"Saldırıya uğrayıp çaresiz kalmadıkça, kesinlikle onu bana getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle asla göndermem." dedi. Onlar, söz verince: "Allah söylediklerimize vekildir." dedi.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kale | dedi ki | قول |
2 | len | ||
3 | ursilehu | onu asla göndermem | رسل |
4 | meakum | sizinle | |
5 | hatta | kadar | |
6 | tu'tuni | siz bana verinceye | اتي |
7 | mevsikan | sağlam bir söz | وثق |
8 | mine | ||
9 | llahi | Allah adına | |
10 | lete'tunneni | bana getireceğinize | اتي |
11 | bihi | onu | |
12 | illa | dışında | |
13 | en | ||
14 | yuhata | kuşatılıp engellenmeniz | حوط |
15 | bikum | sizin | |
16 | fe lemma | ne zaman ki | |
17 | atevhu | verdiler | اتي |
18 | mevsikahum | sözlerini | وثق |
19 | kale | dedi | قول |
20 | llahu | Allah | |
21 | ala | üzerine | |
22 | ma | şey | |
23 | nekulu | söylediğimiz | قول |
24 | vekilun | vekildir | وكل |
Ya'kub dedi ki: "Hepinizin çepeçevre kuşatılması müstesna, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah'tan bir garanti vermedikçe, onu sizinle asla göndermem." Kardeşler ona garanti verince şöyle dedi: "Şu söylediğimize Allah vekildir."
(Yakup, oğullarına): "Kuşatılmanız hariç, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah adına bana sağlam bir söz verinceye kadar onu sizinle birlikte asla göndermem!" demişti. Ona (istediği şekilde) güvencelerini verdiklerinde (Yakup) "Söylediklerimize Allah vekildir (şahittir)" demişti.*
"Hepiniz kuşatılıp engellenmedikçe onu bana getireceğinize dair bana, ALLAH adına sağlam bir söz vermezseniz, onu sizinle beraber göndermem. Onlar ona söz verince, "Söylediklerimize ALLAH tanıktır" dedi.
"Saldırıya uğrayıp çaresiz kalmadıkça, kesinlikle onu bana getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle asla göndermem." dedi. Onlar, söz verince: "Allah söylediklerimize vekildir." dedi.
Yakup dedi ki "Ben onu sizinle göndermem; hepinizi kuşatan bir felaket olmadıkça onu bana getireceğinize dair Allah adına sağlam söz verirseniz başka." Ona o sağlam sözü verdikleri zaman dedi ki "Konuştuklarımıza vekil olan Allah'tır."
Dedi ki: "Çepeçevre kuşatılmanız dışında, onu, kesinlikle bana geri getireceğinize ilişkin, Allah'ın karşısında söz vermezseniz sizinle göndermem!" Bunun üzerine, Ona söz verdiler. Dedi ki: "Allah, söylediklerimizi Destekleyendir!"
(Yakub) dedi ki: "Her tarafınızdan kuşatılıp tüm imkanlarınız tükenmedikçe onu bana geri getireceğinize dair Allah adına sağlam bir yemin edip söz vermedikçe, onu sizinle birlikte asla yollamam!" Onlar yemin ettiklerinde ise (Yakub), "Allah bütün bu konuştuklarımıza müdahil olan bir şahittir!" dedi
Yakub dedi: "Hepinizin çepeçevre kuşatılması müstesna, onu bana mutlaka getireceğinize dair Allah'tan bir garanti vermedikçe, onu sizinle asla göndermem." Kardeşler ona garanti verince şöyle dedi: "Şu söylediğinize Allah Vekil'dir."
"Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında, onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Allah adına kesin bir söz verinceye kadar, onu sizinle asla gönderemem." dedi. Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki: "Allah, söylediklerimize vekildir."
Dedi ki: "Kesinlikle onu sizinle beraber göndermem, ta ki hepiniz her taraftan kuşatılmadıkça, onu mutlaka bana getireceğinize dair Allah'a yemin edesiniz!" Söz verdikleri vakit dedi ki: "Allah söylediklerimize karşı vekildir!"
(Yakub,) "Hepiniz (ölümle) kuşatılıp kıstırılmadıkça" dedi, "onu bana geri getireceğinize dair bana Allah huzurunda yeminle söz verinceye kadar onu sizinle göndermeyeceğim!" Ve yeminle söz verdiklerinde de, "(Bu) konuştuklarımıza Allah şahittir!" dedi.
Babaları, "Kuşatılıp çaresiz durumda kalmanız hariç, onu bana geri getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle göndermeyeceğim" dedi. Ona güvencelerini verdiklerinde, "Allah söylediklerimize vekildir" dedi.
Dedi: ihtimali yok onu sizinle beraber göndermem, ta ki bana hepiniz ihata edilmedikçe onu behamehal getireceğinize dair Allahdan bir misak veresiniz, vakta ki misaklarını verdiler, dedi ki: Allah söylediklerimize karşı vekil
(Ya'kub): "Hepiniz kuşatılıp engellenmedikçe siz, onu bana getireceğinize dair Allah adına bana sağlam söz vermeden onu asla sizinle göndermem!" dedi. Ne zaman ki, sözlerini verdiler, (Ya'kub): "Söylediğimize Allah, vekildir!" dedi.
"Bana etrafınızın çepeçevre kuşatılması dışında, onu ne olursa olsun mutlaka bana getireceğinize dair Tanrı adına kesin bir söz verinceye kadar, onu sizinle asla gönderemem" dedi. Böylelikle ona kesin bir söz verince dedi ki: "Tanrı, söylediklerimize vekildir."
(Ya'kub): "Etraafınız kuşatılıb (çaresiz kalmanız müstesna) onu bana behemehal getireceğinize dair Allahdan bana sağlam bir teahhüd verilinceye kadar onu sizinle beraber, (kaabil değil) göndermem" dedi. Artık ona (babalarına) te'minatlarını verince o da: "Allah benim ve sizin bu dediklerimize vekil (şahid olsun)" dedi.
Dedi ki: Etrafınız kuşatılmadıkça muhakkak bana getireceğinize dair Allah'a karşı sağlam bir söz vermezseniz, onu sizinle asla göndermem. Artık onlar söz verince: Allah söylediklerinize Vekil'dir, dedi.
Babaları: -Hepiniz kuşatılmadıkça onu bana geri getireceğinize dair Allah'a karşı sağlam bir söz vermezseniz, onu sizinle göndermeyeceğim, dedi. Söz verdiklerinde: -Sözümüze Allah vekildir, dedi.
Yakub şöyle cevap verdi: "Siz kendiniz helak olmadıkça, onu bana getireceğinize dair Allah'ın huzurunda sağlam bir söz vermeden, ben asla onu sizinle göndermem!" Onlar kendisine kesin söz verince de dedi ki: "Allah Teala da bu söylediklerimize şahittir, gözeticidir."
(Babaları) dedi ki: "Çepeçevre kuşatılıp öldürülme durumuna düşmedikçe, onu bana kesin olarak geri getireceğinize Allah adına yemin etmezseniz, onu sizinle göndermem".. . Ne zaman ki sağlam sözlerini verdiler, (babaları) dedi ki: "Allah, söylediklerimize Vekiyl'dir. "
'Hepiniz kuşatılıp engellenmedikçe onu bana getireceğinize dair bana, ALLAH adına sağlam bir söz vermezseniz, onu sizinle beraber göndermem. Onlar ona söz verince, 'Söylediklerimize ALLAH tanıktır,' dedi.
"Saldırıya uğrayıp çaresiz kalmadıkça, kesinlikle onu bana getireceğinize dair Allah adına sağlam bir söz vermedikçe, onu sizinle asla göndermem." dedi. Onlar, söz verince: "Allah söylediklerinize vekildir." dedi.
He said: "I will not send him with you until you come to me with a covenant to God that you will bring him back unless you are completely overtaken". So when they brought him the covenant, he said: "God is placed in trust over what we say."
He said: “I will not send him with you until you give me a solemn oath before God that you will bring him to me save that you be surrounded.” And when they had brought him their solemn oath, he said: “God is guardian over what we say.”
He said, ‘I will not send him out with you until you make a covenant with Allah to bring him home unless you are overwhelmed. ’ When they had made their covenant, he said, ‘Allah is Guardian over what we say.’
He said, "I will not send him with you, unless you give me a solemn pledge before GOD that you will bring him back, unless you are utterly overwhelmed." When they gave him their solemn pledge, he said, "GOD is witnessing everything we say."
He said: "I will not send him with you until you come to me with a covenant to God that you will bring him back unless you are completely overtaken." So when they brought him their covenant, he said: "God is placed in trust over what we say."
He said, "I will not send him with you until you give me a covenant before God that you will bring him back unless you are completely overtaken." So when they gave him their covenant, he said, "God is a guard over what we say."