Babalarının istediği şekilde girdiler. Yakub, eğer Allah, haklarında bir şey takdir etmiş olsaydı, içinden gelen bu dileğin onlara fayda vermeyeceğini bilmekteydi. O, kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | velemma | ne zaman ki | |
2 | dehalu | girdiler | دخل |
3 | min | ||
4 | haysu | yerden | حيث |
5 | emerahum | emrettiği | امر |
6 | ebuhum | babalarının | ابو |
7 | ma | ||
8 | kane | idi | كون |
9 | yugni | savamaz | غني |
10 | anhum | onlardan | |
11 | mine | -tan (gelecek) | |
12 | llahi | Allah | |
13 | min | hiçbir | |
14 | şey'in | şeyi | شيا |
15 | illa | ama sadece | |
16 | haceten | bir dileği | حوج |
17 | fi | içindeki | |
18 | nefsi | nefsi | نفس |
19 | yea'kube | Ya'kub'un | |
20 | kadaha | açığa çıkardı | قضي |
21 | ve innehu | şüphesiz O | |
22 | lezu | sahibi idi | |
23 | ilmin | bilgi | علم |
24 | lima | ötürü | |
25 | allemnahu | ona öğrettiğimizden | علم |
26 | velakinne | fakat | |
27 | eksera | çoğu | كثر |
28 | n-nasi | insanların | نوس |
29 | la | ||
30 | yea'lemune | bilmezler | علم |
Babalarının emrettiği yerlerden şehre girdiklerinde, bu onlardan Allah'ın herhangi bir takdirini uzak tutamazdı; sadece Ya'kub'un içindeki bir isteği gerçekleştirmişti. Ya'kub, bizim ona öğretmemizden dolayı bilgi sahibi idi. Ama halkın çoğu bunu bilmezdi.
Babalarının kendilerine emrettiği yerden (çeşitli kapılardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirmişlerdi. Fakat bu önlem) Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı;* ancak Yakup'un (oğullarını korumak için) söylemek istediği şeyin yerine getirilmesi (söz konusuydu). Şüphesiz ki o, biz kendisine bildirdiğimiz için bilgi sahibiydi. Fakat insanların çoğu (bu gerçeği) bilmezler.
Babalarının kendilerine emrettiği yerlerden girdiler. Bu, onları ALLAH'ın hiçbir takdirinden kurtaramazdı; ancak Yakup onlardan bunu istemekte özel bir nedene sahipti. O, kendisine öğrettiğimiz belli bir bilgiye sahipti; fakat halkın çoğu bilmez.*
Babalarının istediği şekilde girdiler. Yakub, eğer Allah, haklarında bir şey takdir etmiş olsaydı, içinden gelen bu dileğin onlara fayda vermeyeceğini bilmekteydi. O, kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
Nihayet babalarının istediği yerlerden şehre girdiler. Bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savacak değildi, sadece Yakup'un bir arzusunun yerine getirilmesiydi. Aslında o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ama insanların çoğu bunu böyle bilmezler.
Babalarının yönergesine uygun olarak girdiler. Bu, Allah'tan gelecek bir şeyi onlardan uzaklaştıramazdı. Ancak, Yakup'un içindeki isteğin bir açıklamasıydı. Kendisine öğrettiğimiz için bilgisi vardı. Fakat insanların çoğu bilmez.
Ve onlar her ne kadar babalarının kendilerine emrettiği gibi (şehre) girdilerse de, bunun Allah'tan gelecek olana karşı bir yararı olmadı. Ne ki bu, Yakub'un içinden geçeni dile getirme ihtiyacını duyduğu bir temenniden başka bir şey değildi. Ve gerçekte o, kendisine öğrettiğimiz üzre (Allah'ın hayata müdahil olduğunun) tam bilincindeydi; fakat insanların çoğu (bunu dahi) farketmezler.
Babalarının emrettiği yerlerden kente girdiklerinde, bu onlardan Allah'ın herhangi bir takdirini uzak tutmamıştı; sadece Yakub'un içindeki bir isteği gerçekleştirmişti. Yakub, bizim ona öğretmemizden dolayı bilgi sahibi idi. Ama halkın çoğu bunu bilmezdi.
Babalarının kendilerine emrettiği yerden (Mısır'a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub'un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Allah'tan gelecek olan hiç bir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
Babalarının emrettiği yerden girdiklerinde o, onlardan Allah'ın takdirinden hiçbir şeyi savuşturmuyordu; bu sadece Yak'ub'un içindeki bir isteği yerine getirmişti. Şüphesiz o bir bilgiye sahipti, çünkü biz kendisine öğretmiştik. Fakat insanların çoğu bunu bilmezler.
Ama onlar (Yusuf'un bulunduğu şehre) her ne kadar babalarının talimatına uygun olarak girdilerse de, bunun Allah'ın takdirine karşı onlara bir yararı olmadı; yalnızca, Yakub'un, (oğullarını korumak yönünde) duyduğu arzunun bir ifadesiydi bu. Çünkü, o kendisine öğrettiklerimiz sayesinde, (her zaman Allah'ın hükmünün geçerli olduğuna dair) yeterli bir bilgiye sahipti; ama insanların çoğu (bunu böyle) bilmezler.
Babalarının emrettiği şekilde (ayrı kapılardan) girdiklerinde (bile) bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan uzaklaştıracak değildi. Sadece Yakub, içindeki bir dileği ortaya koymuş oldu. Şüphesiz o, biz kendisine öğrettiğimiz için bilgi sahibidir. Fakat insanların çoğu bilmezler.
Vakta ki babalarının emrettiği yerden girdiler, o, onlardan Allahın takdirinden hiç bir şey'i def'etmiyordu ancak Yakubun nefsindeki bir haceti kaza etmişti, şüphe yok ki o muhakkak bir ilim sahibi idi, çünkü biz kendisine ta'lim etmiştik ve lakin nasın ekserisi bilmezler
Babalarının emrettiği yerden (Mısır'a) girdiler; (gerçi) bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı. Ama sadece Ya'kub, içindeki bir dileği söylemişti. O, kendisine öğrettiğimizden ötürü bilgi sahibi idi (bundan dolayı 'Allah'ın takdirinden hiçbir şeyi sizden savamam' demişti). Fakat insanların çoğu bilmezler.
Babalarının kendilerine buyurduğu yerden (Mısır'a) girdiklerinde, (bu,) -Yakub'un nefsindeki dileği açığa çıkarması dışında- onlara Tanrı'dan gelecek olan hiç bir şeyi (gidermeyi) sağlamadı. Gerçekten o, kendisine öğrettiğimiz için bir ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
Vaktaki onlar (Mısıra), babalarının kendilerine emretdiği vech ile, girdiler. Bu, Allahın (kazaasından) hiç bir şey'i onlardan gidermedi. Sadece Ya'kubun nefsindeki dileği meydana çıkarmış oldu. Şübhe yok ki (Ya'kub), kendisini (vahy ile) öğretdiğimiz için, bir ılim saahibi idi. Ancak insanların çoğu (sırrı kaderi) bilmezler.
Babalarının kendilerine emrettiği yerden girdiler. Bu, Allah katında onlara bir fayda sağlamazdı. Ancak Ya'kub içindeki dileği meydana çıkarmış oldu. O, şüphe yok ki kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibi idi, ama insanların çoğu bilmezler.
Babalarının emrettiği gibi girdiler. Esasen bu, Allah'tan gelecek hiçbir şeyi onlardan savamazdı ancak Yakub içindeki arzuyu ortaya koymuş oldu. O, şüphesiz kendisine öğrettiğimizi bilir; fakat insanların çoğu bilmezler.
Babalarının kendilerine emrettiği şekilde ayrı ayrı kapılardan girerek onun emrini yerine getirdiler. Ama bu tedbir, Allah'ın kendileri hakkındaki takdiri karşısında hiç bir fayda sağlamadı. Sadece Yakub'un içindeki bir dileği açığa çıkarmış oldu. O, kendisine Biz öğrettiğimizden ötürü ilim sahibi idi. (Bunun içindir ki "Allah'tan gelecek takdiri önleyemem." demişti.) Fakat insanların çoğu bu gerçeği bilmezler.
Babalarının emrettiği şekilde ayrı kapılardan girmeleri, Allah hükmünü değiştirecek değildi.. . Ne var ki bu, Yakup'un gönlünün duasıydı; onu açığa çıkardı. . . Muhakkak ki O, kendisine bizim talim etmemiz dolayısıyla ilim sahibiydi. . . Fakat insanların çoğunluğu (bu gerçekleri) bilmezler.
Babalarının kendilerine emrettiği yerlerden girdiler. Bu, onları ALLAH'ın hiç bir takdirinden kurtaramazdı; ancak Yakup onlardan bunu istemekte özel bir nedene sahipti. O, kendisine öğrettiğimiz belli bir bilgiye sahipti; fakat halkın çoğu bilmez.
Babalarının istediği şekilde girdiler. Yakup, eğer Allah, haklarında bir şey takdir etmiş olsaydı, içinden gelen bu dileğin onlara fayda vermeyeceğini bilmekteydi. O, kendisine öğrettiğimiz için ilim sahibiydi. Ancak insanların çoğu bilmezler.
And when they entered from where their father had commanded them, it would not have availed them in the least against God, but it was out of a concern in Jacob's soul that he brought out. And he is with knowledge for what We have taught him, but most men do not know.
And when they entered in what manner their father had commanded them, it availed them nothing against God; it was but a need in the soul of Jacob which he satisfied. And he was a man of knowledge due to what We had taught him; but most men know not.
But when they entered as their father said, it did not save them from Allah at all, yet a need in Ya‘qub’s soul was satisfied. He had knowledge which We had taught him, but most of mankind simply do not know.
When they went (to Joseph), they entered in accordance with their father's instructions. Although this could not change anything decreed by GOD, Jacob had a private reason for asking them to do this. For he possessed certain knowledge that we taught him, but most people do not know.
Andwhen they entered from where their father had commanded them, it would not have availed them in the least against God, but it was out of a concern in the soul of Jacob that he brought out. And he is with knowledge for what We taught him, but most of the people do not know.
When they entered from where their father had commanded them, it would not have availed them in the least against God, but it was out of a concern in Jacob's person. Since We have taught him, he had certain knowledge; but most people do not know.