Onlara döndüğünüz zaman size mazeret ileri sürerler. De ki: "Mazeret ileri sürmeyin, size asla inanmayacağız. Allah, durumunuzdan bizi haberdar etti. Allah ve Resulü yapacaklarınızı görecektir. Sonra, görüneni ve görünmeyeni bilene döndürüleceksiniz. O, bütün yaptıklarınızı size bildirecektir."
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | yea'tezirune | özür dilerler | عذر |
2 | ileykum | sizden | |
3 | iza | zaman | |
4 | racea'tum | geri dönüp geldiğiniz | رجع |
5 | ileyhim | onların yanına | |
6 | kul | de ki | قول |
7 | la | hiç | |
8 | tea'teziru | özür dilemeyin | عذر |
9 | len | asla | |
10 | nu'mine | inanmayız | امن |
11 | lekum | size | |
12 | kad | muhakkak | |
13 | nebbeena | bize bildirdi | نبا |
14 | llahu | Allah | |
15 | min | ||
16 | ehbarikum | sizin haberlerinizi | خبر |
17 | ve seyera | ve görecektir | راي |
18 | llahu | Allah | |
19 | amelekum | yaptığınızı | عمل |
20 | ve rasuluhu | ve Elçisi de | رسل |
21 | summe | sonra | |
22 | turaddune | döndürüleceksiniz | ردد |
23 | ila | ||
24 | aalimi | bilene | علم |
25 | l-gaybi | görülmeyeni | غيب |
26 | ve şşehadeti | ve görüleni | شهد |
27 | feyunebbiukum | O size haber verecek | نبا |
28 | bima | ne | |
29 | kuntum | varsa | كون |
30 | tea'melune | yaptıklarınız | عمل |
Seferden onlara döndüğünüz zaman, size özür beyan edecekler. De ki: "Boşuna özür dilemeyiniz! Size asla inanmayız; çünkü Allah, yaptıklarınızı bize bildirmiştir. Amellerinizi Allah da görecektir, Peygamberi de. Sonra, görüleni ve görülmeyeni bilene döndürüleceksiniz de, yapmakta olduklarınızı size haber verecektir."
(Seferden) kendilerine döndüğünüz zaman sizden özür dileyecekler. De ki: "(Boşuna) özür dilemeyin! Size asla inanmayız;* Allah elbette haberlerinizi bize bildirmiştir. İş(ler)inizi Allah da görecektir, Elçisi de. Sonra da görünmeyeni de görüneni de bilen (Allah)'a döndürüleceksiniz* ve yaptıklarınızı size bildirecektir."*
Kendilerine döndüğünüzde size özürler sayarlar. De ki: "Boşuna özür saymayın; sizi artık onaylamayız, ALLAH durumunuzu bize bildirmiş bulunuyor. ALLAH ve elçisi sizin işlerinizi görecek ve sonra da gizliyi ve açığı Bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. O yaptıklarınız her şeyi size bildirecektir.
Onlara döndüğünüz zaman size mazeret ileri sürerler. De ki: "Mazeret ileri sürmeyin, size asla inanmayacağız. Allah, durumunuzdan bizi haberdar etti. Allah ve Resulü yapacaklarınızı görecektir. Sonra, görüneni ve görünmeyeni bilene döndürüleceksiniz. O, bütün yaptıklarınızı size bildirecektir."
Döndüğünüzde onlar size özür beyan edeceklerdir. De ki "Hiç özür beyan etmeyin; size asla inanmayacağız. Allah, sizin haberlerinizi bize bildirdi. Allah ve Elçisi sizin yaptıklarınızı görecektir. Sonra görünmeyeni de görüneni de bilen Allah'ın huzuruna çıkarılacaksınız; ne işler yaptığınızı size o bildirecektir."
Geri döndüğünüzde, sizden özür dilediler. De ki: "Özür dilemeyin; asla size inanmıyoruz. Allah, sizin durumunuzu bize bildirmiştir!" Allah ve O'nun elçisi, yaptıklarınızı görecektir. Sonra, gizli gerçekleri ve görünenleri Bilene döndürüleceksiniz; yaptıklarınızı size bildirecektir.
Seferden dönüp de karşılaştığınız zaman size bahaneler sıralayacaklar. De ki: "Boşuna bahane üretmeyin, kesinlikle size inanmayacağız! Allah sizin (gerçek) durumunuzdan bizi haberdar etmiştir. Allah da, Rasulü de yaptıklarınızın (hesabını) görecektir. En sonunda görülemeyeni ve görüleni ayrıntılarıyla Bilen'in huzuruna çıkartılacaksınız; ve O size, yapıp-ettiklerinizi bir bir haber verecektir.
Dönüp yanlarına geldiğinizde sizden özür dilerler. De ki: "Özür dilemeyin. Size asla inanmayacağız. Allah bize sizin hallerinizden birçoğunu haber vermiştir. Yapıp ettiğinizi Allah da resulü de görecektir. Sonra görünmeyen ve görünen alemleri bilenin huzuruna çıkarılacaksınız da O size yapmakta olduklarınızı haber verecektir.
Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki: "Özür belirtmeyiniz, size kesin olarak inanmıyoruz. Allah bize, sizin durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Allah görecektir, O'nun Resulü de. Sonra gaybı da, müşahede edilebileni de bilene döndürüleceksiniz ve O, yapmakta olduklarınızı size haber verecektir."
Yanlarına döndüğünüzde size özür beyan edecekler. De ki: "Özür beyan etmeyin, asla size inanmayacağız! Doğrusu Allah bize durumunuzdan birçok haberler verdi; bundan böyle de Allah ve Resulü yaptıklarınızı görecektir; sonra hepiniz gizliyi aşikarı bilen Allah'ın huzuruna götürüleceksiniz. O vakit O, size neler yaptığınızı haber verecektir.
(Ve) onlar, (seferden) döndüğünüzde size bahaneler arzedecekler! De ki: "(Asılsız) özürleri ileri sürmeyin, (çünkü) size inanmıyoruz: Allah bize hakkınızda gerekli bilgiyi vermiş bulunuyor zaten. (Bundan sonraki) yapıp ettiklerinize bakacak Allah; ve Onun Elçisi (de öyle); sonunda, yaratıkların görüş ve algı alanı dışında kalan şeyleri de, onların duyu ve tasavvur yoluyla tanıklık edebilecekleri şeyleri de bütün gerçeğiyle bilen Onun karşısına çıkarılacaksınız; Ve O sizin (hayatta) ne yapıp ettiğinizi tam olarak kavramanızı sağlayacak".
Onlara döndüğünüzde, size mazeret beyan edeceklerdir. De ki: "Mazeret beyan etmeyin. Size kesinlikle inanmayız. Çünkü Allah bize sizin durumunuzu bildirdi. Bundan böyle davranışlarınızı Allah da Resulü de görecek. Sonra hepiniz, gaybı da görülen alemi de bilene döndürüleceksiniz de yapmakta olduğunuz şeyleri size haber verecek."
Yanlarına avdet ettiğinizde size itizar edecekler, de ki: itizar etmeyin ihtimali yok size inanmıyacağız doğrusu Allah bize ahvalinizden bir çok haberler verdi, bundan böyle de Allah ve Resulü amelinizi görecek, sonra hepiniz o gayb-ü şehadeti bilen hakkın huzuruna götürüleceksiniz o vakıt o size haber verecek neler yapıyordunuz
(Seferden) geri dönüp onların yanına geldiğiniz zaman sizden özür dilerler. De ki: "Hiç özür dilemeyin, size inanmayız! Allah bize sizin haberlerinizden (bize karşı çevirdiğiniz entrikalardan) bazılarını bildirdi. Yaptığınızı Allah da görecek, Elçisi de. Sonra görülmeyeni ve görüleni bilenin huzuruna döndürüleceksiniz, O size yaptıklarınızı haber verecek."
Onlara geri döndüğünüzde size özür belirttiler. De ki: "Özür belirtmeyin, size kesin olarak inanmıyoruz / güvenmiyoruz (len nümine). Tanrı bize durumunuzu haber vermiştir. Yaptıklarınızı Tanrı görecektir, O'nun elçisi de. Sonra gaybı da, müşahade edilebileni de bilene döndürüleceksiniz ve O yaptıklarınızı size haber verecektir."
(Seferden) onlara döndüğünüz vakit size özür dermiyan edeceklerdir. De ki: (Bihude) özür dilemeyin. Size kat'iyyen inanmıyoruz. Allah, bize (hallerinizden bir çok) haberler vermişdir. (Bundan sonraki) hareketinizi de Allah, Resulü ile beraber, görecekdir. (En) sonra gizliyi ve aşikarı bilen (Allah) a döndürüleceksiniz de O, size, neler yapıyordunuz, (hepsini) haber verecekdir.
Kendilerine döndüğünüz vakit de size özür beyan ederler. De ki: Özür dilemeyin. Size katiyyen inanmıyorum. Doğrusu Allah, bize haberlerinizi bildirmiştir. Allah da, Rasulü de amellerimizi görecektir. Sonra hepiniz, görüleni de görülmeyeni de bilene döndürüleceksiniz. O, size neler yaptığınızı haber verecektir.
Geri döndüğünüzde size özür beyan ederler. De ki: -Özür beyan etmeyin, size inanmayacağız. Allah haberlerinizi bize bildirmiştir. Allah da yaptıklarınızı görecektir, Resulü de. Sonra gaybı ve görünenleri bilene döndürüleceksiniz. O da size yaptıklarınızı haber verecektir.
Savaş dönüşü kendileriyle karşılaşınca, katılmamaları hakkında mazeretler, bahaneler ileri sürerler. De ki: "Boşuna özür dilemeyin, zira size inanmayacağız.Çünkü sizin aleyhimizde çevirdiğiniz hilelerden bir kısmını Allah bize bildirdi. Bundan böyle de, yapacağınız her şeyi Allah da, Resulü de görüp değerlendirecek, daha sonra da, gizli olsun açık olsun, her şeyi bilen Allah'ın huzuruna götürüleceksiniz. O da bütün yaptıklarınızı bir bir önünüze koyacaktır."
Savaştan döndüğünüzde size mazeret beyan edecekler.. . De ki: "Özür beyan etmeyin. . . Size asla inanmayacağız. . . (Zaten) Allah bizi, sizin durumunuzdan haberdar etti. . . Allah ve Rasulü sizin ortaya koyduğunuzun sonucunu görecek; sonra algılanamayan ve algılanan alemlerin Aliym'ine döndürülürsünüz! (O da) size yapmakta olduklarınızın anlamını ve sonucunu bildirecek. "
(Savaştan gelip) kendilerine döndüğünüzde size özürler sayarlar. De ki: 'Boşuna özür saymayın; size artık inanmayız, ALLAH durumunuzu bize bildirmiş bulunuyor. ALLAH ve elçisi sizin işlerinizi görecek ve sonra da gizliyi ve açığı Bilenin huzuruna döndürüleceksiniz. O yaptıklarınız her şeyi size bildirecektir.
Onlara döndüğünüz zaman size mazeret ileri sürecekler. De ki: "Mazeret ileri sürmeyin, size asla inanmayacağız. Allah, durumunuzdan bizi haberdar etti. Allah ve Rasul'ü yapacaklarınızı görecektir. Sonra, görüneni ve görünmeyeni bilene döndürüleceksiniz. O, bütün yaptıklarınızı size bildirecektir."
They will apologize to you when you return to them, Say: "Do not apologize, we will not believe you, for God has told us of your news. " And God will see your work, as will His messenger, then you will be returned to the knower of the unseen and the seen, He will inform you of what you did.
They will make excuses to you when you return to them. Say thou: “Make not excuses; we will not believe you. God has already informed us of your assertions.” God will see your deeds, as will His messenger, then will you be brought back to the Knower of the Unseen and the Seen, and He will tell you what you did.
They will make excuses to you when you return to them. Say: ‘Do not make excuses, we will not believe you. Allah has already informed us about you. Allah will see your actions, as will His Messenger. Then you will be returned to the Knower of the Unseen and the Visible, and He will inform you regarding what you did.’
They apologize to you when you return to them (from battle). Say, "Do not apologize; we no longer trust you. GOD has informed us about you." GOD will see your works, and so will the messenger, then you will be returned to the Knower of all secrets and declarations, then He will inform you of everything you had done.
They will apologize to you when you return to them, say: "Do not apologize, we will not believe you, for God has told us of your news." And God will see your work, as will His messenger, then you will be returned to Knower of the unseen and the seen, He will inform you of what you did.
They will apologize to you when you return to them. Say, "Do not apologize; we will no longer trust you, for God has told us of your news." God will see your work, as will His messenger, then you will be returned to the knower of the unseen and the seen, He will inform you of what you did.