Derken gözü aydın olsun, üzülmesin diye onu annesine kavuşturduk. Ve Allah'ın sözünün gerçek olduğunu fakat onların çoğunun bunu anlamadığını bilsin.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | feradednahu | böylece onu geri verdik | ردد |
2 | ila | ||
3 | ummihi | annesine | امم |
4 | key | için | |
5 | tekarra | aydın olması | قرر |
6 | aynuha | gözü | عين |
7 | ve la | ve | |
8 | tehzene | üzülmesin (diye) | حزن |
9 | velitea'leme | ve bilmesi için | علم |
10 | enne | şüphesiz ki | |
11 | vea'de | va'di | وعد |
12 | llahi | Allah'ın | |
13 | hakkun | haktır | حقق |
14 | velakinne | ve fakat | |
15 | ekserahum | çokları | كثر |
16 | la | ||
17 | yea'lemune | bilmezler | علم |
Böylece biz onu, anasına "Gözü aydın olsun, gam çekmesin, Allah'ın verdiği sözün gerçek olduğunu bilsin" diye, geri verdik. Fakat onların çoğu bilmezler.
Böylelikle gözü aydın olsun, (daha fazla) üzülmesin ve insanların çoğu bilmeseler bile Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye biz onu annesine geri vermiştik.
Böylece onu annesine döndürdük ki gözü aydınlansın, üzülmesin ve ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu bilsin. Ne var ki çokları bilmez.
Derken gözü aydın olsun, üzülmesin diye onu annesine kavuşturduk. Ve Allah'ın sözünün gerçek olduğunu fakat onların çoğunun bunu anlamadığını bilsin.
Böylece onu anasına geri getirdik ki, gözü aydın olsun ve üzülmesin. Bir de bilsin ki Allah'ın verdiği söz yerine getirilir. Ancak onların çoğu bunu bilmezler.
Onu, annesine geri verdik. Gözü aydın olsun ve üzülmesin; Allah'ın verdiği sözün kesinlikle gerçek olduğunu da bilsin diye. Fakat onların çoğu bilmez.
Ve sonunda onu annesine döndürdük kü, gözü aydın olsun ve üzülmesin diye... Dahası insanların çoğu bunu bilmese de, kendisi Allah'ın vaadinin kesin bir gerçek olduğunu bilsin diye...
Nihayet Musa'yı öz anasına geri çevirdik ki, o ananın gözü aydın olsun, kederlenmesin ve Allah'ın vaadinin hak olduğunu bilsin. Fakat çokları bunu bilmezler.
Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilmesi için, onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
Böylece Biz, Musa'yı annesine geri verdik ki, annesinin gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın va'dinin kesinlikle gerçek olduğunu bilsin diye; fakat çokları bilmezler.
İşte böylece, o'nu annesine kavuşturduk ki gözü gönlü aydınlansın, artık üzülmesin ve onların çoğu bunu bilmeseler bile o, Allah'ın verdiği sözün mutlaka gerçekleşeceğini bilsin!
Böylece biz, anasının gözü aydın olsun ve üzülmesin, Allah'ın va'dinin hak olduğunu bilsin diye onu anasına geri döndürdük. Fakat onların pek çoğu bunu bilmezler.
Bu suretle onu anasına iade eyledik ki gözü aydın olsun da huzünlenmesin ve bilsin ki Allahın va'di muhakkak haktır ve lakin çokları bilmezler
Böylece biz onu, annesine geri verdik ki gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın va'dinin gerçek olduğunu bilsin. Fakat çokları bilmezler.
Böylelikle, gözünün aydın olması, üzülmemesi ve gerçekten Tanrı'nın vaadinin hak olduğunu bilmesi için onu annesine geri vermiş olduk. Ancak onların çoğu bilmezler.
İşte (böylece) onu anasına iaade etdik. Taki gözü aydın olsun, tasalanmasın, Allahın va'dinin şübhesiz bir hak olduğunu bilsin. Fakat onların çoğu (bunu) bilmezler.
Böylece onun gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah'ın vaadinin mutlak gerçek olduğunu bilsin diye, annesine geri verdik. Ama onların çoğu bilmezler.
Böylece onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Fakat, onların çoğu bilmezler.
Böylece onu annesine kavuşturduk ki gözü aydın olsun, tasalanmasın ve Allah'ın vadinin gerçek olduğunu, fakat insanların çoğunun bunu anlamadıklarını öğrensin.
Nihayet Onu anasına geri döndürdük ki, gözü aydın olsun, mahzun olmasın ve bilsin ki, Allah'ın vaadi Hak'tır.. . Fakat onların çoğu bilmezler.
Böylece onu annesine döndürdük ki gözü aydınlansın, üzülmesin ve ALLAH'ın sözünün gerçek olduğunu bilsin. Ne var ki çokları bilmez.
Derken onu; gözü aydın olsun, üzülmesin ve Allah'ın sözünün gerçek olduğunu bilsin diye annesine geri verdik. Ne var ki onların çoğu bunu bilmezler.
Thus, We returned him to his mother, so that she may be pleased and not be saddened, and to let her know that God's promise is the truth. However, most of them do not know.
So We restored him to his mother, that her eye be comforted and she grieve not, and that she might know that the promise of God is true; but most of them know not.
That is how We returned him to his mother so that she might delight her eyes and feel no grief and so that she would know that Allah’s promise is true. But most of them do not know this.
Thus, we restored him to his mother, in order to please her, remove her worries, and to let her know that GOD's promise is the truth. However, most of them do not know.
Thus, We returned him to his mother, so that she may be pleased and not be saddened, and to let her know that the promise of God is the truth. However, most of them do not know.
Thus, We returned him to his mother, so that she may be pleased and not be saddened, and to let her know that God's promise is the truth. However, most of them do not know.