it does happen, will you believe then? Why should you believe then? You used to challenge it to come?"
"Will you then, when it occurs, believe in it? While now you are hastening it on!"
"When it occurs, would you then acknowledge it? While now you are hastening it on!"