O ve ordusu yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten de Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
Firavun ve askerleri, ülkede haksız yere büyüklük tasladılar. Gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
O (Firavun) ve askerleri, yeryüzünde haksız olarak kibirlenmiş* ve bize döndürülmeyeceklerine inanmışlardı.
O ve ordusu yeryüzünde haksız yere büyüklendi ve bize dönmeyeceklerini sandılar.
O ve ordusu yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten de Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
Hem Firavun, hem de orduları, hak etmedikleri halde o topraklarda büyüklük taslıyor, huzurumuza döneceklerini asla beklemiyorlardı.
O ve orduları, yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar. Aslında, Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
İşte o ve onun askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklendiler; ve sandılar ki kendileri Bizim huzurumuza hiç çıkmayacaklar.
O ve orduları yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve sandılar ki, bize döndürülmeyecekler.
O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
O ve askerleri, yeryüzünde haksızlıkla kibirlenmek istediler ve Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
İşte böylece, o ve onun buyruğunda olanlar, hiçbir haklılık kaygısı taşımaksızın (yargı için) Bize dönmeyeceklerinden eminmişçesine yeryüzünde büyüklük tasladılar!
O ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
Hem de o ve askerleri yeryüzünde haksızlıkla kibirlenmek istediler ve zannettiler ki onlar bize iade olunmıyacaklar
O (Fir'avn) ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve kendilerinin bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
O ve askerleri, yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
Kendisi de, askerleri de o yerde haksız yere büyüklük tasladılar) ve hakıykaten bize döndürülemeyeceklerini sandılar.
O da, askerleri de memlekette haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten Bize döndürülmeyeceklerini sandılar.
O ve orduları, haksız yere yeryüzünde büyüklenmiş ve bize döndürülmeyeceklerini sanmışlardı.
Böylece o ve orduları, haksız yere ülkede büyüklük tasladılar ve huzurumuza dönüp hesap vermeyeceklerini zannettiler.
O ve onun orduları, Hak'sız olarak yeryüzünde büyüklenmek istediler ve sandılar ki bize döndürülmeyecekler!
O ve ordusu yeryüzünde haksız yere büyüklendi ve bize dönmeyeceklerini sandılar.
O ve ordusu yeryüzünde haksız yere büyüklendiler ve gerçekten de Bize döndürülmeyeceklerine inandılar.
And he and his soldiers were arrogant in the land without any right, and they thought that they would not be returned to Us.
And he had waxed proud — he and his forces — in the land, without cause; and they thought that they would not be returned to Us.
He and his troops were arrogant in the land without any right. They thought that they would not return to Us.
Thus, he and his troops continued to commit arrogance on earth, without any right, and thought that they would not be returned to us.
And he and his soldiers were arrogant in the land without any right, and they thought that they would not be returned to Us.
He and his soldiers were arrogant in the land without any right, and they thought that they would not be returned to Us.