Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, O'nu öz oğullarını bildikleri gibi bilirler. Buna rağmen içlerinden bir zümre, bile bile gerçeği gizlemektedir.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ellezine | kimseler | |
2 | ateynahumu | kendilerine verdiğimiz | اتي |
3 | l-kitabe | Kitap | كتب |
4 | yea'rifunehu | onu tanırlar | عرف |
5 | kema | gibi | |
6 | yea'rifune | tanıdıkları | عرف |
7 | ebna'ehum | oğullarını | بني |
8 | ve inne | ve (yine) elbette | |
9 | ferikan | bir grup | فرق |
10 | minhum | onlardan | |
11 | leyektumune | gizlerler | كتم |
12 | l-hakka | gerçeği | حقق |
13 | vehum | onlar | |
14 | yea'lemune | bildikleri (halde) | علم |
Kendilerine kitap verdiklerimiz, peygamberi, çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (kıbleyi) kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar.* Şüphesiz ki onlardan bir grup, bilerek hakikati gizlemektedir.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, bu gerçekleri çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; ama yine de onlardan bir grup bile bile gerçeği gizler.
Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, O'nu* öz oğullarını bildikleri gibi bilirler. Buna rağmen içlerinden bir zümre, bile bile gerçeği gizlemektedir.
Kendilerine Kitap verdiklerimiz bunu (Kabe'nin tekrar kıble olacağını), kendi oğullarını bildikleri gibi bilirler. Ama onların birtakımı bu gerçeği bile bile gizlerler.
Kitap verdiklerimiz, kendi oğullarını tanıdıkları gibi Onu tanırlar. Aslında, onların arasından bir küme, bilmesine karşın gerçeği gizliyor.
Kendilerine vahiy tevdi edilenler, onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen onların çoğu, bildikleri halde ısrarla gerçeği gizlerler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Bununla birlikte, içlerinden bir zümre, bilip durdukları halde gerçeği gizliyorlar.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu (peygamberi), çocuklarını tanır gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü, bildikleri halde gerçeği gizlerler.
Kendilerine kitap verdiğimiz toplumların alimleri, peygamberi, oğullarını tanır gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden bir takımı, gerçeği bile bile gizlerler.
Daha önce kendilerine vahiy verdiklerimiz, onu kendi çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar: Ancak bilin ki, onların bazısı hakikati bile bile örtbas eder.
Kendilerine kitap verdiklerimiz onu (Peygamberi) oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken içlerinden birtakımı bile bile gerçeği gizlerler.
O kendilerine kitab verdiğimiz ümmetlerin uleması onu -o Peygamberi- oğullarını tanır gibi tanırlar, böyle iken içlerinden bir takımı hakkı bile bile ketmederler
Kendilerine Kitap verdiklerimiz, onu, oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar, ama yine de onlardan bir grup, bile bile gerçeği gizlerler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, onu çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir bölümü bildikleri halde gerçeği gizlerler.
Kendilerine Kitab verdiklerimiz onu (o peygamberi) Öz oğulları gibi tanırlar, öyle iken içlerinden bir güruh, kendileri bilib durdukları halde, yine mutlakaa Hakkı gizlerler.
Kendilerine kitab verdiklerimiz, onu oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Öyle iken içlerinden bir güruh bilir oldukları halde, yine de hakkı gizlerler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz (Yahudi ve Hıristiyanlar) onu (Muhammed'i) öz oğulları gibi tanırlar. Bununla beraber onlardan bir kısmı bildikleri halde hakkı gizlerler.
Kendilerine kitap vermiş olduğumuz kimseler, onu (Muhammed'i) tıpkı evlatlarını tanıdıkları gibi tanırlar. Böyle iken, onlardan bir kısmı, bile bile gerçeği gizler.
Kendilerine (Kitap) Bilgi verdiklerimizden bir kısmı Onu kendi oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Onlardan bir grup bilerek Hakk'ı gizlerler.
Kendilerine kitap verdiklerimiz, bu gerçekleri çocuklarını tanıdıkları gibi tanırlar; ama yine de onlardan bir grup bile bile gerçeği gizler.
Kendilerine Kitap verdiğimiz kimseler, O'nu öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar. Buna rağmen içlerinden bir zümre, bile bile gerçeği gizlemektedir.
Those to whom We have given the Scripture know it as they know their own children; and a group of them hides the truth while they know.
Those to whom We gave the Writ recognise it as they recognise their sons, but a faction among them conceals the truth when they know.
Those We have given the Book recognise it as they recognise their own sons. Yet a group of them knowingly conceal the truth.
Those who received the scripture recognize the truth herein, as they recognize their own children. Yet, some of them conceal the truth, knowingly.
Those to whom We have given the Book know it as they know their own children; and a group of them hides the truth while they know.
Those to whom We have given the book know it as they know their own children, and a group of them hides the truth while they know.