Onların üzerlerine çamurdan pişirilmiş taşlar yağdırmak için.
"Üzerlerine taşlanmış çamur yağdırmak için."
(32, 33, 34) Onlar "Şüphesiz ki biz suçlu bir topluma, üzerlerine çamurdan taş yağdırmak için gönderildik. (Bu taşlar), aşırı gidenler için Rabbinin katında işaretlenmiş(tir)!" demişlerdi.*
"Üzerlerine balçıktan taşlar göndermek için..."
Onların üzerlerine çamurdan pişirilmiş taşlar yağdırmak için.
"Üzerlerine (pişmiş) balçıktan taş yağdırmak için görevlendirildik."
"Çamurdan yapılmış taşları, onların üzerine yağdırmak için!"
onların üzerine (gökten) taşlaşmış balçık yağdıralım;
"Üzerlerine çamurdan taş atalım diye."
"Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için."
Üzerlerine çamurdan taşlar salmak için,
ki onlara taş gibi sert ceza darbeleri vuralım,
(32-34) Onlar şöyle dediler: "Biz suçlu bir kavme (Lut'un kavmine), üzerlerine çamurdan, pişirilmiş ve Rabbinin katında haddi aşanlar için belirlenmiş taşlar yağdırmak için gönderildik."
Üzerlerine çamurdan taşlar salmak için
"Ki onların üzerine çamurdan taş(lar) salalım."
"Üzerlerine çamurdan (iyice sertleşip kaskatı kesilmiş) taşlar yağdırmak için."
"Çünkü üzerlerine çamurdan taşlar atacağız",
Ki; üzerlerine çamurdan taşlar yağdıralım.
Onların üzerlerine balçıktan yapılmış taşlar atacağız.
(32-34) "Biz" dediler, "Suçlu bir güruhun, haddini aşanların tepelerine, çamurdan pişirilip de Rabbinin nezdinde damgalanmış taşları indirmek için görevlendirildik."
"Tepelerine balçıktan taşlar (lavlar) geçirelim diye. "
'Üzerlerine balçıktan taşlar göndermek için...'
Onların üzerlerine çamurdan pişirilmiş taşlar yağdırmak için.
"To send down upon them rocks of clay. "
“That we might send upon them stones of clay,
to unleash upon them lumps of clay
"We will shower them with rocks of clay.
"To send down upon them stones of clay."
"To send down upon them rocks of clay."