Öyleyse Allah'a tevekkül et. Kuşkusuz sen, apaçık gerçek üzerindesin.
Rasulüm; işini sağlam tutarak Allah'a güven! Çünkü sen, apaçık hakikat üzeresin.
Allah'a güven! Şüphesiz ki sen apaçık hakikat üzeresin.
ALLAH'a güven. Sen apaçık gerçeği izlemektesin.
Öyleyse Allah'a tevekkül* et. Kuşkusuz sen, apaçık gerçek üzerindesin.
Sen Allah'a dayan. Çünkü o apaçık gerçekler* üzerindesin.
Artık, Allah'a güven. Aslında, sen, apaçık gerçek üzerindesin.
Şu halde yalnızca Allah'a dayan! Çünkü senin dayanağın, doğruluğu açık ve kesin olan hakikattir.
Allah'a dayanıp güven, çünkü sen apaçık gerçeğin üzerindesin.
Sen, artık Allah'a tevekkül et; çünkü sen apaçık olan hak üzerindesin.
O halde Allah'a güven. Sen, şüphesiz açık bir gerçek üzerindesin.
Öyleyse, (yalnızca) Allah'a güven; çünkü inandığın şey, doğruluğu besbelli gerçeğin ta kendisidir.
Öyle ise Allah'a tevekkül et. Çünkü sen apaçık bir hak üzere bulunuyorsun.
O halde Allaha i'timad et sen şübhesiz açık bir hakk üzerindesin
Allah'a tevekkül et, çünkü sen apaçık gerçek üzerindesin.
Sen, artık Tanrı'ya tevekkül et; çünkü sen apaçık olan hak üzerindesin.
O halde sen Allaha güvenib dayan. Çünkü sen apaçık bir hak üzerindesin.
Öyleyse sen; Allah'a tevekkül et. Şüphesiz ki sen; apaçık bir hak üzerindesin.
Öyleyse Allah'a dayan! Sen, apaçık hak üzerindesin.
O halde yalnız Allah'a güven, çünkü tuttuğun yol gerçekliği meydanda olan hak yoludur.
O halde Allah'a tevekkül et! Muhakkak ki sen apaçık hakikat üzeresin.
ALLAH'a güven. Sen apaçık gerçeği izlemektesin.
Öyleyse Allah'a tevekkül* et. Kuşkusuz sen, apaçık gerçek üzerindesin.
So put your trust in God, for you are clearly on the truth.
And place thou thy trust in God; thou art upon the manifest truth.
So put your trust in Allah. You are clearly on a path of truth.
Therefore, put your trust in GOD; you are following the manifest truth.
So put your trust in God, for you are clearly on the truth.
So put your trust in God, for you are clearly on the truth.