Bunda bir ayet vardır. Buna rağmen onların çoğu inanmamaktadırlar.
- Bunda şüphesiz bir ders vardır, ama çoğu inanmamaktadır. Doğrusu Rabbin, güçlüdür, acıyandır.
Çoğu inanmamış olsa da şüphesiz ki bunda bir ders vardır.
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk onaylamaz.
Bunda bir ayet vardır. Buna rağmen onların çoğu inanmamaktadırlar.
İşte bunda tam bir ibret vardır ama bunlardan çoğu inanacak değillerdir.
Aslında, işte bunda, kesinlikle bir gösterge vardır. Oysa onların çoğu inanmaz.
Elbet bu (kıssada) da alınacak bir ders mutlaka vardır, fakat insanların çoğu yine de inanmayacaklardır.
Kuşkusuz, bütün bunlarda mutlaka bir ibret vardır. Ama onların çoğu müminler değil.
Gerçekten, bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu iman etmiş değildirler.
Şüphesiz bunda mutlaka alınacak bir ders vardır; öyle iken çoğu inanmadı.
Şüphesiz bütün bunlarda (insanlar için) bir ders vardır, onların çoğu (buna) inanmasa da.
Elbet bunda bir ibret vardır. Onların çoğu iman etmiş değillerdi.
Şübhesiz bunda mutlak bir ayet var, öyle iken ekserisi mü'min olmadı
Muhakkak ki bunda bir ibret vardır, ama yine çokları inanmazlar."
Gerçekten bunda bir ayet vardır, ama onların çoğu inançlı olmamıştır.
Şübhesiz ki bunda mutlak bir ibret vardır. (Fakat) onların çoğu iman ediciler değildir.
Muhakkak ki bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu mü'minler olmadı.
İşte bunda da bir ibret vardır. Fakat onların çoğu yine de iman etmezler.
Elbette bunda alınacak ibret vardır; fakat onların ekserisi ibret alıp da iman etmezler.
Muhakkak ki bu olayda bir ders vardır.. . Onların çoğunluğu (hakikatlerine) iman etmiş değillerdir.
Bunda bir ders var; ancak çoğunluk inanmaz.
Bunda bir ayet vardır. Buna rağmen onların çoğu inanmamaktadırlar.
In that is a sign, but most of them are not believers.
In that is a proof, but most of them are not believers.
There is certainly a Sign in that, yet most of them are not muminun.
This should be a good lesson. But most people are not believers.
In that is a sign, but most of them are not believers.
In that is a sign, but most of them are not those who acknowledge.