Onun yanında me'va cenneti vardır.
- Kalp gördüğünü yalanlamadı. O'nun gördükleri hakkında onunla tartışıyor musunuz? Andolsun ki Cebrail'i bir başka inişte de görmüştü. Son sınır ağacı, sidretü'l-münteha yanında. O ağacın yanında Me'va cenneti vardır. Sidre'yi neler kaplamıştı neler! Ne gözü kaydı ne de belirlenen sınırı aştı. Andolsun ki Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü.
(13, 14, 15) Yemin olsun ki bir başka inişinde onu, cennetü'l-me'vâ (durmaya değer bahçe)nin yanındaki sidretü'l-müntehâ (uzaktaki sedir ağacı)'nın yanında bir kez daha görmüştü.
Ki yanında barınılacak bahçe vardır.
Onun yanında me'va* cenneti* vardır.
Ahirette kalınacak Cennet de oranın yanı başındadır.
Sığınılacak cennetin yakınında.*
vaad edilen cennetin (görüntüsü) eşliğinde,
O ağacın yanındadır sığınılacak bahçe.
Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
ki, Cennetu'l-Me'va onun yanındadır.
vaad edilen bahçenin yakınında,
Me'va cenneti onun (Sidre'nin) yanındadır.
Ki Cennetü'l-me'va onun yanında
Ki onun yanında oturulacak bahçe vardır.
Ki Cennetü'l-Me'va onun yanındadır.
ki Cennet-ül me'va onun yanındadır.
Ki Cennet'ül-Me'va da onun yanındadır.
Onun yanında da Me'va bahçesi vardır.
Me'va cenneti de onun yanındadır.
Cennet-ül Me'va da Onun (Sidret-ül Münteha'nın) indinde yaşanır!
Ki yanında barınılacak cennet vardır.
Onun yanında me'va cenneti* vardır.
Near it is the eternal Paradise.
(Near it is the Garden of Shelter)
beside which is the Garden of Refuge,
Where the eternal Paradise is located.
Near it is the eternal Paradise.
Next to the eternal Paradise.