Süleyman, Davud'a mirasçı oldu. Süleyman: "Ey insanlar! Bize kuşdili öğretildi. Bize her şeyden verildi. Bu apaçık ilahi bir armağandır." dedi.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve verise | ve mirasçı oldu | ورث |
2 | suleymanu | Süleyman | |
3 | davude | Davud'a | |
4 | ve kale | ve dedi ki | قول |
5 | ya eyyuha | ey | |
6 | n-nasu | insanlar | نوس |
7 | ullimna | bize öğretildi | علم |
8 | mentika | dili | نطق |
9 | t-tayri | kuşların | طير |
10 | ve utina | ve bize verildi | اتي |
11 | min | (bir pay) | |
12 | kulli | her | كلل |
13 | şey'in | şeyden | شيا |
14 | inne | şüphesiz | |
15 | haza | bu | |
16 | lehuve | elbette o | |
17 | l-fedlu | bir lutuftur | فضل |
18 | l-mubinu | açık | بين |
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve şöyle dedi: "Ey insanlar!Bize kuşların dili öğretildi ve bize her şeyden biraz verildi. Şüphesiz bu apaçık bir lütuftur."
Süleyman, Davud'a mirasçı olmuş ve şöyle demişti: "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve bize (yararlı) her şeyden (pay) verildi." Doğrusu bu apaçık bir lütuftur.
Süleyman Davud'a varis oldu. Dedi ki, "Ey halk, bize kuşların dilini anlamak öğretildi ve bize her şeyden verildi. Bu apaçık bir lütuftur."
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu*. Süleyman: "Ey insanlar! Bize kuşdili* öğretildi. Bize her şeyden verildi. Bu apaçık ilahi bir armağandır." dedi.
Süleyman Davud'un yerine geçti. Dedi ki; "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve her şeyden verildi. İşte bu,apaçık üstünlüktür.
Ve Süleyman, Davut'a kalıtçı oldu. Şöyle dedi: "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi ve bize her şeyden verildi. Aslında, işte bu, apaçık bir lütuftur!"*
Ve Süleyman Davud'a varis oldu; ve "Ey insanlar!" diye seslendi, "Bize kuşların mantığı öğretildi; ve bize bu alanda (gerekli olan) her şey bahşedildi; elbet bu, işte budur Allah'ın apaçık lütfu.
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve şöyle dedi: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve bize herşeyden biraz verildi. Kuşkusuz bu, apaçık lütfun ta kendisidir."
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma dili öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür."
Ve Süleyman Davud'un yerine geçip dedi ki: "Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize herşeyden verildi. Şüphesiz ki bu apaçık bir lütufdur."
Ve (bu bakımdan) Süleyman Davud'un (gerçek) varisi idi; öyle ki, o şöyle derdi: "Ey insanlar! Bize kuşların dili öğretildi; (güzel ve iyi) şeylerin hepsinden (cömertçe) bahşedildi; bu (bize Allah'ın) apaçık bir lütfudur!"
Süleyman, Davud'a varis oldu ve, "Ey insanlar, bize kuş dili öğretildi ve bize her şey verildi. Şüphesiz bu, apaçık bir lütuftur" dedi.
Ve Süleyman Davuda varis olup ey nas, didi: bize mantıkuttayr (kuş dili) ta'lim buyuruldu, hem bize her şeyden verildi, şübhesiz ki bu her halde o fazlı mübin
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi. Ve bize her şeyden (bolca) bir pay verildi. İşte bu, açık bir lutuftur."
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu ve dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların konuşma dili öğretildi ve bize her şeyden (bol bir nimet) verildi. Gerçekten bu, apaçık bir üstünlüktür."
Süleyman Davuda mirascı oldu. Dedi ki: "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi. Bize her şeyden (behre) verildi. Şübhesiz ki bu, apaçık bir üstünlüğün ta kendisidir".
Süleyman da Davud'a varis oldu ve dedi ki: Ey insanlar; bize, kuş dili öğretildi. Ve bize, her şeyden bolca verildi. Doğrusu bu; apaçık bir lutuftur.
Süleyman, Davud'a mirasçı olmuş ve: -Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve bize her şey verildi, demişti. İşte bu apaçık bir lütuftur.
Süleyman Davud'a varis oldu ve "Ey insanlar, bize kuşların dili öğretildi ve daha her şeyden bolca nasip verildi. Gerçekten bunlar aşikar lütuflardır." dedi.
Süleyman, Davud'a varis oldu ve dedi ki: "Ey insanlar.. . Bize Mantık-at Tayr (kuşdili - insan dışındaki canlılarla iletişim özelliği) öğretildi; (böylece) bize her şeyden (bilgi alma nasibi) verildi. . . Muhakkak ki bu, apaçık lütuftur!"
Süleyman Davud'a varis oldu. Dedi ki, 'Ey halk, bize kuşların dilini anlamak öğretildi ve bize her şeyden verildi. Bu apaçık bir lütuftur.'
Süleyman, Davud'a mirasçı oldu*. Süleyman: "Ey insanlar! Bize kuşdili öğretildi*. Bize her şeyden verildi. Bu apaçık ilahi bir armağandır." dedi.
And Solomon inherited from David, and he said: "O people, we have been taught how to understand the speech of birds, and we have been given from everything. This is indeed an evident grace."
And Solomon inherited from David; and he said: “O mankind: we have been taught the speech of birds, and have been given of every thing; this is the clear favour.”
Sulayman was Dawud’s heir. He said, ‘Mankind! we have been taught the speech of birds and we have been given everything. This is indeed clear favour.’
Solomon was David's heir. He said, "O people, we have been endowed with understanding the language of the birds, and all kinds of things have been bestowed upon us. This is indeed a real blessing."
And Solomon inherited from David, and he said: "O people, we have been taught how to understand the speech of the creatures that fly, and we have been given from everything. This is indeed an evident grace."
Solomon inherited from David, and he said, "O people, we have been taught how to understand the speech of creatures that fly, and we have been given from everything. This is indeed an evident grace."