Onlar: "Seni, hakk ile müjdeliyoruz. Asla ümidini kesenlerden olma." dediler.
Melekler, "Sana gerçeği müjdeledik, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma!" dediler.
(Melekler:) "Sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizliğe düşenlerden olma!" demişlerdi.
"Sana gerçeği müjdeledik, umudunu kesme" dediler.
Onlar: "Seni, hakk* ile müjdeliyoruz. Asla ümidini kesenlerden olma." dediler.
Dediler ki "Sana bir gerçeği müjdeliyoruz. Sakın umudunu kesenlerden olma."
"Sana, gerçekle, sevinçli bir haber veriyoruz. Artık, umudunu kesenler arasında olma!" dediler.
Onlar "Biz seni, gerçekleşmesi kaçınılmaz bir bilgiye dayanarak müjdeliyoruz" deyip eklediler: "Sakın ha, umutsuzluğa düşeyim deme!"
Dediler: "Hakk'a dayanarak müjdeledik sana, sakın ümitsizliğe düşenlerden olma."
Dediler ki: "Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma."
Onlar: "Biz seni gerçek şeyle müjdeledik; onun için ümidini kesenlerden olma!" dedi.
"Seni gerçekleşmesi kaçınılmaz olan bir şeyle müjdeliyoruz; onun için sakın umut kesenlerden olma!" dediler.
"Biz sana gerçeği müjdeledik. Sakın ümitsizlerden olma" dediler.
Seni dediler: emri hakkile tebşir ettik, onun için ümidi kesenlerden olma
"Sana gerçeği müjdeledik, umut kesenlerden olma!" dediler.
Dediler ki: "Seni gerçekle müjdeledik; öyleyse umut kesenlerden olma."
Dediler: "Seni hak olarak muştuluyoruz. O halde ümidini kesenlerden olma".
Dediler ki: Seni gerçekten müjdeliyoruz, öyleyse ümidini kesenlerden olma.
-Seni gerçekten müjdeliyoruz. Ümitsizliğe düşenlerden olma! dediler.
"Sana gerçeği müjdeledik, onun için ümit kesenlerden olma!" dediler.
Dediler ki: "Seni Hak olarak müjdeliyoruz! Sakın ümitsizliğe düşme!"
'Sana gerçeği müjdeledik, umudunu kesme,' dediler.
Onlar: "Seni, hakk* ile müjdeliyoruz. Asla ümidini kesenlerden olma." dediler.
They said: "We have brought you good news with truth, so do not be of those in denial. "
They said: “We have brought thee glad tidings in truth; so be thou not of those who despair.”
They said, ‘We bring you good news of the truth, so do not be among those who despair. ’
They said, "The good news we give you is true; do not despair."
They said: "We have brought you good news with the truth, so do not be of those in denial."
They said, "We have brought you good news with truth, so do not be of those in denial."*