Elbette Allah, size verdiği sözü tuttu; O'nun izni ile onları kırıp geçiriyordunuz. Ne var ki arzuladığınız zafere kavuştuktan sonra, gevşediniz. Verilen emre uymayarak, itaatsizlik ettiniz. Kiminiz dünyayı isterken, kiminiz de ahireti istiyordu. Bundan dolayı Allah sınamak için, size olan desteğini kesti. Ancak yine de sizi affetti. Allah, müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | velekad | elbette | |
2 | sadekakumu | size doğruladı | صدق |
3 | llahu | Allah | |
4 | vea'dehu | (yardım) va'dini | وعد |
5 | iz | sürece | |
6 | tehussunehum | onları öldürdüğünüz | حسس |
7 | biiznihi | kendi izniyle | اذن |
8 | hatta | nihayet | |
9 | iza | nezaman ki | |
10 | feşiltum | siz korktunuz | فشل |
11 | ve tenazea'tum | ve (birbirinizle) çekiştiniz | نزع |
12 | fi | hakkında | |
13 | l-emri | (verilen) emir | امر |
14 | ve asaytum | ve isyan ettiniz | عصي |
15 | min | ||
16 | bea'di | sonra | بعد |
17 | ma | ||
18 | erakum | size gösterdikten | راي |
19 | ma | şey(galibiyet)i | |
20 | tuhibbune | sevdiğiniz | حبب |
21 | minkum | sizden | |
22 | men | kiminiz | |
23 | yuridu | istiyordu | رود |
24 | d-dunya | dünyayı | دنو |
25 | ve minkum | ve sizden | |
26 | men | kiminiz | |
27 | yuridu | istiyordu | رود |
28 | l-ahirate | ahireti | اخر |
29 | summe | sonra | |
30 | sarafekum | (Allah) geri çevirdi | صرف |
31 | anhum | onlardan | |
32 | liyebteliyekum | sizi denemek için | بلو |
33 | velekad | andolsun ki | |
34 | afa | bağışladı | عفو |
35 | ankum | sizi | |
36 | vallahu | Allah | |
37 | zu | sahibidir | |
38 | fedlin | lütuf | فضل |
39 | ala | karşı | |
40 | l-mu'minine | mü'minlere | امن |
Allah, elbette size verdiği sözü tuttu. O'nun izniyle düşmanlarınızı yok etmek üzereydiniz; ne var ki Allah size arzuladığınız zaferi gösterdikten sonra gevşediniz, peygamberden gelen emre aykırı davrandınız ve itaatsizlik ettiniz. Aranızda sadece bu dünyaya ilgi duyan kimseler olduğu gibi, ahirete gönül verenler de mevcuttu. Bunun üzerine Allah, sizi sınamak için düşmanları yenmenize mani oldu. Ama Allah günahlarınızı bağışladı; zira Allah'ın inananlara lütfu sınırsızdır.
Yemin olsun ki siz O'nun izni ile düşmanlarınızı öldürürken, Allah size olan sözünü yerine getirmiştir. Sonunda gevşeklik göstermiştiniz; (Allah) size sevdiğiniz (istediğiniz) şeyi gösterdikten sonra durum hakkında birbirinizle tartışmış ve isyan etmiştiniz.* Dünyayı isteyeniniz de ahireti isteyeniniz de vardı. Sonra (Allah) denemek için sizi onlardan geri çevirmişti. Yemin olsun ki sizi bağışlamıştı.* Allah müminlere çok lütufkârdır.
ALLAH size verdiği sözde durdu ve nitekim izniyle onları darmadağın ettiniz. Ama, sevdiğinizi size gösterdikten sonra duraksadınız, savaş hakkında birbirinizle çekiştiniz ve emirleri dinlemediniz. Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti... Sonra, sınamak için sizi onlardan çevirdi ve her şeye rağmen sizi affetti. ALLAH'ın iman edenlere nimeti boldur.
Elbette Allah, size verdiği sözü tuttu; O'nun izni* ile onları kırıp geçiriyordunuz. Ne var ki arzuladığınız zafere kavuştuktan sonra, gevşediniz. Verilen emre uymayarak, itaatsizlik ettiniz. Kiminiz dünyayı isterken, kiminiz de ahireti istiyordu. Bundan dolayı Allah sınamak için, size olan desteğini kesti. Ancak yine de sizi affetti. Allah, müminlere karşı gerçekten lütuf* sahibidir.
Bakın! Allah, verdiği sözü tuttu; anlaşmazlığa düşüp dağılıncaya kadar onun izniyle kafirleri kırıp geçirdiniz. İstediğiniz zaferi göstermesinden sonra isyan ettiniz. Kiminiz dünyayı istiyor, kiminiz de ahireti istiyordu. Sonra sizi, yıpratıcı bir imtihandan geçirmek için onların karşısında bozguna uğrattı. Allah'ın inanıp güvenenlere ikramı bol olduğu için yine de sizi affetti.
Gerçek şu ki, Allah, size verdiği sözü tuttu. O'nun izniyle, onları kırıp geçirdiniz. Ama Allah, istediğinizi size gösterdikten sonra gevşediniz, tartıştınız ve karşı geldiniz. Kiminiz dünyayı; kiminiz sonsuz yaşamı istiyordu. Sonra, sizi sınamak için onlardan çevirdi ve gerçek şu ki, sizi bağışladı. Çünkü Allah, İnananlara Karşı Lütuf Sahibidir.*
Ve doğrusu Allah size verdiği sözü tuttu; hatırlayın ki O'nun izni sayesinde köklerini kazıyordunuz; ne ki arzuladığınız zaferi Allah size gösterdikten sonra gevşeyip (Peygamber'in) emri konusunda tartıştınız ve itaatsizlik ettiniz. İçinde dünyaya özlem duyanlar olduğu gibi, ahirete özlem duyanlar da vardı. Bunun üzerine Allah, sizi sınamak için düşmanlarınızı yenmenize mani oldu. Fakat O (şimdi) sizi bağışladı; zaten Allah inananlara karşı çok lütufkardır.
Andolsun ki, siz onları Allah'ın izniyle öldürmekteyken, Allah size vaadini doğrulamıştı. Nihayet siz korkuya kapıldınız, yapılacak iş hususunda çekiştiniz. Ve Allah, sevdiğiniz şeyi size gösterdikten sonra isyan ettiniz. İçinizden bir kısmı dünyayı istiyordu, bir kısmınız ise ahireti istiyordu. Sonra sizi imtihan etmek için onlardan uzaklaştırdı. Yemin olsun, sizi affetmişti. Allah, müminlere karşı lütuf sahibidir.
Andolsun, Allah size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra, siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve emir hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra (Allah) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı fazl (ve ihsan) sahibi olandır.
Gerçek şu ki, sizler Allah'ın izniyle onları kesip doğrarken, Allah'ın size va'di doğru çıktı. Nihayet o sevdiğiniz zaferi Allah size gösterdikten sonra isyan edip verilen emirde çekişip yıldığınız ana kadar ki, kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra Allah, sizleri denemek için onlardan (geri) çevirdi. Bununla birlikte sizi de bağışladı. Çünkü Allah'ın inananlara bir lütfu vardır.
Allah elbette size verdiği sözü tuttu; O'nun izniyle düşmanlarınızı yok etmek üzereydiniz; ne var ki Allah size arzuladığınız (zaferi) gösterdikten sonra gevşediniz, (Peygamber'den gelen) emre aykırı davrandınız ve itaatsizlik ettiniz. Aranızda (sadece) bu dünyaya ilgi duyan kimseler olduğu gibi, ahirete gönül verenler de mevcuttu: Bunun üzerine Allah, sizi sınamak için düşmanlarınızı yenmenize mani oldu. Ama O, şimdi günahlarınızı bağışladı, zira Allah'ın inananlara lütfu sınırsızdır.
Andolsun, Allah, izniyle, onları (müşrikleri) kırıp geçirdiğiniz sırada size olan va'dini gerçekleştirdi. Nihayet sevdiğiniz şeyi (zaferi) size gösterdikten sonra, za'f gösterdiniz. (Peygamber'in verdiği) emir konusunda tartıştınız ve emre karşı geldiniz. İçinizden dünyayı isteyenler de vardı, ahireti isteyenler de. Sonra sizi denemek için onlardan yüzünüzü çevirdi. (Kaçıp hezimete uğradınız. Buna rağmen) sizi bağışladı. Allah, mü'minlere karşı çok lütufkardır.
Filhakika Allahın size va'di doğru çıktı, o hengamda onları doğruyordunuz ta o sevdiğiniz galebeyi Allah size gösterdikten sonra ısyan edib verilen emirde nizaa kalarak yıldığınız lahzeye kadar ki kiminiz dünyayı isteyordu, kiminiz Ahıreti isteyordu, sonra Allah sizi mübtela kılmak için onlardan çevirdi, maamafih sizden afiv de etti, Allahın mü'minlere bir fazlı var
Kendi izniyle onları öldürdüğünüz sürece Allah, size (yardım) va'dini doğruladı: Nihayet siz korktunuz, Allah size sevdiğiniz(galibiyet)i gösterdikten sonra (verilen) emir hakkında (birbirinizle) çekişip isyan ettiniz: Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra Allah sizi denemek için onlardan geri çevirdi (yenilgiye uğrattı. Buna rağmen) sizi bağışladı. Allah mü'minlere karşı çok lutufkardır.
Andolsun, Tanrı size verdiği sözünde sadık kaldı; siz O'nun izniyle onları kırıp geçiriyordunuz. Öyle ki sevdiğiniz (zafer)i size gösterdikten sonra siz yılgınlık gösterdiniz, isyan ettiniz ve buyruk hakkında çekiştiniz. Sizden kiminiz dünyayı, kiminiz ahireti istiyordu. Sonra (Tanrı) denemek için sizi ondan çevirdi. Ama (yine de) sizi bağışladı. Tanrı inançlılara karşı fazl sahibi olandır.
Andolsun ki Allahın size olan va'di Onun izn (-ü keremi) ile onları (düşmanları kolayca) öldüregeldiğiniz, hatta sevmekde olduğunuz (zafer) i de size gösterdiği zamana kadar — yerine gelmişdi. (Sonra) siz yılgınlık gösterdiniz, isyan etdiniz, (verilen) emir hakkında çekişdiniz. İçinizden kimi dünyayı istiyor, (yine) içinizden kimi ahireti diliyordu. Sonra Allah size ibtila vermek için sizi onlardan geri çevirdi. (Bununla beraber) sizi muhakkak bağışladı da. Zaten Allah mü'minlere bol lutf-ü inayet saahibidir.
Gerçekten Allah'ın size olan vaadi doğru çıktı; O'nun izni ile kafirleri kırıp biçiyordunuz ki içinizden, dünyayı isteyenler ve ahireti isteyenler bulunduğundan sevdiğiniz zaferi size gösterdikten sonra; baş kaldırdığınız, verilen emir hakkında çekiştiğiniz ve yıldığınız zaman, imtihan etmek için Allah sizi mağlubiyete uğrattı. Bununla beraber sizi bağışladı. Allah mü'minlere lütufkardır.
-Allah, sevdiğinizi gösterdikten sonra dağıldığınız, emir konusunda tartıştığınız ve isyan ettiğiniz ana kadar, size olan vaadini gerçekleştirmişti. O'nun izni ile kafirleri öldürüyordunuz. Sizden kimi dünya hayatını istiyor, kimi ahiret hayatını istiyordu. Sonra denemek için onların karşısında sizi bozguna uğrattı. Artık Allah sizi affetmiştir. Çünkü Allah, müminlere karşı çok lütufkardır.
Allah size yaptığı yardım vaadini gerçekleştirdi: O'nun izni ile o düşmanlarınızı kırıp geçiriyordunuz. Allah'ın, size arzuladığınız galibiyeti göstermesine kadar, böylece bu vaad yerine geldi. Ama sonra siz isyan ettiniz, verilen emir hakkında çekiştiniz, yılgınlık gösterdiniz. O esnada kiminiz dünya menfaatini istiyordu, kiminiz ahiret mükafatını. Sonra Allah sizi denemek için, onlara karşı size verdiği desteği geri çekti, bozguna uğradınız. Bununla beraber sizin kusurlarınızı bağışladı da! Zaten Allah müminlere bol lütuf ve inayet sahibidir.
(Uhud'da) Allah elbette size sözünü tuttu; varlığınızdaki Allah Esma'sının elverdiği kuvve ile (biiznihi) onları yok etmek üzereydiniz. Ancak Allah size sevdiğinizi (zafer ve ganimet) gösterdiğinde zayıflık gösterdiniz ve size verilmiş olan hükme isyan edip tartıştınız. Sizden kimi dünyalığı istiyordu (görev yerini bırakıp ganimete koştu), kimi de sonsuz geleceği (Rasulün hükmüne uyup direndi ve şehid oldu). Sonra Allah, size ne durumda olduğunuzu göstermek için geri çevirdi. Bununla beraber sizi affetti. Allah iman edenlere fazl sahibidir.
ALLAH size verdiği sözde durdu ve nitekim izniyle onları darmadağın ettiniz. Ama, sevdiğiniz (zaferi) size gösterdikten sonra duraksadınız, savaş hakkında birbirinizle çekiştiniz ve emirleri dinlemediniz. Kiminiz dünyayı istiyordu, kiminiz de ahireti... Sonra, sınamak için sizi onlardan çevirdi ve her şeye rağmen sizi affetti. ALLAH'ın inananlara nimeti boldur
Elbette Allah, size verdiği sözü tuttu; O'nun izni ile onları kırıp geçiriyordunuz. Ne var ki arzuladığınız zafere kavuştuktan sonra, gevşediniz. Verilen emre uymayarak, itaatsizlik ettiniz. Kiminiz dünyayı isterken, kiminiz de ahireti istiyordu. Bundan dolayı Allah sizi sınamak için, size olan desteğini kesti. Ancak yine de sizi affetti. Allah, müminlere karşı gerçekten lütuf sahibidir.
And God has fulfilled His promise to you, that you would overwhelm them by His leave; but then you failed and disputed in the matter and disobeyed after He showed you what you had sought. Some of you want this world, and some of you want the Hereafter. Then He let you retreat from them that He may test you; and He has pardoned you. God is with great favour over the believers.
And God was indeed true in His promise to you. When you were aware of them by His leave, when you had lost heart and disputed concerning the affair, and rebelled after He had shown you what you love. Among you is he who desires the World; and among you is he who desires the Hereafter. Then He turned you away from them that He might try you; and He has pardoned you; and God is bountiful to the believers.
Allah fulfilled His promise to you when you were slaughtering them by His permission. But then you faltered, disputing the command, and disobeyed after He showed you what you love.* Among you are those who want this world and among you are those who want the next World. Then He turned you from them in order to test you – but He has pardoned you. Allah shows favour to the muminun.
GOD has fulfilled His promise to you, and you defeated them by His leave. But then you wavered, disputed among yourselves, and disobeyed after He had shown you (the victory) you had longed for. But then, some of you became distracted by the spoils of this world, while others were rightly concerned with the Hereafter. He then diverted you from them to test you. He has pardoned you. GOD showers the believers with His grace.
And God has fulfilled His promise to you, that you would overwhelm them with His permission; but then you failed and disputed in the matter and disobeyed after He showed you what you had sought. Some of you want this world, and some of you want the Hereafter. Then He let you retreat from them that He may test you; and He has pardoned you. God is with great grace over the believers.
God has fulfilled His promise to you, that you would overwhelm them by His leave; but then you failed and disputed in the matter and disobeyed after He showed you what you had sought. Some of you want this world, and some of you want the Hereafter. Then He let you retreat from them that He may test you; and He has pardoned you. God is with great favor over those who have acknowledged.