"İşitme ve görme duyunuz ve bedeniniz aleyhinize tanıklık eder diye sakınmıyordunuz. Yapmakta olduğunuz birçok şeyi Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz."
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve ma | ve değildiniz | |
2 | kuntum | siz | كون |
3 | testetirune | gizleniyor | ستر |
4 | en | ||
5 | yeşhede | şahidlik etmesinden | شهد |
6 | aleykum | aleyhinize | |
7 | sem'ukum | kulaklarınızın | سمع |
8 | ve la | ve değildiniz | |
9 | ebsarukum | gözlerinizin | بصر |
10 | ve la | ve değildiniz | |
11 | culudukum | derilerinizin | جلد |
12 | velakin | fakat | |
13 | zenentum | sanıyordunuz ki | ظنن |
14 | enne | elbette | |
15 | llahe | Allah | |
16 | la | ||
17 | yea'lemu | bilmez | علم |
18 | kesiran | çoğunu | كثر |
19 | mimma | ||
20 | tea'melune | yaptıklarınızın | عمل |
Siz ne kulaklarınızın, ne gözlerinizin, ne de derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınıyordunuz. Yaptıklarınızdan çoğunu Allah'ın bilemeyeceğini sanıyordunuz.
Siz işitme (duyu)nuzun, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Ancak yaptıklarınızdan çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.
Ne işitme ve görme organlarınızın, ne de derilerinizin aleyhinizdeki tanıklığını gizlemeye gücünüz yetmez. Buna rağmen siz yaptıklarınızın çoğunu ALLAH'ın bilemeyeceğini sanıyordunuz.
"İşitme ve görme duyunuz ve bedeniniz aleyhinize tanıklık eder diye sakınmıyordunuz. Yapmakta olduğunuz birçok şeyi Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz."
Kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinizde şahitlik etmesine karşı önlem almıyordunuz. Sanıyordunuz ki Allah, yaptıklarınızın bir çoğunu bilmez.
"Kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin kendinize karşı tanıklık edecek olmasından çekinmediniz. Üstelik yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sandınız!"
Bir zamanlar siz kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin size karşı şahitlik yapmasından sakınmazdınız; üstelik Allah'ın yaptıklarınız hakkında fazla bir şey bilmediği zannına kapılırdınız.
Siz, işitme gücünüzün, gözlerinizin, derilerinizin aleyhinize yapacağı tanıklıktan gizlenmiyordunuz. Tam aksine siz, yaptıklarınızdan birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz.
"Siz, işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine, yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."
İlkin kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin aleyhinize şahitlik edeceğinden sakınmazdınız, fakat Allah 'ın yaptıklarınızdan birçoğunu bilmeyeceğini zannetmiştiniz.
Ve kulaklarınız, gözleriniz yahut deriniz size karşı tanıklık yapmasın diye (günahlarınızı) gizlemeye çalışanlardan olmadınız, üstelik, Allah'ın yaptıklarınız hakkında fazla bir şey bilmediğini sandınız.
"Siz (günahları işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şahitlik etmesinden sakınmıyordunuz. Lakin, yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz."
Evvel kulaklarınız ve gözleriniz ve derileriniz aleyhinize şahadet eder diye sakınmaz idiniz ve lakin zannetmiş idiniz ki Allah yaptıklarınızdan bir çoğunu bilmez
"Siz (günah işlerken) kulaklarınızın, gözlerinizin ve derilerinizin, aleyhinize şahidlik etmesinden gizlenmiyordunuz, yaptıklarınızın çoğunu Allah'ın bilmeyeceğini sanıyordunuz."
"Siz, işitme, görme (duyularınız) ve derileriniz aleyhinize şahitlik eder diye sakınmıyordunuz. Aksine, yaptıklarınızın birçoğunu Tanrı'nın bilmeyeceğini sanıyordunuz."
"Siz, ne kulaklarınız, ne gözleriniz, ne de derileriniz kendi aleyhinize şahidlik eder diye (düşünüb) sakınmadınız. Bil'akis Allah yapmakda olduklarınızın bir çoğunu bilmez sandınız".
Gözleriniz, kulaklarınız ve derileriniz aleyhinize şahidlik eder diye sakınmadınız. Aksine yapmakta olduklarınızın bir çoğunu Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz.
-Siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin kendi aleyhinizde şahitlik etmesini beklemiyordunuz. Oysa Allah'ın, sizin yaptığınız şeylerin çoğunu bilmediğini zannediyordunuz.
Siz, kulaklarınızın, gözlerinizin, derilerinizin, aleyhinizde şahitlik edecekleri bir günün geleceğine inanmıyor ve ondan sakınmıyordunuz, ayrıca siz, yaptıklarınızın çoğunu, Allah'ın bilmediğini sanıyordunuz.
Sem'inizin (işitme azanızın), basarlarınızın (görme azalarınızın) ve bedenlerinizin aleyhinize şahitlik yapmasını ummadığınızdan (keyfinize göre yaşadınız).. . Yaptıklarınızın birçoğunu Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz!
Ne işitme ve görme organlarınızın, ne de derilerinizin aleyhinizdeki tanıklığını gizlemeye gücünüz yetmez. Buna rağmen siz yaptıklarınızın çoğunu ALLAH'ın bilemiyeceğini sanıyordunuz.
İşitme ve görme duyunuz ve bedeniniz aleyhinize tanıklık eder diye sakınmıyordunuz. Yapmakta olduğunuz birçok şeyi Allah'ın bilmediğini zannediyordunuz.
And there was no way you could hide from the testimony of your own hearing, or your eyes, or your skins. In fact, you thought that God was unaware of much of what you do.
“And you hid not yourselves, lest your hearing and your sight and your skins bear witness against you; but you thought that God knew not much of what you did.
You did not think to shield yourselves from your hearing, sight and skin testifying against you and you thought that Allah would never know much of what you did.
There is no way you can hide from your own hearing, your eyes, or your skins. In fact, you thought that GOD was unaware of much of what you do.
And there was no way you could hide from the testimony of your own hearing, or your eyes, or your skins. In fact, you thought that God was unaware of much of what you do.
There was no way you could hide from the testimony of your own hearing, or your eyes, or your skins. In fact, you thought that God was unaware of much of what you do.