Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız?" dedi. "Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında göreceksiniz!"
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kale | dedi | قول |
2 | fir'avnu | Fir'avn | |
3 | amentum | inandınız mı? | امن |
4 | bihi | ona | |
5 | kable | önce | قبل |
6 | en | ||
7 | azene | ben izin vermeden | اذن |
8 | lekum | size | |
9 | inne | muhakkak ki | |
10 | haza | bu | |
11 | lemekrun | bir tuzaktır | مكر |
12 | mekertumuhu | kurduğunuz | مكر |
13 | fi | ||
14 | l-medineti | şehirde | مدن |
15 | lituhricu | çıkarmak için | خرج |
16 | minha | oradan | |
17 | ehleha | halkını | اهل |
18 | fesevfe | ama yakında | |
19 | tea'lemune | bileceksiniz | علم |
Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlayacaksınız."
Firavun onlara şöyle demişti: "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz (öyle mi)? Şüphesiz ki bu, halkını oradan çıkarasınız diye şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. İleride (gerçeği) bileceksiniz.
Firavun: "Ben size izin vermeden mi onu onayladınız? Bu bir plandır. Şehirde bu planı kurdunuz ki halkını oradan çıkarasınız. Ama yakında bileceksiniz!" dedi,
Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız?" dedi. "Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında göreceksiniz!"
Firavun dedi ki "Ben izin vermeden ona inandınız ha? Besbelli ki bu gizli bir düzendir. Ülkede bu düzeni kurdunuz ki halkını buradan çıkarasınız. Ben size göstereceğim.
Firavun, dedi ki: "Size izin vermeden, Ona inandınız; öyle mi? Aslında, işte bu, Onun halkını ülkeden çıkarmak için çevirdiğiniz bir dalaveredir. Madem öyle, yakında görürsünüz!"
Firavun: "Demek siz ben izin vermeden ona inandınız ha?" dedi; "İyi dinleyin: Bu sizin kurduğunuz haince bir tuzaktır! (Üstelik bana ait) şehirde... Hem de şehrin ahalisini oradan çıkarmak için... Fakat yakında gününüzü göreceksiniz!
Firavun dedi ki: "Demek ben size izin vermeden ona inandınız ha! Bu, şehirde tezgahladığınız bir tuzaktır ki, bununla şehir halkını oradan çıkarmak peşindesiniz. Yakında anlarsınız."
Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na iman ettiniz, öyle mi? Mutlaka bu, halkı burdan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde planladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşılık ne yapacağımı) bileceksiniz."
Firavun: "Ben size izin vermeden O'na iman ettiniz öyle mi? Muhakkak bu, yerli halkı şehirden çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir hiledir. Yakında anlarsınız.
Firavun: "Ben size izin vermeden ona inandınız, öyle mi?" dedi, "Bakın, bu sizin yaptığınız sinsice hazırlanmış bir tuzak; hem de bu (benim kendi) şehrimde, böylelikle ahalisini çekip götürmek için... Ama (bekleyin) yakında göreceksiniz:
Firavun, "Ben size izin vermeden ona iman ettiniz ha!" dedi. "Şüphesiz bu halkını oradan çıkarmak için şehirde kurduğunuz bir tuzaktır. Göreceksiniz!"
Fir'avn, siz, dedi: Ona ben izin vermeden iyman ettiniz ha, bu her halde bir hud'a siz bu hud'ayı şehirde kurmuşsunuz, yerli ehaliyi ondan çıkarmak istiyorsunuz, o halde yakında anlarsınız
Fir'avn: "Ben size izin vermeden ona inandınız mı?" dedi. "Bu, bir tuzaktır, şehirde bu tuzağı kurdunuz ki, halkını oradan çıkarasınız, ama yakında (başınıza gelecekleri) bileceksiniz!"
Firavun: "Ben size izin vermeden önce O'na inandınız, öyle mi? Mutlaka bu, ehli (halkı) buradan sürüp çıkarmak amacıyla şehirde tasarladığınız bir tuzaktır. Öyleyse siz (buna karşı ne yapacağımı) bileceksiniz."
Fir'avn "Ben size izin vermeden, dedi, Ona iman mı etdiniz? Bu, hiç şübhesiz ki şehirde — onun halkını içinden çıkarmanız için — kurduğunuz bir hıylekarlıkdır. Yakında (başınıza ne geleceğini) bilirsiniz siz".
Firavun dedi ki: Ben size izin vermeden mi ona inandınız? Doğrusu bu; halkı şehirden çıkarmanız için düşündüğünüz bir hiledir. Fakat yakında bilirsiniz siz.
-Ben size izin vermeden önce, ona iman mı ettiniz? Bu kesin bir tuzaktır. Halkı şehirden çıkarmak için, bu tuzağı kurdunuz. Bu yüzden siz görürsünüz.
(123-124) Firavun dedi ki: "Demek siz, benden izin almadan ona iman ettiniz ha! Şüphe yok ki bu, yerli olan kıbti ahaliyi yurtlarından sürmek için, sizin şehirde beraberce planladığınız gizli bir oyundur. Ama yakında bileceksiniz başınıza gelecekleri! Evet, ellerinizi ve ayaklarınızı, değişik taraflardan olarak keseceğim, sonra da hepinizi toptan asacağım!"
Firavun: "Ben izin vermeden mi Ona iman ettiniz? Muhakkak ki bu bir mekrdir (hiledir); halkı oradan çıkarıp götürmek için, bunu şehirde tezgahlayıp kurdunuz.. . (Cezanızı) yakında göreceksiniz" dedi.
Firavun: 'Ben size izin vermeden mi ona inandınız? Bu bir plandır. Şehirde bu planı kurdunuz ki halkını oradan çıkarasınız. Ama yakında bileceksiniz!,' dedi,
Firavun: "Ben size izin vermeden mi ona inandınız?" dedi. "Doğrusu bu, halkı şehirden çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır." Ama yakında göreceksiniz!"
Pharaoh said: "Have you become believers before I have given you permission This is surely some scheme which you have schemed in the city to drive its people out; you will reveal what you know. "
Said Pharaoh: “You believe in him before I gave you leave. This is a scheme you schemed in the city that you might turn out its people. But you will come to know!
Pharaoh said, ‘Have you had iman in him before I authorised you to do so? This is just some plot you have concocted in the city to drive its people from it.
Pharaoh said, "Did you believe in him without my permission? This must be a conspiracy you schemed in the city, in order to take its people away. You will surely find out.
Pharaoh said: "Have you become believers before I have given you permission? This is surely some scheme which you have schemed in the city to drive its people out; you will reveal what you know."
Pharaoh said, "Did you acknowledge him before I have given you permission? This is surely some scheme which you have schemed in the city to drive its people out; but soon you shall know."