Bunu kimseden karşılık beklemeden yapar.
- Yüce Rabbinin rızasını elde etmekten başka, hiç kimseden beklediği herhangi bir karşılık da yoktur.
(19, 20) Yüce Rabbinin rızasını kazanmaktan başka, kimseden beklediği bir karşılık da yoktur.
Hiç kimseden de buna karşılık bir iyilik beklemez.
Bunu kimseden karşılık beklemeden yapar.
Onun kimseye minnet borcu da yoktur.
Ve O'nun katında, hiç kimseye karşılık olsun diye verilecek bir nimet yoktur.*
(Bu yaptığı) herhangi birinden gördüğü bir hayra karşılık değildir;
Onun katında hiç kimsenin, karşılığı verilecek bir nimeti yoktur/hiç kimsenin ona, karşılık olarak verilecek bir nimeti yoktur.
Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu) yoktur.
Ve onda hiç kimsenin mükafat edilecek bir nimeti yoktur.
gördüğü bir iyiliğin karşılığı olarak değil,
(19-20) O, hiç kimseye karşılık bekleyerek iyilik yapmaz. (Yaptığı iyiliği) ancak yüce Rabbinin rızasını istediği için (yapar).
Ve onda hiç kimsenin mükafat edilecek bir ni'meti yoktur
Ve onun yanında, hiç kimsenin karşılık verilecek bir ni'meti yoktur (o, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak değil),
Onun yanında hiç kimsenin karşılığı verilecek bir nimeti (borcu) yoktur.
Onun nezdinde bir kimsenin (Allah tarafından) mükafat edilecek — hiçbir ni'met (ve minnet) i yokdur,
O'nun nezdinde, bir kimsenin karşılık olarak verilecek hiç bir nimeti yoktur.
Hiç kimseden bir karşılık, nimet beklemez.
O, verdiğini kendisine yapılan bir iyiliğin karşılığı olarak vermez. Verdiğinden ötürü hiç kimseden mükafat da beklemez.
Bunu ne karşılık bekleyerek yapar (ne de kendisine yapılanların karşılığı olarak)!
Hiç kimseden de buna karşılık bir iyilik beklemez.
Bunu kimseden karşılık beklemeden yapar.
Seeking nothing in return.
And not that any have a favour to be rewarded,
not to repay someone else for a favour done –
Seeking nothing in return.
Seeking nothing in return.
Seeking nothing in return.