Resulleri onlara dediler ki: "Biz de ancak sizin gibi beşeriz. Ancak Allah, kullarından dilediği kimseye iyilikte bulunur. Allah'ın izni olmaksızın bizim size bir sultan getirmemiz olacak şey değildir. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler."
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kalet | dediler ki | قول |
2 | lehum | onlara | |
3 | rusuluhum | elçileri | رسل |
4 | in | değiliz | |
5 | nehnu | biz (de) | |
6 | illa | başka bir şey | |
7 | beşerun | insandan | بشر |
8 | mislukum | sizin gibi | مثل |
9 | velakinne | fakat | |
10 | llahe | Allah | |
11 | yemunnu | lutfeder | منن |
12 | ala | ||
13 | men | kimseye | |
14 | yeşa'u | dilediği | شيا |
15 | min | -ndan | |
16 | ibadihi | kulları- | عبد |
17 | ve ma | yoktur | |
18 | kane | imkanımız | كون |
19 | lena | bizim | |
20 | en | ||
21 | ne'tiyekum | size getiremeye | اتي |
22 | bisultanin | bir delil | سلط |
23 | illa | olmadan | |
24 | biizni | izni | اذن |
25 | llahi | Allah'ın | |
26 | ve ala | ve | |
27 | llahi | Allah'a | |
28 | felyetevekkeli | dayansınlar | وكل |
29 | l-mu'minune | inananlar | امن |
Peygamberleri onlara dediler ki: "Evet, biz sizin gibi bir insandan başkası değiliz. Fakat Allah, nimetini kullarından dilediğine lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size bir delil getirmemize imkan yoktur. Müminler ancak Allah'a dayansınlar."
Elçileri ise onlara şöyle demişti: "(Evet) biz de ancak sizin gibi bir insanız. Fakat Allah ( vahyi) kullarından dilediğine (layık olana) lütfeder. Allah'ın izni olmadan bizim size herhangi bir delil getirmemiz mümkün değildir. Müminler yalnızca Allah'a güvensinler!
Elçileri ise kendilerine şöyle dediler: "Biz, elbette sizin gibi birer insanız. Ancak, ALLAH, kullarından dilediğini seçerek ona lütufta bulunur. ALLAH'ın izni olmadan size bir yetki belgesi getirmemiz olanaksızdır. Gerçeği onaylayanlar ALLAH'a güvenmeli."
Resulleri onlara dediler ki: "Biz de ancak sizin gibi beşeriz. Ancak Allah, kullarından dilediği kimseye iyilikte bulunur.* Allah'ın izni olmaksızın bizim size bir sultan* getirmemiz olacak şey değildir. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül* etsinler."
Elçileri onlara dedi ki "Doğru, biz de tıpkı sizin gibi bir insanız. Ama Allah, tercih ettiği kuluna iyilikte bulunur. Allah'ın izni olmadan size boyun eğdirecek bir delil getirmek bizim elimizde değildir. Müminler, yalnız Allah'a güvenip dayansınlar.
Elçiler, onlara, şöyle dediler: "Kesinlikle, sizin gibi bir insanoğluyuz. Ancak, Allah, dilediği kuluna lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadıkça, size bir kanıt getirmemiz olacak şey değildir. İnananlar, artık Allah'a güvensinler!"
Peygamberleri onlara şöyle cevap verdi: "Evet, biz de yalnızca sizin gibi ölümlü birer insanız, ama Allah kullarından dilediği kimseyi de nimetlendirir; üstelik Allah'ın izni olmaksızın size (bu konuda mucizevi) güçte bir belge sunmak da bizim üstümüze vazife değildir. Ne ki yürekten inananlar yalnızca Allah'a güvenip dayanmalıdırlar.
Resulleri onlara dediler ki: "Biz de sadece sizin gibi birer insanız, fakat Allah, kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmadan bizim size bir kanıt getirmemiz haddimize değil. İnananlar yalnız Allah'a dayanıp güvensinler."
Resulleri onlara dediler ki: 'Doğrusu biz, sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Allah kullarından dilediğine lütufta bulunur. Allah'ın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değildir. Mü'minler, ancak Allah'a tevekkül etmelidirler.'
Peygamberleri onlara: "Evet biz de ancak sizin gibi bir beşeriz, fakat Allah kullarından dilediğine nimetini lütfeder ve Allah'ın izni olmadıkça size bir mucize ve delil getirmek bizim haddimiz değildir. Ve müminler artık Allah'a dayanıp güvenmelidir.
Elçileri onlara: "Doğru, biz de sizler gibi sadece ölümlü kimseleriz" diye cevap verdiler, "ama işte Allah nimetini kullarından dilediğine bahşeder. Ayrıca, Allah'ın izni olmadıkça, (görevimiz hakkında) bir delil getirmek bizim harcımız değildir. Bu hususta inananlar yalnızca Allah'a güvenmelidirler.
Peygamberleri, onlara dedi ki: "Biz ancak sizin gibi birer insanız. Fakat Allah, kullarından dilediğine (peygamberlik) nimetini bahşeder. Allah'ın izni olmadıkça, bizim size bir delil getirmemiz haddimize değil. Mü'minler ancak Allah'a tevekkül etsinler."
Resulleri onlara: evet, dediler: biz, sizin gibi bir beşerden başka bir şey değiliz ve lakin Allah kullarından dilediğine nı'metini ihsan buyurur ve Allahın izni olmadıkça size bir sülta ve bürhan getirmek bizim haddimiz değildir, ve hep Allaha tevekkül etmelidir onun için mü'minler
Elçileri onlara dediler ki: "Evet biz de sizin gibi insandan başka bir şey değiliz. Fakat Allah, kullarından dilediğine lutfeder. Allah'ın izni olmadan biz size delil getiremeyiz. İnananlar, Allah'a dayansınlar."
Resulleri onlara dediler ki: "Doğrusu biz sizin gibi yalnızca bir beşeriz, ancak Tanrı kullarından dilediğine lütufta bulunur. Tanrı'nın izni olmaksızın size bir delil getirmemiz bizim için olacak şey değil. İnançlılar ancak Tanrı'ya tevekkül etsinler."
Peygamberleri onlara: "Biz de, demişdi, sizin gibi insandan başka (bir şey) değiliz. Fakat Allah, ni'metini kullarından kimi dilerse ona ihsan eder. Allahın izni olmaksızın bizim size (kaahir) bir hüccet getirmemize imkan yokdur. Mü'minler ancak Allaha güvenib dayanmalıdır".
Peygamberleri onlara: Biz de sizin gibi birer insanız, ama Allah kullarından dilediğine ihsanda bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz; size delil getiremeyiz. Mü'minler; Allah'a tevekkül etsinler, demişlerdi.
Peygamberleri onlara dedi ki: -Biz ancak sizin gibi birer insanız ama, Allah, kullarından dilediğine iyilikte bulunur. Allah'ın izni olmadıkça biz size delil getiremeyiz. Müminler sadece Allah'a dayansınlar.
Resulleri onlara: "Evet," dediler. "Biz sizin gibi beşerden başka bir şey değiliz. Fakat Allah peygamberlik nimetini kullarından dilediğine ihsan eder. Allah'ın izni olmadıkça size mucize göstermemiz mümkün değildir. O halde müminler yalnız Allah'a dayanıp güvenmelidirler."
Rasulleri onlara dediler ki: "Biz sizin misliniz bir beşeriz.. . Fakat Allah, kullarından dilediğine (risalet) nimetini ihsan eder. . . Allah'ın izniyle açığa çıkması dışında (Bi-iznillah), size sultan (mucizevi güç, kanıt) getirmemiz mümkün değildir. . . (O halde) iman edenler Allah'a tevekkül etsinler (hakikatlerindeki El Vekiyl isminin gereğini yerine getireceğine iman etsinler). "
Elçileri ise kendilerine şöyle dediler: 'Biz, elbette sizin gibi birer insanız. Ancak, ALLAH, kullarından dilediğini seçerek ona lütufta bulunur. ALLAH'ın izni olmadan size bir yetki belgesi getirmemiz olanaksızdır. İnananlar ALLAH'a güvenmeli.
Rasulleri onlara dediler ki: "Biz de ancak sizin gibi insanız. Ancak Allah, kullarından dilediği kimseye ihsanda bulunur.* Allah'ın izni olmaksızın bizim size bir sultan* getirmemiz olacak şey değildir. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül* etsinler."
Their messengers said: "We are but humans like you, but God will bestow His grace upon whom He pleases from His servants. And it is not up to us to bring you proof except by God's leave. And in God the believers should place their trust"
Their messengers said to them: “We are only mortals, like you; but God gives grace to whom He wills of His servants. And it is not for us to bring you an authority save by the leave of God; and in God let the believers place their trust.
Their Messengers said to them, ‘We are nothing but human beings like yourselves. But Allah shows favour to any of His slaves He wills. It is not for us to bring you an authority except by Allah’s permission. So let the muminun put their trust in Allah.
Their messengers said to them, "We are no more than humans like you, but GOD blesses whomever He chooses from among His servants. We could not possibly show you any kind of authorization, except in accordance with GOD's will. In GOD the believers shall trust.
Their messengers said: "We are indeed human beings like you, but God will bestow His grace upon whom He pleases from His servants. And it is not up to us to bring you proof except with the permission of God. And in God the believers should place their trust"
Their messengers said, "We are but humans like you, but God will bestow His grace upon whom He pleases from His servants. It is not up to us to bring you an authorization except by God's leave. In God those who acknowledge should place their trust"