Tıpkı bunun gibi, senden önce de ne zaman bir beldeye uyarıcı gönderdiysek, oranın refah içinde olanları: "Biz, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk. Biz de kesinlikle onların izinden gidiyoruz." dediler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve kezalike | ve işte böyle | |
2 | ma | ||
3 | erselna | göndermedik | رسل |
4 | min | ||
5 | kablike | senden önce | قبل |
6 | fi | herhangi | |
7 | karyetin | bir kente | قري |
8 | min | hiçbir | |
9 | nezirin | uyarıcı | نذر |
10 | illa | dışında | |
11 | kale | diyenlerden | قول |
12 | mutrafuha | oranın zenginleri | ترف |
13 | inna | elbette biz | |
14 | vecedna | bulduk | وجد |
15 | aba'ena | babalarımızı | ابو |
16 | ala | üzerinde | |
17 | ummetin | bir din | امم |
18 | ve inna | ve biz de | |
19 | ala | ||
20 | asarihim | onların izlerine | اثر |
21 | muktedune | uyarız | قدو |
Senden önce, peygamber gönderdiğimiz bütün beldelerin şımarıkları da aynı şekilde, "Şüphesiz biz babalarımızı bir yol üzerinde bulduk, biz de onların izlerini takip ediyoruz" demişlerdi.
Senden önce de hangi şehre uyarıcı göndermişsek oranın şımarıkları* mutlaka "Şüphesiz ki babalarımızı (böyle) bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyanlarız." derlerdi*
Tıpkı bunun gibi, senden önce, bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderdiysek elit tabaka, "Biz, atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğretilerini izliyoruz" derlerdi.
Tıpkı bunun gibi, senden önce de ne zaman bir beldeye uyarıcı gönderdiysek, oranın refah içinde olanları: "Biz, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk. Biz de kesinlikle onların izinden gidiyoruz." dediler.
Hep böyle olmuştur; senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek onların şımarık olanları şöyle demişlerdir: "Biz kalktık, atalarımızı bir ümmete (bir inanca) bağlı bulduk, biz onların izinden gideriz."
Ve işte böylece, senden önce hangi kente bir uyarıcı gönderdiysek, orasının ellerine güç geçirmiş olanları, şöyle dediler: "Aslında, atalarımızı bir din üzerinde bulduk; zaten onları izliyoruz!"
İşte böyle: Biz senden önce hangi beldeye bir uyarıcı göndermişsek, oranın refah içinde şımarmış seçkinleri hep şunu söylediler: "Biz atalarımızı geleneksel bir inanç üzerinde bulduk; şu halde bize düşen onların izini takip etmektir."
İşte böyle! Senden önce de hangi kente bir uyarıcı göndermişsek oranın servetle şımarmış kodamanları mutlaka şöyle demişlerdir: "Biz atalarımızı bir ümmet/bir din üzerinde bulduk; onların eserlerine uyarak yol alacağız."
İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."
Yine böyle senden önce hangi memlekette bir uyarıcı gönderdikse, onun refah içindeki takımı demişti ki: "Bizler atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız."
İşte böyle: Biz, ne zaman, senden önce herhangi bir topluluğa bir uyarıcı gönderdiysek, halkın keyif ve haz peşinde koşan kesimi daima şöyle dediler: "Biz atalarımızı bir inanç üzerinde bulduk, biz ancak onların izinden gideriz!"
İşte böyle, biz senden önce hiçbir memlekete bir uyarıcı göndermedik ki, oranın şımarık zenginleri, "Şüphe yok ki biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk. Biz de elbette onların izlerinden gitmekteyiz" demiş olmasınlar.
Yine böyle senden evvel hangi memlekette bir nezir gönderdikse onun refahlı takımı demişti ki: bizler atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk biz de onların izlerine uyarız
İşte böyle, senden önce de hangi kente uyarıcı gönderdiysek mutlaka oranın varlıklıları: "Biz babalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izlerine uyarız." dediler.
İşte böyle, senden önce de (herhangi) bir memlekete bir elçi göndermiş olmayalım, mutlaka onun 'refah içinde şımarıp azan önde gelenleri' (şöyle) demişlerdir: "Gerçekten biz, atalarımızı bir ümmet (din) üzerinde bulduk ve doğrusu biz, onların izlerine (eserlerine) uymuş kimseleriz."
Senden evvel her hangi bir memlekete fena akıbetleri haber verici hiçbir peygamber göndermedik ki ille oranın refah erbabı da böylece "Gerçek biz atalarımızı bir ümmet (bir din) üzerinde bulduk. Biz de hakikaten onların izlerine uymuşlarız" demiş (ler) dir.
Senden önce de hangi kasabaya bir uyarıcı gönderdiysek; o kasabanın varlıklıları sadece dediler ki: Doğrusu biz, babalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk ve biz de onların izlerine uymaktayız.
Senden önce de bir beldeye uyarıcı gönderdiğimizde hemen oranın refahtan şımarmış ileri gelenleri: -Biz atalarımızı bir din üzerinde bulduk, biz de onların izinden gidiyoruz, demişlerdi.
İşte böylece senden önce, uyarıcı bir resul gönderdiğimiz hiçbir şehir yoktur ki oraların varlıklı kişileri: "Biz babalarımızı bir dine bağlanmış gördük. Biz de onların izlerine uyduk!" demiş olmasınlar.
İşte böyle.. . Senden önce hangi topluma bir uyarıcı irsal ettiysek, oranın zengin ileri gelenleri şöyle dediler: "Biz atalarımızı bu din anlayışı üzere bulduk ve biz onların eserlerine (şartlanmaları, genleri) uyanlarız. "
Tıpkı bunun gibi, senden önce, bir kente her ne zaman bir uyarıcı gönderdiysek elit tabaka, 'Biz, atalarımızı bir yol üzerinde bulduk ve biz onların öğretilerini izliyoruz,' derlerdi.
Tıpkı bunun gibi, senden önce de ne zaman bir beldeye uyarıcı gönderdiysek, oranın refah içinde olanları: "Biz, atalarımızı bir ümmet üzerinde bulduk. Biz de kesinlikle onların izinden gidiyoruz." demişlerdi.
And similarly, We did not send a warner to a town, except its carefree ones said: "We found our fathers following a certain way, and we are being guided in their footsteps. "
And thus We sent not before thee into a city any warner save its opulent ones said: “We found our fathers upon a community, and we are following in their footsteps.”
Similarly We never sent any warner before you to any city without the affluent among them saying, ‘We found our fathers following a religion and we are simply following in their footsteps. ’
Invariably, when we sent a warner to any community, the leaders of that community would say, "We found our parents following certain practices, and we will continue in their footsteps."
And similarly, We did not send a warner to a town, except its carefree ones said: "We found our fathers following a certain way, and we are being guided in their footsteps."
Similarly, We did not send a warner to a town, except its privileged hedonists said, "We found our fathers following a certain way, and we are being guided in their footsteps."