Fakat kendisine dokunan sıkıntıdan sonra, ona Tarafımızdan bir rahmet tattırsak: "Bu benim hakkımdır. Ve Sa'at'ın geleceğini de sanmıyorum. Gelse bile, Rabb'imin huzuruna çıkarılacak olursam, O'nun yanında kesinlikle benim için en iyisi vardır." der. O zaman, Kafirlere yaptıklarını kesinlikle bildireceğiz ve onlara kesinlikle ağır bir cezadan tattıracağız.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | velein | ve eğer | |
2 | ezeknahu | biz ona taddırırsak | ذوق |
3 | rahmeten | bir rahmet | رحم |
4 | minna | kendimizden | |
5 | min | ||
6 | bea'di | sonra | بعد |
7 | derra'e | bir zarardan | ضرر |
8 | messethu | ona dokunan | مسس |
9 | leyekulenne | elbette der ki | قول |
10 | haza | bu | |
11 | li | benim hakkımdır | |
12 | ve ma | ve | |
13 | ezunnu | sanmıyorum | ظنن |
14 | s-saate | kıyametin | سوع |
15 | kaimeten | kopacağını | قوم |
16 | velein | eğer | |
17 | rucia'tu | götürülmüş olsam bile | رجع |
18 | ila | ||
19 | rabbi | Rabbime | ربب |
20 | inne | muhakkak | |
21 | li | benim için vardır | |
22 | indehu | O'nun yanında | عند |
23 | lelhusna | daha güzel şeyler | حسن |
24 | felenunebbienne | biz mutlaka haber vereceğiz | نبا |
25 | ellezine | kimselere | |
26 | keferu | inkar edenlere | كفر |
27 | bima | ||
28 | amilu | yaptıklarını | عمل |
29 | velenuzikannehum | ve mutlaka taddıracağız | ذوق |
30 | min | -dan | |
31 | azabin | azab- | عذب |
32 | galizin | kaba | غلظ |
Başına gelen sıkıntıdan sonra, katımızdan ona bir rahmet tattırdığımızda, "Bu benim hakkımdır. Ben kıyametin kopacağını sanmıyorum. Rabbime döndürülmüş olsam bile elbette O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz, böylesi inkarcılara kesinlikle yaptıklarını bildireceğiz. Onlara ağır bir azap tattıracağız.
Şüphesiz ki kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet (bolluk) tattırırsak "Bu benim hakkımdır;* o (Son) Saat'in gerçekleşeceğini de sanmıyorum; Rabbime döndürülmüş olursam bile şüphesiz ki O'nun katında benim için daha güzel (şeyler) vardır!" der.* Kâfir olanlara (dünyada) yaptıklarını elbette bildireceğiz; onlara ağır azaptan elbette tattıracağız.
Sıkıntısının ardından, kendisine bizden bir rahmet tattırsak, "Bu bana aittir. O anın da geleceğini sanmam. Efendime döndürülürsem de O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır" der. İnkarcılara, yapmış olduklarının gerçek niteliğini elbette haber vereceğiz. Çetin bir azaptan tattıracağız onlara.
Fakat kendisine dokunan sıkıntıdan sonra, ona Tarafımızdan bir rahmet* tattırsak: "Bu benim hakkımdır. Ve Sa'at'ın* geleceğini de sanmıyorum. Gelse bile, Rabb'imin huzuruna çıkarılacak olursam, O'nun yanında kesinlikle benim için en iyisi vardır." der. O zaman, Kafirlere yaptıklarını kesinlikle bildireceğiz ve onlara kesinlikle ağır bir cezadan tattıracağız.
Başına gelen sıkıntıdan sonra ona ikramda bulunsak der ki "Bu bana özeldir; artık geçti, kıyamet saati diye bir şeyin olacağını da o günlerin bir daha geleceğini de sanmam. Rabbimin huzuruna çıkarılacak olsam bile benim için çok güzel şeyler verilir." Nankörlük edenlere, neler yaptıklarını elbette bildireceğiz, elbette onlara ağır bir azap tattıracağız.
Başına gelen bir zorluktan sonra, tarafımızdan bir rahmet tattırsak, kesinlikle, şöyle der: "İşte bu, zaten benimdi. Evrenlerin sonunun geleceğini de sanmıyorum. Efendime geri gönderilirsem de O'nun katında, benim için kesinlikle güzel şeyler vardır!" Nankörlük edenlere, yaptıklarını kesinlikle bildireceğiz. Üstelik yaman bir cezayı, onlara kesinlikle tattıracağız.
Ama uğradığı bu musibetin ardından eğer katımızdan bir rahmet tattıracak olsak, tutar der ki: "Bu zaten benim hakkımdı; hem Son Saat'in kopacağını da sanmam ya! Bir ihtimal Rabbime döndürülürsem, beni O'nun katında maluk güzelliklerin beklediğinden kesinlikle eminim." Sonuçta inkarda ısrar edenlere elbet yaptıklarını bir bir haber vereceğiz ve onları kesinlikle altında ezilecekleri bir azaba mahkum edeceğiz.
Eğer kendisine dokunan bir zorluktan/zarardan sonra bizden bir rahmet tattırsak, yemin olsun şöyle diyecektir: "Bu benim hakkım! Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Rabbime döndürülmüş olsam da şüphesiz, O'nun katında benim için şaşmaz güzellikler vardır." Yemin olsun, biz o nankörlük edenlere, yapıp ettiklerini haber vereceğiz. Yemin olsun, o çetin azabı onlara tattıracağız.
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet taddırsak, mutlaka: "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet saatinin kopacağını da sanmıyorum; eğer Rabbime döndürülsem bile, muhakkak O'nun katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun biz, o kafirlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan taddıracağız.
Şayet kendisine dokunan bir sıkıntıdan sonra, ona tarafımızdan bir rahmet tattırırsak mutlaka der ki: "Bu benim hakkımdır. Kıyametin başıma dikileceğini (kopacağını) de sanmıyorum. Faraza Rabbime döndürülecek olursam mutlaka benim için O'nun yanında daha güzeli vardır." Fakat o zaman Biz o inkar edenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara mutlaka yoğun bir azap tattıracağız.
Ama başına bir bela geldikten sonra kendisine rahmetimizden tattırırsak, emin bir şekilde "Bu zaten benim hakkımdır!" der; ve devam eder, "Son Saat'in geleceğini de sanmıyorum: ama eğer (gelirse ve) ben Rabbime döndürülürsem, O'nun katında beni mutlak bir güzellik bekler!" Fakat hakikati inkara şartlanmış olanlara (Hesap Günü) yaptıkları her şeyi apaçık gösterecek ve onlara (bu şekilde) şiddetli bir azap tattıracağız.
Andolsun! Başına gelen bir zarardan sonra kendisine tarafımızdan bir rahmet tattırsak mutlaka "Bu benim hakkımdır, Kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Andolsun, Rabbime döndürülürsem, şüphesiz O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Andolsun, biz inkar edenlere yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve andolsun, onlara mutlaka ağır azaptan tattıracağız.
Ve şayed ona dokunan bir sıkıntıdan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırırsak mutlak der ki: bu benim hakkım ve zannetmem ki saat başıma dikilmiş olsun, bilfarz rabbıma döndürülecek olursam muhakkak benim için onun yanında daha güzeli vardır, fakat o vakıt biz o küfredenlere ne yaptıklarını haber vereceğiz ve onlara muhakkak yoğun bir azab tattıracağız
Eğer kendisine dokunan bir zarardan sonra biz ona bir rahmet taddırırsak: "Bu benim hakkımdır; kıyametin kopacağını sanmıyorum; (kıyamet kopsa da) Rabbime götürülmüş olsam bile muhakkak O'nun yanında benim için daha güzel şeyler vardır" der. Biz, o nankörlere, yaptıklarını mutlaka haber vereceğiz ve mutlaka onlara kaba azabdan taddıracağız.
Oysa ona dokunan bir zarardan sonra tarafımızdan bir rahmet tattırsak, mutlaka: "Bu benim (hakkım)dır. Ve ben kıyamet saatinin kopacağını da sanmıyorum eğer rabbime döndürülsem bile, muhakkak O'nun katında benim için daha güzel olanı vardır." der. Ama andolsun biz, o küfredenlere yaptıklarını haber vereceğiz ve andolsun onlara, en kaba bir azabtan tattıracağız.
Andolsun ki şayed ona dokunan bir sıkıntıdan sonra kendisine bizden bir rahmet tatdırırsak mutlakaa "Bu, benim hakkımdır. Kıyametin kopacağını zannetmiyorum. Andolsun ki Rabbime döndürül (üb götürül) sem bile hiç şübhesiz, Onun nezdinde benim için daha güzel (hal) vardır" der. Fakat biz, andolsun, o küfredenlere neler yapdıklarını elbette haber vereceğiz. Onlara, andolsun, en çetin bir azabdan tatdıracağız.
Oysa ona dokunan bir sıkıntıdan sonra kendisine katımızdan bir rahmet tattırırsak; muhakkak: Bu, benim hakkımdır, kıyametin kopacağını sanmıyorum. Rabbıma döndürülürsem, muhakkak ki O'nun nezdinde de güzel şeyler bulacağım, der. Andolsun ki; Biz, küfredenlere yaptıklarını muhakkak bildireceğiz. Ve andolsun ki; Biz, onlara muhakkak ağır bir azab tattıracağız.
Kendisine dokunan bir zarardan sonra, ona biz, bir rahmet tattırırsak hemen şöyle der: -Bu benim hakkımdır, kıyametin kopacağını da sanmıyorum. Eğer Rabbime döndürülürsem, onun yanında, benim için daha iyisi vardır. Nankörlere elbette yaptıklarını haber vereceğiz ve en ağır azabı onlara tattıracağız.
Başına gelen bir sıkıntıdan sonra, tarafımızdan ona nimet tattırırsak: "Bu benim hakkımdı zaten, Kıyametin geleceğini de pek zannetmem. Ama olur da (müminlerin dediği gibi), Rabbimin huzuruna götürülecek olsam bile, O'nun yanında en güzel ne varsa o da benim olur, (hiç tereddüdünüz olmasın)!" der. Biz elbette o kafirlere, dünyada yapmış oldukları her şeyi tek tek bildireceğiz ve onlara şiddetli bir azap tattıracağız.
Andolsun ki eğer ona (insana), isabet etmiş bir sıkıntıdan sonra rahmetimizi tattırsak, elbette şöyle diyecektir: "Bu, benim hakkımdır.. . O Saat'in (kıyametin) olacağını da zannetmiyorum. . . Andolsun ki eğer Rabbime rücu ettirilirsem, zaten muhakkak ki O'nun indinde en güzeli benimdir!". . . Andolsun ki hakikat bilgisini inkar edenlere yaptıkları şeyleri haber vereceğiz. . . Andolsun ki onlara ağır azaptan tattıracağız.
Sıkıntısının ardından, kendisine bizden bir rahmet tattırsak, 'Bu bana aittir. Dünyanın sonunun da geleceğini sanmam. Rabbime döndürülürsem de O'nun katında benim için daha güzel şeyler vardır,' der. İnkarcılara, yapmış olduklarının gerçek niteliğini elbette haber vereceğiz. Çetin bir azaptan tattıracağız onlara.
Fakat kendisine dokunan sıkıntıdan sonra, ona Tarafımızdan bir rahmet* tattırsak: "Bu benim hakkımdır. Ve Saat'ın* geleceğini de sanmıyorum. Gelse bile, Rabb'imin huzuruna çıkarılacak olursam, O'nun yanında kesinlikle benim için en iyisi vardır." der. O zaman, gerçeği yalanlayan nankörlere, yaptıklarını kesinlikle bildireceğiz ve onlara kesinlikle ağır bir cezadan tattıracağız.
And when We let him taste a mercy from Us after adversity had touched him, he will Say: "This was by my actions, and I do not think that the Hour will come to pass. And even if I am returned to my Lord, I will find at Him good things for me." Surely, We will inform the rejecters of all they had done, and We will let them taste the severe retribution.
And if We let him taste mercy after an affliction touches him, he will say: “This is mine; and I think not that the Hour will come — and if I am brought back to my Lord, mine will be the best with Him!” But We will inform those who ignore warning about what they did, and We will let them taste of a stern punishment.
But if We let him taste mercy from Us after he has suffered hardship, then he says, ‘This is my due. I do not think that the Hour is going to come. And if am returned to my Lord, I will definitely find the best reward with Him.’ But We will inform those who are kafir of what they did and make them suffer a ruthless punishment.
And when we bless him after suffering some adversity, he says, "This belongs to me. I do not believe that the Hour will ever come to pass. Even if I am returned to my Lord, I will find at Him better things." Most certainly, we will inform the disbelievers of all their works, and will commit them to severe retribution.
And when We let him taste a mercy from Us after hardship had touched him, he will say: "This was by my actions, and I do not think that the Hour will come to pass. And even if I am returned to my Lord, I will find at Him good things for me." Surely, We will inform the rejecters of all they had done, and We will let them taste the severe retribution.
When We let him taste a mercy from Us after adversity had touched him, he will say, "This was by my actions, and I do not think that the moment will come to pass. Even if I am returned to my Lord, I will find at Him good things for me." Surely, We will inform the ingrates of all they had done, and We will let them taste the severe retribution.