Her ümmet için bir mensek belirledik. Herkes kendi mensekini sürdürür. O halde bu işte seninle çekişmesinler. Sen, Rabb'ine çağır. Kuşkusuz ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | likulli | her | كلل |
2 | ummetin | ümmete | امم |
3 | cealna | belirledik | جعل |
4 | menseken | ibadet şekli | نسك |
5 | hum | onların | |
6 | nasikuhu | uydukları | نسك |
7 | fela | asla | |
8 | yunaziunneke | seninle çekişmesinler | نزع |
9 | fi | ||
10 | l-emri | bu işte | امر |
11 | ved'u | çağır | دعو |
12 | ila | ||
13 | rabbike | Rabbine | ربب |
14 | inneke | kuşkusuz sen | |
15 | leala | üzerindesin | |
16 | huden | bir yol | هدي |
17 | mustekimin | dosdoğru | قوم |
Biz her ümmete, uygulayacakları bir ibadet şekli öğrettik. Öyle ise, onların bu konuda seninle çekişmelerine müsaade etme! Sen, Rabbine davet et! Zira sen gerçekten doğru bir yoldasın.
Biz her ümmete, uygulamakta oldukları bir ibadet tarzı gösterdik. Öyle ise onlar (kitap ehli) bu işte seninle çekişmesinler! Sen Rabbine davet et!* Şüphesiz ki sen doğru bir hidayet üzeresin.
Her bir topluluğu, uygulayacakları bir dizi kural ile yükümlü kıldık. Onun için bu konuda seninle çekişmesinler. Sen Efendine çağır. Kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin.
Her ümmet* için bir mensek* belirledik. Herkes kendi mensekini* sürdürür. O halde bu işte seninle çekişmesinler. Sen, Rabb'ine çağır. Kuşkusuz ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin.
Her toplum(ümmet) için kurban ibadeti (mensek) koyduk, onlar onu yerine getirirler. Bu konuda seninle asla çekişmemeleri gerekir. Sen onları Rabbine çağır. Çünkü sen dosdoğru bir yoldasın.
Her toplum için, uygulayacakları bir yakarış biçimi belirledik. Artık, seninle çekişmesinler. Sen, Efendine çağır. Çünkü sen, kesinlikle dosdoğru yol üzerindesin.
Biz her bir ümmet için Allah'a kalben yaklaşsınlar diye bir ibadet yol ve yöntemi belirledik; şu halde (ey bu hitabın muhatabı), kimse seni bu konuda tartışmaya çekmesin; ve sen sadece Rabbine çağır: şu bir gerçek ki sen kesinlikle dosdoğru bir yol üzeresin.
Her ümmet için biz, bir ibadet şekli/bir ibadet yeri belirledik; onlar, onu izlerler. Artık bu iş konusunda seninle çekişmesinler. Sen de Rabbine davet et/dua et. Sen, elbette ki şaşırtmadan yol aldıran bir kılavuzun ardındasın.
Biz her ümmete bir ibadet tarzı (Mensek) kıldık, onlar bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, (din) iş(in)de seninle çekişmesinler. Sen, Rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.
Biz her ümmet için bir ibadet yolu yapmışızdır ki, onlar onun abidleridir. Şu halde bu işte seninle asla tartışmaya girmesinler; ve sen Rabbine davet et; çünkü sen muhakkak doğru olana götüren, doğru bir yoldasın.
Biz her ümmete, kulluklarını göstermeleri için (ayrı) bir ibadet tarzı tayin ettik. Bunun içindir ki, (ey inanan kişi, seninkinden başka yollar tutan) kimseler bu konuda seni tartışmaya sürüklemesinler; sen yalnızca (onların hepsini) Rabbine çağır: çünkü, sen gerçekten dosdoğru bir yol üzerindesin.
Biz her ümmet için uygulayacağı bir ibadet yolu verdik. O halde, din işinde seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine davet et. Çünkü sen hiç şüphesiz hakka götüren dosdoğru bir yol üzerindesin.
Biz her ümmet için bir ıbadet yolu yapmışızdır ki onlar onun abidleridir, binaenaleyh emirde sana asla münazea etmesinler ve rabbına da'vet et, çünkü sen cidden hakka götüren doğru bir yol üzerindesin
Biz her ümmete, uydukları bir mensek (ibadet yöntemi) yaptık. Bu işte seninle asla çekişmesinler. Sen Rabbine çağır, kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin.
Biz her ümmete bir 'ibadet tarzı' (mensek) kıldık, onlar bu tarz üzere ibadet etmektedirler. Öyleyse, buyrukta seninle çekişmesinler. Sen rabbine çağır. Şüphesiz sen dosdoğru bir hidayet üzerindesin.
Biz her ümmete bir ibadet yolu (şeriat) gösterdik ki onlar bunun aamilleridir. O halde emirde seninle asla münazaa etmesinler. Sen (insanları sadece) Rabbine da'vet et. Çünkü sen, şübhesiz dosdoğru bir hidayetin ta üzerindesin.
Her ümmete; yerine getirmeleri gerekli ibadetler koyduk. Öyle ise işte seninle çekişmesinler, Rabbına davet et. Şüphesiz ki sen; dosdoğru bir hidayet üzeresin.
Her ümmete bir ibadet tarzı belirledik. Öyleyse, yerine getirmeleri gereken iş hususunda seninle tartışmasınlar. Rabbine çağır/yalvar. Hiç kuşkusuz sen, dosdoğru bir yol üzerindesin.
Biz her ümmete kendi dönemlerinde uyguladıkları özel bir ibadet yolu belirledik. Öyle ise onlar din işinde asla sana muhalefet etmesinler. Sen insanları Rabbinin yoluna davet et! Çünkü sen gerçekten hakka götüren dosdoğru bir yolun üzerindesin.
Her ümmete ibadet edecekleri bir mensek (ibadet anlayışı ve şekli) oluşturduk.. . O halde bu konuda seni tartışmaya çekemesinler; (tartışma) sadece Rabbine davet et. . . Kesinlikle hakikate erdiren yoldasın!
Her bir topluluğu, uygulayacakları bir dizi kural ile yükümlü kıldık. Onun için bu konuda seninle çekişmesinler. Sen Rabbine çağır. Kuşkusuz sen doğru bir yol üzerindesin.
Her ümmet için bir ibadet tarzı* belirledik. Herkes kendi tarzını sürdürür. O halde bu işte seninle çekişmesinler. Sen, Rabb'ine çağır. Kuşkusuz ki sen dosdoğru bir yol üzerindesin.
For every nation We have made rites which they will fulfill. So do not let the matter fall into dispute. And call upon your Lord, for you are on a guidance which is straight.
For every community We appointed a rite for them to perform. Then let them not dispute with thee concerning the matter. And invite thou to thy Lord; thou art upon right guidance.
We have appointed for every nation a rite that they observe, so let them not dispute with you about the matter. Call the people to your Lord. You are guided straight.
For each congregation, we have decreed a set of rites that they must uphold. Therefore, they should not dispute with you. You shall continue to invite everyone to your Lord. Most assuredly, you are on the right path.
Forevery nation We have established rites which they are to fulfill. So do not let the matter fall into dispute. And call upon your Lord, for you are on a guidance which is straight.
For every nation We have made rites which they will fulfill. So do not let the matter fall into dispute. Call upon your Lord, for you are on a guidance which is straight.