Derken yakından tanık oldu. Onu Cehennem'in ortasında gördü.
Etrafına bakınıp, birden onu cehennemin ortasında görecek.
(Ardından) bakıp arkadaşını cehennemin ortasında görecektir.
Baktığında, onu cehennemin ortasında bulur.
Derken yakından tanık oldu. Onu Cehennem'in ortasında gördü.
Yukarıdan bakar ve onu cehennemin tam ortasında görür.
Baktığında, onu, cehennemin ortasında görür.
Bunun üzerine bakar ve onu dehşet verici bir ateşin göbeğinde görür.
Araştırdı, nihayet onu cehennemin ta ortasında gördü.
Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.
Derken bakmış, onu cehennemin ta ortasında görmüş.
Bunun üzerine dönüp bakar ve o (arkadaşı)nı yanan ateşin ortasında görür;
Kendisi de bakar ve onu cehennemin ortasında görür.
Derken bakmış onu ta Cehennemin ortasında görmüştür
Baktı onu cehennemin ortasında gördü.
Derken, bakıverdi, onu 'çılgınca yanan ateşin' tam ortasında gördü.
Derken o (bizzat) bakıb bunu o çılgın ateşin ta ortasında gördü.
Bir bakar ve onu cehennemin ortasında görmüştür.
Bir de bakar ki onun ateşin ortasında olduğunu görür.
(54-57) "Şimdi ister misiniz onu size göstereyim?" Onlar da arzu edince, derhal bir tarama yapıp onu cehennemin tam ortasında bulur. "Vallahi, nerdeyse beni de düştüğün o helake sürükleyecektin! Rabbimin hidayet nimeti yetişmeseydi, eli kolu kelepçeli getirilip o azaba atılanlardan olacaktım!"
İşte şimdi onu yaşadılar; üstelik onu cehennemin tam ortasında gördü.
Baktığında, onu cehennemin ortasında bulur.
Derken yakından tanık oldu. Onu Cehennem'in ortasında gördü.
So when he looked, he saw him in the midst of Hell.
Then will he look and see him in the midst of Hell.
So he will look down and see him in the midst of the Blazing Fire
When he looks, he will see his friend in the heart of Hell.,
So when he looked, he saw him in the midst of Hell.
So when he looked, he saw him in the midst of hell.