"Ey Lut! Biz, Rabb'inin elçileriyiz." dediler. "Onlar, sana dokunamazlar. Ailenle birlikte gecenin bir bölümünde hemen yola çık. Hanımın hariç, hiç kimse arkada kalmasın. Doğrusu onların başına gelecek olan musibet onun da başına gelecektir. Onlara belirlenen vakit sabahtır. Sabah da yakın değil mi?"
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kalu | dediler ki | قول |
2 | ya lutu | Lut | |
3 | inna | şüphesiz biz | |
4 | rusulu | elçileriyiz | رسل |
5 | rabbike | Rabbinin | ربب |
6 | len | ||
7 | yesilu | ilişemeyecekler | وصل |
8 | ileyke | sana | |
9 | feesri | yürü | سري |
10 | biehlike | ailenle birlikte | اهل |
11 | bikit'in | bir vaktinde | قطع |
12 | mine | ||
13 | l-leyli | gecenin | ليل |
14 | ve la | ve | |
15 | yeltefit | geriye dönüp bakmasın | لفت |
16 | minkum | sizden | |
17 | ehadun | hiç kimse | احد |
18 | illa | ancak hariç | |
19 | mraeteke | hanımın | مرا |
20 | innehu | şüphesiz | |
21 | musibuha | onun başına gelecektir | صوب |
22 | ma | şeyler | |
23 | esabehum | onların başına gelen | صوب |
24 | inne | şüphesiz | |
25 | mev'idehumu | onlara vaadedilen vakit | وعد |
26 | s-subhu | sabahtır | صبح |
27 | eleyse | değil mi? | ليس |
28 | s-subhu | sabah | صبح |
29 | bikaribin | yakın | قرب |
Bunun üzerine melekler dediler ki: "Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle yola çıkıp yürü. Hanımından başka, sizden hiçbiri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan azap, şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vaadolunan helak zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?"
(Bunun üzerine melekler) şöyle demişti: "Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü! Hanımından başka sizden hiçbiri geride kalmasın!* Çünkü onlara gelecek olan (azap), şüphesiz ki ona da isabet edecektir. Onlara vadolunan (helak) zamanı sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?"
"Ey Lut" dediler, "Biz, Efendinin elçileriyiz. Onlar sana dokunamazlar. Aileni gecenin bir anında yürüyüşe çıkart, sizden hiç kimse geriye bakmasın; fakat senin karın istisna. Ötekilerin başına gelecek olanlar onun da başına gelecektir. Onların belirlenmiş zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?"
"Ey Lut! Biz, Rabb'inin elçileriyiz." dediler. "Onlar, sana dokunamazlar. Ailenle* birlikte gecenin bir bölümünde hemen yola çık. Hanımın hariç, hiç kimse arkada kalmasın. Doğrusu onların başına gelecek olan musibet onun da başına gelecektir. Onlara belirlenen vakit sabahtır. Sabah da yakın değil mi?"
Misafirler dedi ki "Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz; sana asla ilişemeyeceklerdir. Ailenle birlikte gecenin bir vaktinde yola çık. İçinizden kimse arkasına bakmasın. Karını bırak; bunların başına gelecek olan ona da gelecektir. Azapla buluşma zamanları sabahtır. Sabah da yakındır, değil mi?"
"Ey Lut!" dediler; "Biz, Efendinin elçileriyiz. Sana asla dokunamazlar. Gecenin bir zamanında, ailenle birlikte yola çık. Aranızdan hiç kimse arkada kalmasın; karın dışında. Çünkü onların başına gelecek olan, onun da başına gelecektir. Onlar için belirlenmiş zaman sabahtır. Sabah ne denli yakın; öyle değil mi?"
(Elçilerimiz): "Ey Lut!" dediler, "Biz Rabbinin elçileriyiz; onlar sana asla ilişemeyecekler! Artık gecenin bir vaktinde (iman) ailenle birlikte yola koyul! Sizden hiç kimsenin gözü arkada kalmasın; tabii ki karın hariç: çünkü ötekilerin akıbeti onun da başına gelecektir. Unutma ki onların vadesi bu sabah doluyor: (zaten) sabah yakın değil mi?"
Melekler dediler: "Biz senin Rabbinin elçileriyiz. Sana asla el süremezler. Gecenin bir yerinde aileni götür. İçinizden hiç kimse geri kalmasın; karın müstesna. O, ötekilere çatan belaya çarptırılacaktır. Onların azap vakti, sabah vaktidir. Sabah da ne kadar yakın, değil mi?"
(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ailenle birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiç biriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"
Elçiler: "Ey Lut, emin ol, biz Rabbinin elçileriyiz; onlar sana ihtimali yok el uzatamazlar, sen hemen ailenle gecenin bir bölümünde yola çık. İçinizden hiçbir kimse geri kalmasın, ancak karın hariç; çünkü onlara gelen felaket ona da gelecektir. Haberin olsun, onlara va'dedilen zaman sabahtır, sabah yakın değil mi?" dediler.
(Bunun üzerine melekler:) "Ey Lut, bak, biz senin Rabbinin elçileriyiz! (Korkma,) (düşmanların) sana asla ilişemeyecekler! Artık, ailenle beraber gecenin bir vaktinde yola çık; aranızdan kimse arkasına bakmasın, karının dışında (ailenden kimse arkada kalmasın): çünkü, bil ki, onların başına gelecek olan onun da başına gelecek. Onlar için belirlenmiş vakit tam da (bu) sabah; eh, sabah da zaten yaklaşmadı mı?
Konukları şöyle dedi: "Ey Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla ulaşamayacaklar. Geceleyin bir vakitte aileni al götür. İçinizden kimse ardına bakmasın. Ancak karın müstesna. (Onu bırak.) Çünkü onların (kavminin) başına gelecek olan azap, onun başına da gelecektir. Onların azabla buluşma zamanı sabahtır. Sabah yakın değil midir?!"
Ya Lut! Dediler: emin ol biz rabbının Resulleriyiz, onlar sana ihtimali yok el uzatamazlar, sen hemen ehlinle geceden bir kısmında yürü, içinizden hiç biri geri kalmasın, ancak karın, çünkü ona da onlara gelen musıbet gelecek, haberin olsun mev'ıdleri sabahdır, sabah, yakın değil mi?
(Melekler) dediler ki: "Ey Lut, biz senin Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana asla dokunamazlar. Gecenin bir kısmında aileni yürüt; içinizden karından başka hiç kimse geri dönüp bakmasın. Çünkü ötekilerine erişen (azab) ona da erişecektir. Başlarına gelecek azab zamanı, sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"
(Elçiler) Dediler ki: "Ey Lut biz rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kesin olarak ulaşamazlar. Gecenin bir parçasında ehlinle (ailenle) birlikte yürü (yola çık). Sakın, hiç biriniz dönüp arkasına bakmasın; fakat senin karın başka. Çünkü onlara isabet edecek olan, ona da isabet edecektir. Onlara va'dolunan (azab) sabah vaktidir. Sabah da yakın değil mi?"
(Elçi melekler): "Ya Lut, emin ol, biz Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana kat'iyyen dokunamazlar. Sen hemen gecenin bir kısmında ailenle yürü (yola çık). İçinizden hiç biri geri kalmasın. Yalınız karın müstesna. Çünkü onlara (kavmine) isaabet edecek (azab) hiç şübhesiz ona da çarpacakdır. Onlara va'd olunan (helak) zamanı sabah vaktidir. Sabah vaktı da yakın değil mi?" dediler.
Dediler ki: Ey Lut; biz Rabbının elçileriyiz. Onlar sana ilişemeyecekler. Bir ara geceleyin ailenle birlikte yola çık. Karının dışında kimse geri kalmasın. Doğrusu onların başına gelecek olan, onun da başına gelecektir. Onların başına gelecek sabahleyindir. Daha sabah yakın değil mi?
-Ey Lut, Biz, Rabbinin elçileriyiz. Onlar, sana dokunamayacaklar, karanlık basınca ailenle beraber yola çık, karın dışında kimse geri kalmasın. Onların başına gelen, onun da başına gelecektir. Onlara vaat edilen sabahtır. Sabah da yakın değil mi?! dediler.
Melekler: "Lut! dediler, Biz Allah'ın elçileri seninleyiz, hiç merak etme, onlar size hiçbir kötülük yapamayacaklardır. Haydi öyleyse, gecenin bir vaktinde ailenle yola çık, yürü! Beraberindekilerin hiç biri geri dönüp bakmasın, yalnız eşin bunun dışındadır. Zira ötekilere ulaşan hangi rüsvaylık varsa, ona da gelecektir. Onların helak olma zamanı sabah vaktidir. Sahi! Sabah da pek yakın değil mi?"
(Melekler) dediler ki: "Ey Lut! Doğrusu biz senin Rabbinin Rasulleriyiz.. . Sana asla ulaşamazlar! Ailenle gecenin ilerleyen saatinde yola çık. . . Karın hariç sizden hiçbiri geri kalmasın! Çünkü onlara isabet eden, ona da isabet edecek. . . Onlara tanınan süre sabaha kadardır. Sabah yakın değil mi?"
(Melekler) 'Ey Lut,' dediler, 'Biz, Rabbinin elçileriyiz. Onlar sana dokunamazlar. Aileni gecenin bir anında yürüyüşe çıkart, sizden hiç kimse geriye bakmasın; fakat senin karın istisna. Ötekilerin başına gelecek olanlar onun da başına gelecektir. Onların belirlenmiş zamanı sabahtır. Sabah yakın değil mi?'
"Ey Lut! Biz, Rabb'inin elçileriyiz." dediler. "Onlar, sana dokunamazlar. Ailenle birlikte gecenin bir bölümünde hemen yola çık. Hanımın hariç, hiç kimse arkada kalmasın. Doğrusu onların başına gelecek olan musibet onun da başına gelecektir. Onlara belirlenen vakit sabahtır. Sabah da yakın değil mi?"
They said: "O Lot, we are your Lord's messengers; they will not be able to harm you, so travel with your family during the cover of the night and let not any of you look back except for your wife, she will be afflicted with what they will be afflicted. Their appointed time will be the morning. Is the morning not near"
Said they: “O Lot: we are messengers of thy Lord; they will not reach thee. And travel thou with thy household during a portion of the night; and let not any one of you turn around save thy wife — there will befall her what befalls them. Their appointment is the morning; is then the morning not near?”
They said, ‘Lut, we are messengers from your Lord. They will not be able to get at you. Set out with your family – except for your wife – in the middle of the night and none of you should look back. What strikes them will strike her as well. Their promised appointment is the morning. Is the morning not close at hand?’
(The angels) said, "O Lot, we are your Lord's messengers, and these people cannot touch you. You shall leave with your family during the night, and let not anyone of you look back, except your wife; she is condemned along with those who are condemned. Their appointed time is the morning. Is not the morning soon enough?"
They said: "O Lot, we are messengers of your Lord; they will not be able to harm you, so travel with your family during the cover of the night and let not any of you look back except for your wife, she will be afflicted with what they will be afflicted. Their scheduled time will be the morning. Is the morning not near?"
They said, "O Lot, we are your Lord's messengers; they will not be able to harm you. So travel with your family during the cover of the night and let not any of you look back except for your wife; she will be afflicted with what they will be afflicted. Their appointed time will be the morning. Is the morning not near?"