Sonra işlerini aralarında parça parça ettiler. Her bir grup kendine olanla yetinmektedir.
Ama insanlar,aralarındaki inanç bağını keserek kendi aralarında parça parça oldular. Her grup kendilerinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedirler.
(Ne var ki) insanlar, kendi aralarında işlerini parça parça edip kitaplara ayrıldılar. Her grup kendi yanında bulunanla sevinmektedir.*
Fakat, onlar işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut...
Sonra işlerini aralarında parça parça ettiler. Her bir grup kendine olanla yetinmektedir.
Sonra kitaplar yazarak din işlerini aralarında parçaladılar. Her bir cemaatin taraftarı kendinde olanla övünmektedir.
Ardından, işlerini aralarında parçalayıp kitaplara ayırdılar. Her mezhep, kendisinde olanlarla seviniyor.
Bu (emre) karşın, onlar aralarındaki birliği darmadağın edip (hakikati) parçaladılar: her hizip başladı elindeki (parçayla) övünmeye.
Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.
Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.
Derken kumandalarını aralarında kitap kitap parçalaştılar, her grup kendilerininkine güveniyor.
Ama (sizi izlediklerini söyleyen toplumlar) aralarındaki bu birliği bozup parça parça oldular; her hizip (ancak) kendi benimsediği (öğretinin dar ve katı kalıpları) içinde rahat soluk alır oldu.
(İnsanlar ise, din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir.
Derken kumandalarını aralarında kitab kitab parçalaştılar, her hızib kendilerininkine güveniyor
Fakat işlerini aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her parti, kendi yanında bulunanla sevinmektedir.
Ancak onlar, buyruklarını kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.
Fakat (o kavmler) dinlerde (muhtelif) fırkalara ayrılmak, her fırka kendi ellerindeki (nezdlerindeki din) ile böbürlenmek suretiyle parça parça oldular.
Ama onlar işlerini kendi aralarında bölük bölük ayırdılar. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.
İşlerini aralarında bölük bölük ayırdılar. Her grup kendi yanında olanla ferahlıyor.
Ama peygamberleri izlediklerini iddia eden ümmetler fırkalara ayrılıp bölük bölük oldular. Her grup, kendilerine ait görüşten ötürü memnun ve mutludur.
(Din - sistem tek iken) onlar muhtelif yorumlar halinde aralarında işlerini parçaladılar.. . Her grup kendi kabul ettikleriyle hoşnuttur.
Fakat, onlar işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut...
Sonra emirlerini* aralarında parça parça ettiler. Her bir grup kendine olanla yetinmektedir.
But the affair was disputed between them into segments. Every group happy with what it had.
But they divided their command among them into writings, each party exulting at what it has,
But they disagreed and split up, dividing into sects, each party exulting in what it had.
But they tore themselves into disputing factions; each party happy with what they have.
Butthe affair was disputed between them into segments. Every group happy with what it had.
But the affair was disputed between them into segments. Every group happy with what it had.