Onların, kendilerine ilim geldikten sonra anlaşmazlığa düşmelerinin nedeni kıskançlık ve ihtiraslarıdır. Eğer Rabb'inden, "belirlenmiş bir süreye kadar" sözü verilmemiş olunsaydı, aralarında hemen hüküm gerçekleştirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar, tam bir ikilem ve kaygı içindedirler.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve ma | ve | |
2 | teferraku | onlar ayrılığa düşmediler | فرق |
3 | illa | başka sebeple | |
4 | min | ||
5 | bea'di | sonra | بعد |
6 | ma | ||
7 | ca'ehumu | kendilerine geldikten | جيا |
8 | l-ilmu | ilim | علم |
9 | begyen | çekememezlik | بغي |
10 | beynehum | aralarındaki | بين |
11 | velevla | ve eğer olmasaydı | |
12 | kelimetun | sözü | كلم |
13 | sebekat | geçmiş | سبق |
14 | min | -nden | |
15 | rabbike | Rabbi- | ربب |
16 | ila | kadar | |
17 | ecelin | bir süre | اجل |
18 | musemmen | belirli | سمو |
19 | lekudiye | hüküm verilirdi | قضي |
20 | beynehum | aralarında | بين |
21 | ve inne | ve şüphesiz | |
22 | ellezine | ||
23 | urisu | varis kılınanlar | ورث |
24 | l-kitabe | Kitaba | كتب |
25 | min | ||
26 | bea'dihim | onlardan sonra | بعد |
27 | lefi | içindedirler | |
28 | şekkin | bir şüphe | شكك |
29 | minhu | ondan | |
30 | muribin | kuşku veren | ريب |
Kendilerine ilim geldikten sonra ihtilafa düşmeleri, sırf aralarındaki kıskançlıktan dolayıdır. Eğer Rabbin tarafından belirli bir süreye kadar önceden verilmiş bir söz olmasaydı, kesinlikle aralarında hüküm verilecekti. Onlardan sonra kendilerine kitap verilenler de kesinlikle o din hakkında aşırı şüphe içerisindedirler.
Kendilerine bilgi geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler.* Belirli bir süreye kadar Rabbinden bir söz geçmemiş olsaydı, elbette aralarında hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kılınanlar (Mekkeliler) de şüphesiz ki ondan (Kur'an'dan) kuşkulandıran bir şüphe içindedir.
Kendilerine bilgi ulaştıktan sonra sırf aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Belli bir zaman için Efendinin verilmiş bir söz olmasaydı onların arasında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar da ondan kuşku ve şüphe içindedirler.
Onların, kendilerine ilim* geldikten sonra anlaşmazlığa düşmelerinin nedeni kıskançlık ve ihtiraslarıdır. Eğer Rabb'inden, "belirlenmiş bir süreye kadar" sözü verilmemiş olunsaydı, aralarında hemen hüküm gerçekleştirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar*, tam bir ikilem ve kaygı içindedirler.
Ayrılığa düşmeleri, kendilerine bu bilgi geldikten sonra, birbirlerini kıskanmalarından dolayı oldu. Sahibinin, o belirlenmiş ecellerine kadar özgür bırakma sözü* olmasaydı hemen yargılanırlardı. Onlardan sonra Kitaba mirasçı olanlar ise kuşku içinde bocalayıp dururlar.
Kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki çekemezlik yüzünden ayrılığa sürüklendiler. Belirlenmiş bir süreye dek, Efendinden verilmiş bir söz olmasaydı, aralarında kesin yargı verilirdi. Aslında, onlardan sonra Kitap'a kalıtçı olanlar da Onun hakkında, gerçekten derin bir kuşkuya kapıldılar.
Onlar, hakikatin bilgisi kendilerine ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki kıskançlık yüzünden birbirlerine düştüler: Ve eğer Rabbin tarafından daha önceden belirli bir vadeye kadar ertelendiğne dair bir yasa konmasaydı, haklarındaki hüküm hemen infaz edilirdi. İşte onların ardından gelen (eski) vahyin (son) varisleri de, bu (vahiy)den dolayı tereddütle karışık bir şüphe içindedirler.
Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki kıskançlık ve azgınlık yüzünden fırkalara bölündüler. Eğer belli bir süreye kadar erteleme sözü Rabbinden gelmiş olmasaydı, aralarında iş mutlaka bitirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar da onun hakkında, işkillendiren bir kuşku içindedirler.
Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden, adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından Kitaba mirasçı olanlar ise, her halde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Kendilerine bilgi geldikten sonra ayrılığa düşmeleri sadece aralarındaki düşmanlık ve ihtirastan dolayıdır. Eğer Rabbin tarafından "belirli bir vakte kadar" şeklinde bir söz geçmemiş olsaydı aralarında verilen hüküm mutlaka yerine getirilir ve (iş) bitirilirdi. Kendilerinden sonra Kitab'a mirasçı kılınanlar da ondan kuşkulu bir şüphe içindedirler.
(Geçmiş vahiylerin mensuplarına gelince,) onlar (hakikati) tanıyıp öğrendikten sonra, aralarındaki kıskançlık ve çekişmelerden dolayı bütünlükten uzaklaştılar; ve Rabbinden (O'nun koyduğu) belli bir vadeye kadar (bütün hükümleri iptal eden) bir hüküm gelmemiş olsaydı, onlar arasında (baştan) her şey karara bağlanmış olurdu. İşte bakın, öncekilerden ilahi kelamı devralanlar (şimdi) onun öğretileri hakkında şüpheye varan büyük bir tereddüt içindeler.
Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra Kitab'a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
Tefrikaya düşmeleri ise kendilerine ılim geldikten sonra sırf aralarında Bağy-ü ıhtırastan dolayıdır ve eğer rabbından müsemma bir ecele kadar diye bir kelime geçmiş olmasa idi, aralarında hukmi kaza mutlak icra edilir bitirilirdi, arkalarından kitaba varis kılınanlar da ondan işkilli bir şekk içindedirler
Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra sadece aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer Rabbinden belli bir süreye kadar yaşatma sözü geçmiş olmasaydı, aralarında hüküm verilir (işleri bitirilir)di. Onlardan sonra Kitaba varis kılınanlar ondan, kuşku veren bir şüphe içindedirler.
Onlar, kendilerine ilim geldikten sonra, yalnızca aralarındaki 'tecavüz ve haksızlık' dolayısıyla ayrılığa düştüler. Eğer rabbinden adı konulmuş bir ecele kadar geçmiş (verilmiş) bir söz olmasaydı, muhakkak aralarında hüküm verilmiş (iş bitirilmiş)ti. Şüphesiz onların ardından Kitaba mirasçı olanlar ise, her halde ona karşı kuşku verici bir tereddüt içindedirler.
Onlar ancak kendilerine ilim geldikden sonradır ki, aralarındaki ihtiraas yüzünden, ayrılığa düşdüler. Eğer Rabbinden ad verilmiş bir va'deye kadar bir söz geçmiş olmasaydı aralarında muhakkak hukum verilmiş (her şey olub bitirilmişdi) bile. Onlardan sonra kitaba mirascı yapılanlar da ondan mutlak şübheci bir tereddüd içindedirler.
Onlar; kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Şayet belirli bir süre için Rabbından bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba varis kılınanlar da ondan mutlak bir şüphe ve tereddüt içindedirler.
Kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarındaki "haksız tecavüz" sebebiyle gruplara ayrıldılar. Eğer Rabbin'den belirlenmiş bir süreye kadar bir söz olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilmiş olurdu. Onların ardından kitaba mirasçı olanlar da elbette ondan bir şüphe ve tereddüt içindedirler.
Geçmiş ümmetler, ancak kendilerine buna (tefrikanın haram olduğuna) dair bilgi ulaştıktan sonra, sırf aralarındaki ihtiras ve haset yüzünden, bölündüler. Daha önce Rabbin tarafından yürürlüğe konulan vaad, yani cezayı belirli süreye, kıyamete kadar erteleme sözü olmasaydı, onların işleri çoktan bitmişti bile! Ehl-i kitaptan sonra kitaba varis kılınanlar (Mekke müşrikleri) onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
İlim (Hakikat ilmi) kendilerine geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden tefrikaya düştüler! Eğer Rabbinden, belirlenmiş bir zamana kadar yaşamaları hükmolunmamış olsaydı; onlar arasında elbette işleri bitirilirdi! Onlardan sonra BİLGİye varis kılınanlara (ehl-i kitaba) gelince; muhakkak ki Ondan (Kuran'dan) kuşkulu bir tereddüt içindedirler.
Kendilerine bilgi ulaştıktan sonra sırf aralarındaki çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Belli bir zaman için Rabbinin verilmiş bir söz olmasaydı onların arasında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba mirasçı olanlar da ondan kuşku ve şüphe içindedirler.
Onların, kendilerine ilim* geldikten sonra anlaşmazlığa düşmelerinin nedeni kıskançlık ve ihtiraslarıdır. Eğer Rabb'inden, "belirlenmiş bir süreye kadar" sözü verilmemiş olunsaydı, aralarında hemen hüküm gerçekleştirilirdi. Onların ardından Kitap'a mirasçı olanlar*, derin bir kuşku içindedirler.
And they only divided after the knowledge had come to them, due to resentment among themselves. And had it not been for a predetermined decision from your Lord, they would have been judged immediately. Indeed, those who inherited the Scripture after them are full of doubts.
And they became divided only after knowledge came to them, through sectarian zealotry between them. And were it not for a word that preceded from thy Lord to a stated term, it would have been concluded between them. And those who were caused to inherit the Writ after them are in sceptical doubt concerning it.
They only split up after knowledge came to them, tyrannising one another. And were it not for a prior decree from your Lord for a specified term, the judgement between them would already have been made. Those who inherited the Book after them are indeed in grave doubt about it.
Ironically, they broke up into sects only after the knowledge had come to them, due to jealousy and resentment among themselves. If it were not for a predetermined decision from your Lord to respite them for a definite interim, they would have been judged immediately. Indeed, the later generations who inherited the scripture are full of doubts.
And they only divided after the knowledge had come to them, due to resentment among themselves. And had it not been for a predetermined decision from your Lord, they would have been judged immediately. Indeed, those who inherited the Book after them are full of doubts.
They only divided after the knowledge had come to them, due to resentment among themselves. Had it not been for a predetermined decision from your Lord, they would have been judged immediately. Indeed, those who inherited the book after them are full of doubts.