Böylece ikisini aldatıp baştan çıkardı. O ağaçtan tadınca, çirkinlikleri açığa çıktı. Cennet yapraklarını üst üste koyup örtünmeye başladılar. Rabb'leri onlara: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Bu şeytan size apaçık bir düşmandır demedim mi?" diye seslendi.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | fedellahuma | onları aşağı sarkıttı | دلل |
2 | bigururin | aldatarak | غرر |
3 | felemma | ne zaman ki | |
4 | zaka | tadınca | ذوق |
5 | ş-şecerate | ağac(ın meyvasın)ı | شجر |
6 | bedet | göründü | بدو |
7 | lehuma | kendilerine | |
8 | sev'atuhuma | çirkin yerleri | سوا |
9 | ve tafika | ve başladılar | طفق |
10 | yehsifani | üst üste yamayıp örtmeğe | خصف |
11 | aleyhima | üzerlerine | |
12 | min | -ndan | |
13 | veraki | yaprakları- | ورق |
14 | l-cenneti | cennet | جنن |
15 | ve nadahuma | ve onlara seslendi | ندو |
16 | rabbuhuma | Rableri | ربب |
17 | elem | ||
18 | enhekuma | ben sizi men'etmedim mi? | نهي |
19 | an | ||
20 | tilkuma | bu | |
21 | ş-şecerati | ağaçtan | شجر |
22 | ve ekul | ve demedim mi? | قول |
23 | lekuma | size | |
24 | inne | şüphesiz | |
25 | ş-şeytane | şeytan | شطن |
26 | lekuma | sizin için | |
27 | aduvvun | düşmandır | عدو |
28 | mubinun | apaçık | بين |
Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesini tattıklarında ayıp yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarından üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara, "Ben size o ağacı yasaklamadım mı ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.
Onları aldatarak (yasağı işlemeye) sarkıtmış (sevk etmiş)ti. (Yasak) ağacı tattıklarında edep yerleri kendilerine görünmüştü. (Ardından) bahçenin yapraklarından üzerlerine örtmeye başlamışlardı. Rableri onlara "Ben sizi o ağaçtan engellememiş miydim ve size ‘Şeytan, sizin apaçık düşmanınızdır' dememiş miydim?" diye seslenmişti.
Böylece onları yalanlarla aldattı. Ağacı tadınca bedenleri kendilerine göründü. Üzerlerini bahçe yapraklarıyla örtmeye başladılar. Efendi'leri kendilerini çağırdı: "O ağaçtan ikinizi menetmedim mi ve sapkının ikinize düşman olduğunu söylemedim mi?"*
Böylece ikisini aldatıp baştan çıkardı. O ağaçtan tadınca*, çirkinlikleri açığa çıktı.* Cennet yapraklarını* üst üste koyup örtünmeye başladılar.* Rabb'leri onlara: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Bu şeytan size apaçık bir düşmandır demedim mi?" diye seslendi.
Böylece ikisini de kandırıp değerlerini düşürdü. İkisi de o ağaçtan tadınca açılması hoş olmayacak yerleri gözüktü. Bahçedeki yaprakları üst üste koyup örtünmeye başladılar. Rableri onlara şöyle seslendi: "Size bu ağacı yasak etmedim mi? Demedim mi Şeytan sizin açık düşmanınızdır?"
Böylece, onları aldatarak sürükledi. Ağaçtan tadınca, çıplaklıkları kendilerine göründü ve cennetin yapraklarıyla üstlerini örtmeye çalıştılar. Efendileri, onlara seslendi: "Bu ağacı size yasaklamadım mı? Aslında, şeytanın apaçık düşmanınız olduğunu da söyledim!"
İşte böylece onları aldanışa sürükleyecek telkinlerde bulundu. Bunun üzerine onlar o bitkiden tadar tatmaz cinselliklerinin farkına vardılar ve başladılar has bahçenin yapraklarından topladıklarıyla üzerlerini örtmeye. Rableri de ikisine birden şöyle seslendi: "Ben ikinizi de o ağaçtan men etmemiş miydim? Ve ben ikinize 'Kesinlikle Şeytan sizin için ayan açık bir düşmandır!' dememiş miydim?"
Nihayet onları kandırarak aşağı çekti. O ikisi ağaçtan tadınca çirkin yerleri kendilerine açıldı. Bahçenin yapraklarından yamalar yapıp üzerlerine örtmeye başladılar. Rableri onlara seslendi: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Ben size, şeytan sizin için açık bir düşmandır demedim mi?"
Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) Rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"
Bu şekilde onları kandırıp sarktırdı. Bunun üzerine o ağacın meyvesini tattıklarında, ikisine de ayıp yerleri açılıverdi ve üzerlerini üst üste cennet yapraklarıyla yamamaya başladılar. Rableri onlara: "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı, haberiniz olsun bu şeytan size açık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.
Ve böylece onları yanıltıcı düşüncelerle yönlendirdi. Fakat o ikisi, sözü geçen ağacın meyvesinden tadar tatmaz birden çıplaklıklarının farkına vardılar; ve bahçeden topladıkları yapraklarla üzerlerini örtmeye koyuldular. Bunun üzerine Rableri onlara (şöyle) seslendi: "Ben sizi o ağaçtan menedip de, 'Şeytan sizin gerçekten apaçık düşmanınızdır dememiş miydim?".
Bu suretle onları kandırarak yasağa sürükledi. Ağaçtan tattıklarında kendilerine avret yerleri göründü. Derhal üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rab'leri onlara, "Ben size bu ağacı yasaklamadım mı? Şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi?" diye seslendi.
Bu suretle kandırarak ikisini de sarktırdı, onun üzerine vakta ki o ağacı tattılar, ikisine de çirkin yerleri açılıverdi ve başladılar Cennet yapraklarından üzerlerine üst üste yamayorlardı, rabları da kendilerine nida etti: ben sizi bu ağaçtan nehyetmedim mi? Ve size haberiniz olsun bu Şeytan açık bir düşmandır size demedim mi?
Böylece onları aldatarak aşağı sarkıttı, (önceki mevkilerinden indirdi). Ağac(ın meyvasın)ı tadınca çirkin yerleri kendilerine göründü ve cennet yapraklarını üst üste yamayıp üzerlerine örtmeğe başladılar. Rableri onlara ünledi: "Ben sizi o ağaçtan men'etmedim mi ve şeytan size apaçık düşmandır, demedim mi?"
Böylece onları aldatarak düşürdü. Ağacı tattıkları anda ise, ayıp yerleri kendilerine beliriverdi ve üzerlerini cennet yapraklarından örtmeye başladılar. (O zaman) rableri kendilerine seslendi: "Ben sizi bu ağaçtan menetmemiş miydim? Ve şeytanın sizin gerçekten apaçık bir düşmanınız olduğunu söylememiş miydim?"
İşte bu suuretle ikisini de aldatarak (o ağacdan yemiye) tenezzül ettirdi Ağaç (in meyvesin) i tatdıkları anda ise o çirkin yerleri kendilerine açılıverdi ve üzerlerine cennet yaprağından üst üste yamayıb örtmiye başladılar. Rableri de: "Ben size bu ağacı yasak etmedim mi? Şeytan size muhakkak apaçık bir düşmandır demedim mi?" diye nida etdi.
Böylece onların ikisini de baştan çıkarıp aldattı. Ağaçtan tadınca ayıp yerleri kendilerine göründü. İkisi de kendilerini cennetin yaprağıyla örtmeye başladılar. Rabbları da onlara: Ben sizi o ağaçtan men'etmedim mi? Ve şeytan size apaçık bir düşmandır, demedim mi? diye nida etti.
Böylece onları hile ile aldattı. Ağacın meyvesinden tattıklarında, avret yerleri kendilerine göründü ve oraları cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri, O ikisine: -Size bu ağacı yasaklamadım mı, şeytan sizin apaçık düşmanınızdır demedim mi? diye seslendi.
Böylece onları aldatarak mevkilerinden düşürdü. Şöyle ki: O ağacın meyvesini tadar tatmaz, edep yerlerinin açık olduğunu fark ettiler. Derhal, buldukları cennet yapraklarıyla edep yerlerini örtmeye başladılar. Onların Rabbi ise nida edip buyurdu: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Ben şeytanın sizin besbelli düşmanınız olduğunu söylemedim mi? Niçin Beni dinlemediniz de bu perişan duruma düştünüz?"
Böylece onları (vehimlendirerek - kendilerini beden yapı olarak kabul ettirerek) aldattı (bedenselliği fark ettirdi).. . O ikisi, o malum ağaçtan, (seks - üreme sisteminden) tadınca, bedenselliklerini hisseder oldular! Cennet yapraklarından üzerlerine örtmeye başladılar (nefslerindeki çeşitli Esma kuvveleri ile bedensellik hissini örtmeye çalıştılar). . . Rableri onlara nida etti: "Ben size şu ağacı (bedenselliği yaşamayı) yasaklamadım mı; ben size demedim mi, kesinlikle şeytan sizin için apaçık düşmandır?"
Böylece onları yalanlarla aldattı. Ağacı tadınca bedenleri kendilerine göründü. Üzerlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar. Rableri kendilerini çağırdı: 'O ağaçtan ikinizi menetmedim mi ve şeytanın ikinize düşman olduğunu söylemedim mi?'
Böylece ikisini aldatıp baştan çıkardı. O ağaçtan tadınca, her ikisinin de örtülmüş çirkinlikleri açığa çıktı.* Cennet yapraklarını* üst üste koyup örtünmeye başladılar.* Rabb'leri onlara: "Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Bu şeytan size apaçık bir düşmandır demedim mi?" diye seslendi.
So he misled them with deception; and when they tasted the tree, their wickedness became apparent to them, and they rushed to cover themselves with the leaves of the paradise; and their Lord called to them: "Did I not forbid you from that tree, and tell you that the devil is your clear enemy"
And he led them by delusion; then when they tasted of the tree, their shame was made manifest to them, and they began to draw over them of the leaves of the garden. And their Lord called to them: “Did I not forbid you that tree? And did I not say to you: ‘The satan is an open enemy to you’?”
So he enticed them to do it by means of trickery. Then when they tasted the tree, their private parts were disclosed to them and they started stitching together the leaves of the Garden in order to cover themselves. Their Lord called out to them, 'Did I not forbid you this tree and say to you, "Shaytan is an outright enemy to you"?’
He thus duped them with lies. As soon as they tasted the tree, their bodies became visible to them, and they tried to cover themselves with the leaves of Paradise. Their Lord called upon them: "Did I not enjoin you from that tree, and warn you that the devil is your most ardent enemy?"
So he misled them with deception; and when they tasted the tree, their bodies became apparent to them, and they rushed to cover themselves with the leaves of the paradise; and their Lord called to them: "Did I not prohibit you from that tree, and tell you that the devil is your clear enemy?"
So he misled them with deception; and when they tasted the tree, their bodies became apparent to them, and they rushed to cover themselves with the leaves of the paradise; and their Lord called to them: "Did I not forbid you from that tree, and tell you that the devil is your clear enemy?"