Onlar, verilen öğüdü unutunca, onlara her şeyin kapılarını açtık; kendilerine verilen şeylerle sevince daldıkları sırada onları ansızın yakalayıverdik. O zaman bütün ümitleri boşa çıktı.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | felemma | ne zaman ki | |
2 | nesu | unutunca | نسي |
3 | ma | ||
4 | zukkiru | yapılan uyarıları | ذكر |
5 | bihi | kendileri | |
6 | fetehna | açıverdik | فتح |
7 | aleyhim | üzerlerine | |
8 | ebvabe | kapılarını | بوب |
9 | kulli | her | كلل |
10 | şey'in | şeyin | شيا |
11 | hatta | nihayet | |
12 | iza | sırada | |
13 | ferihu | sevince daldıkları | فرح |
14 | bima | şey ile | |
15 | utu | kendilerine verilen | اتي |
16 | ehaznahum | onları yakaladık | اخذ |
17 | begteten | ansızın | بغت |
18 | fe iza | böylece | |
19 | hum | onlar | |
20 | mublisune | bütün umutlarnı yitirdiler | بلس |
Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenler yüzündenşımardıkları sırada onları ansızın yakaladık, birden bire bütün umutlarını yitirdiler.
Kendilerine yapılan uyarıları unuttuklarında, üzerlerine her şeyin kapılarını açmıştık. Sonunda kendilerine verilenler yüzünden şımardıkları zaman onları ansızın yakalamıştık; birdenbire bütün ümitlerini yitirmişlerdi.
Kendilerine iletilen mesajı unuttuklarında kendilerine her şeyin kapısını ardına kadar açtık. Kendilerine verilenlerle şımarınca onları ansızın yakaladık ve böylece şaşkın ve umutsuz kaldılar.
Onlar, verilen öğüdü unutunca, onlara her şeyin kapılarını açtık; kendilerine verilen şeylerle sevince daldıkları sırada onları ansızın yakalayıverdik. O zaman bütün ümitleri boşa çıktı.
Kendilerine hatırlatılan görevleri unuttukları zaman önlerine bütün kapıları açarız. Verilen nimetlerle şımardıkları bir sırada da onları yakalayıveririz. Birden bire umutsuzluğa düşerler.
Öğretiyi unuttuklarında, verilenlerle sevinip şımarıncaya değin, her şeyin kapılarını onların üzerine açtık. Onları ansızın yakaladığımızda, artık, tüm umutlarını yitirdiler.
Öyle ki, onlar kendilerine yapılan bütün uyarıları kulak ardı ettiler. Biz de nimet kapılarını ardına kadar açtık. Onlar kendilerine verilen nimetlerin hazzıyla sermest bir haldeyken, kendilerini apansız yakalayıverdik: İşte o vakit, tüm umutlarını yitirdiler.
Öğütlenmeye çağırıldıkları şeyi unutunca, her şeyin kapılarını üzerlerine açıverdik. Nihayet, kendilerine verilenle sevinç şımarıklığına daldıkları bir sırada, ansızın onları yakaladık. Tüm ümitlerini bir anda yitirdiler.
Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyleki kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.
Vakta ki yapılan uyarıları unuttular, üzerlerine herşeyin kapılarını açıverdik. Nihayet kendilerine verilen bu bolluk ve serbestlik ile tam ferahlandıkları, düzlüğe çıktıkları sırada ansızın kendilerini yakalayıverdik! Hepsi bir anda bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.
Sonra, kendilerine yapılan uyarıları gözardı ettiklerinde bütün (güzel) şeylerin kapılarını onlara ardına kadar açtık ve kendilerine bağışlanan şeylerden zevk alarak yararlanmaya devam ederlerken onları apansız yakaladık: işte o anda bütün ümitlerini kaybettiler;
Derken onlar kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, (önce) üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Sonra kendilerine verilenle sevinip şımardıkları sırada, onları ansızın yakaladık da bir anda tüm ümitlerini kaybedip yıkıldılar.
Bu sebeble vaktaki edilen ıhtarları unuttular, üzerlerine her şey'in kapılarını açıverdik, nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbeslik ile tam ferahlandıkları sırada ansızın tuttuk kendilerini yakalayıverdik ne bakarsın hepsi bir anda bütün ümidlerinden mahrum düştüler
Kendileri yapılan uyarıları unutunca, üzerlerine her şeyin kapılarını açıverdik; kendilerine verilenle sevince daldıkları sırada da ansızın onları yakaladık, birden bire bütün umutlarını yitirdiler.
Derken kendilerine hatırlatılanı unuttuklarında, onların üzerlerine her şeyin kapılarını açtık. Öyle ki, kendilerine verilen şeylerle 'sevince kapılıp şımarınca', onları apansız yakalayıverdik. Artık onlar umutları suya düşenler oldular.
Onun için bunlar kendilerine ne hatırlatıldı, öğüd verildiyse onları unutunca üzerlerine her şey'in (her zevkin, her nimetin) kapılarını açdık, nihayet kendilerine verilen o şeyler (o genişlik ve o serbestlik) yüzünden (tam şımarıb) ferahlandıkları vakit da onları ansızın tutub yakalayıverdik ve artık o anda onlar bütün ümidlerinden mahrum kaldılar.
Onlar, kendilerine hatırlatılan şeyleri unutunca; Biz de kendilerine her şeyin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen o şeyler yüzünden sevinince; onları, ansızın yakaladık ve bütün ümitlerinden mahrum kaldılar.
Verilen öğütleri unuttukları bir sırada, her şeyin kapılarını onlara açtık. Kendilerine verilenler ile şımarıp, azdıkları zaman, onları ansızın bütün ümitlerini yitirmiş bir halde yakaladık.
Kendilerine verilen öğütleri terk edip unutunca üzerlerine her şeyin, her zevk ve nimetin kapılarını açtık. Nihayet kendilerine verilen bu genişlik ve serbestlikle tam ferahlandıkları sırada, ansızın onları kıskıvrak yakaladık da bir anda bütün ümitlerini kaybediverdiler!
Ne zaman ki kendilerine hatırlatılan şeyi (Allah için yaratılmış olduklarını) unuttular, onlara her şeyin (dünya güzelliklerinin) kapılarını açtık.. . Nihayet (kendilerine) verilenler ile keyiflenip şımardıkları bir sırada, onları ansızın yakaladık! Bir anda tüm umutları sönerek çaresiz kaldılar!
Kendilerine iletilen mesajı unuttuklarında kendilerine her şeyin kapısını ardına kadar açtık. Kendilerine verilenlerle şımarınca onları ansızın yakaladık ve böylece şaşkın ve umutsuz kaldılar.
Onlar, verilen öğüdü unutunca, onlara her şeyin kapılarını açtık; kendilerine verilen şeylerle sevince daldıkları sırada onları ansızın yakalayıverdik. O zaman bütün ümitleri boşa çıktı.
So when they forgot what they had been reminded of, We opened for them the gates of all opportunities; and when they were happy with what they were given, We took them suddenly! They were confounded.
So when they forgot that whereof they had been reminded, We opened upon them the gates of all things; when they had exulted in what they were given, We took them suddenly; and then were they in despair,
When they forgot what they had been reminded of, We opened up for them the doors to everything, until, when they were exulting in what they had been given, We suddenly seized them and at once they were in despair.
When they thus disregard the message given to them, we open for them the gates of everything. Then, just as they rejoice in what was given to them, we punish them suddenly; they become utterly stunned.
So when they forgot what they had been reminded of, We opened for them the gates of all opportunities; and when they were happy with what they were given, We took them suddenly! They were confounded.
So when they forgot what they had been reminded of, We opened for them the gates of all opportunities; and when they became haughty with what they were given, We took them suddenly! They were confounded.