"Kendi dininize tabi olanlardan başkasına inanmayın." dediler. De ki: "Hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilmiş olanın benzerinin verilmesinden veya Rabb'inizin katından aleyhinize kanıt getirebileceklerinden ötürü mü böyle söylüyorsunuz." De ki: "Lütuf, Allah'ın elindedir, onu hak edene verir." Allah, Yardımı Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve la | ||
2 | tu'minu | ve güvenmeyin | امن |
3 | illa | başkasına | |
4 | limen | kimseden | |
5 | tebia | uyan | تبع |
6 | dinekum | sizin dininize | دين |
7 | kul | de ki | قول |
8 | inne | şüphesiz | |
9 | l-huda | Hidayet | هدي |
10 | huda | hidayetidir | هدي |
11 | llahi | Allah'ın | |
12 | en | ||
13 | yu'ta | verilmesinden (mi?) | اتي |
14 | ehadun | birine | احد |
15 | misle | benzerinin | مثل |
16 | ma | şeyin | |
17 | utitum | size verilen | اتي |
18 | ev | veya | |
19 | yuhaccukum | (aleyhinize) deliller getireceklerinden (mi?) | حجج |
20 | inde | huzurunda | عند |
21 | rabbikum | Rabbinizin | ربب |
22 | kul | de ki | قول |
23 | inne | şüphesiz | |
24 | l-fedle | Lutuf | فضل |
25 | biyedi | elindedir | يدي |
26 | llahi | Allah'ın | |
27 | yu'tihi | onu verir | اتي |
28 | men | kimseye | |
29 | yeşa'u | dilediği | شيا |
30 | vallahu | Allah'ın | |
31 | vasiun | (lutfu) geniştir | وسع |
32 | alimun | (O her şeyi) bilendir | علم |
"Sizin dininize uymayan hiç kimseye inanmayınız" dediler. De ki: "Doğru yol, Allah'ın yoludur. Birine size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda deliller getireceklerinden dolayı mı böyle söylüyorsunuz?" De ki: "Lütuf Allah'ın kudretindedir, onu dilediğine verir. Allah'ın lütfu geniştir. O herşeyi bilendir."
Sizin dininize uyanlardan başka kimseye inanmayın!" (Onlara) de ki: "Şüphesiz ki (gerçek) rehberlik, Allah'ın rehberliğidir." (O grup:) "Birine size verilenin benzerinin verilmesinden dolayı veya Rabbinizin huzurunda (aleyhinize) deliller getirecekleri için mi (böyle söylüyorsunuz)?" (Onlara) de ki: "Lütuf, Allah'ın elindedir. Onu dilediğine (layık olana) verir. Allah (imkânları) geniş olandır, bilendir.
"Sizin dininize uyandan başkasını onaylamayın." Sen de onlara, "Hidayet ALLAH'ın hidayetidir" de. "Size verilenin benzerinin bir başkasına verildiğini de onaylamayın; yoksa Efendiniz hakkında sizinle tartışma hakkı kazanırlar" derlerse, "Lütuf ALLAH'ın elindedir, dilediğine verir" de. ALLAH Cömerttir, Bilendir.
"Kendi dininize tabi olanlardan başkasına inanmayın." dediler. De ki: "Hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilmiş olanın benzerinin verilmesinden veya Rabb'inizin katından aleyhinize kanıt getirebileceklerinden ötürü mü böyle söylüyorsunuz." De ki: "Lütuf, Allah'ın elindedir, onu hak edene verir." Allah, Yardımı Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
Dininize uyandan başkasına güvenmeyin!" De ki "Yol Allah'ın yoludur. Bütün bunları; size verilenin bir dengi başkasına verildi veya Allah katında size karşı delil getirirler diye mi yapıyorsunuz?" De ki "Her iyilik Allah'ın elindedir. Onu, tercihini doğru yapana verir. İmkanları geniş olan ve her şeyi bilen Allah'tır."
"Sizin dininize bağlı olanlardan başkasına inanmayın!" De ki: "Kuşkusuz, Allah'ın gösterdiği yol, doğru yoldur!" Size verilenin bir benzeri, başkasına da verildiği için mi? Yoksa Efendinizin karşısında, size karşı kanıt getirirler diye mi? De ki: "Kuşkusuz, lütuf, Allah'ın elindedir; onu, dilediğine verir. Çünkü Allah, Lütfu Geniştir; Bilendir!"
fakat sizin dininize uymayan kimseye asla (yürekten) inanmayın!" (Şu hakikati) ilan et: "Doğru rehberlik sadece Allah'ın rehberliğidir; size verilenin bir benzerinin başka birine de verilmesi (zorunuza mı gitti), yoksa Rabbinizin huzurunda aleyhinize delil getirirler diye mi (korkuyorsunuz)? (Şunu da) ekle: "Lütuf ve ihsan Allah'ın elindedir, onu dilediğine bahşeder; zira Allah (lutfunda) sınırsız olandır, her şeyi bilendir:
Dininize uyandan başkasına inanmayın." Söyle onlara: "Hidayet, Allah'ın kılavuzlamasıdır. Size verilenin benzeri bir başkasına veriliyor yahut Rabbinizin katında tartışarak size üstün gelecekler diye mi bütün bunlar?" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir; onu dilediğine verir. Allah Vasi'dir, varlığı sürekli genişletir; Alim'dir, herşeyi en iyi şekilde bilir."
"Ve sizin dininize uyanlardan başkasına inanıp güvenmeyin." De ki: "Şüphesiz doğru yol Allah'ın dosdoğru yoludur. Size verilenin bir benzeri birine (İslam peygamberine) veriliyor ya da Rabbinizin katında onlar (müslümanlar) size karşı deliller getiriyorlar, diye mi (bu telaşınız?) De ki: "Şüphesiz 'lutuf ve ihsan (fazl)' Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah (rahmeti) geniş olandır, bilendir."
Ve kendi dininize uyanlardan başkasına aman vermeyin." De ki: "Muhakkak doğru yol, Allah'ın yoludur, size verilen gibisi başka birine veriliyor veya Rabbinizin katında size üstün gelecek diye midir bu?" De ki: "Doğrusu nimet Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir ve Allah, nimeti bol olan, herşeyi bilendir."
ama sizin inancınıza uymayan hiç kimseye (gerçekten) inanmayın." De ki: "Tek (gerçek) rehberlik, Allah'ın rehberliğidir; size verilen (vahy)in benzerinin başka birine de verilmesi şeklinde ifa edilen (bir rehberlik)". Yoksa onlar, Rabbiniz'in huzurunda size muhalefet mi edeceklerdi? De ki: "Lütuf ve ihsan, Allah'ın elindedir; onu dilediğine bağışlar: çünkü Allah (rahmet ve cömertliğinde) sınırsızdır, her şeyi bilendir,
"Sizin dininize uyandan başkasına inanmayın" (dediler). De ki: "Şüphesiz hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?" De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir."
Ve kendi dininize tabi' olanlardan başkasına eman vermeyin. De ki: Her halde hidayet Allah hidayeti, size verilen gibisi birine veriliyor veya rabbınızın huzurunda size galebe edecekler diye mi bu? De ki: Doğrusu fazıl Allahın elindedir, onu dilediğine verir, ve Allah vasi'dir, alimdir
"Sizin dininize uyandan başkasına güvenmeyin!" (dediler.) De ki: "Hidayet Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilenin benzerinin verilmesinden veya Rabbinizin huzurunda aleyhinize deliller getireceklerinden ötürü mü (böyle söylüyorsunuz)?, De ki: "Lutuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir, Allah(ın lutfu) geniştir, (O her şeyi) bilendir.
"Ve sizin dininize uyanlardan başkasına güvenmeyin / inanmayın (la tüminu)." De ki: "Şüphesiz doğru yol Tanrı'nın dosdoğru yoludur. Size verilenin bir benzeri birine (islam peygamberine) veriliyor ya da rabbinizin katında onlar (müslümanlar) size karşı deliller getiriyorlar diye mi (bu telaşınız?) De ki: "Şüphesiz fazl Tanrı'nın elindedir, onu dilediğine verir. Tanrı (rahmeti) geniş olandır, bilendir".
"Ve dininize tabi olandan başkasına aman vermeyin" (Habibim onlara) de ki: "Şübhesiz doğru yol Allahın yoludur" (O güruh aralarında da şöyle derler:) "Size verilenin benzeri hiç bir kimseye verilmiş olduğuna, yahud onların (müslümanların) Rabbiniz indinde size karşı deliller, hüccetler getireceklerine (inanmayın)". De ki: "Lutf-ü inayet muhakkak Allahın elindedir. Onu kime dilerse ona verir. Allah, rahmeti bol olan, her şey'i hakkıyle bilendir".
Kendi dininize uyanlardan başkasına inanmayın. De ki: Doğru yol, Allah'ın yoludur. Derler ki: Size verilen bir benzerinin de birine verildiğini veya Rabbınızın katında size delil gösterecekleri bir şeyi açıklamayın. De ki: Doğrusu lütuf Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir. Allah Vasi'dir, Alim'dir.
Dininize uyanlardan başkasına inanmayın, dediler. De ki: -Doğru yol, sadece Allah'ın gösterdiği yoldur. Size verilen bir başkasına da verildi veya Rabbiniz katında size üstün gelecekler diye mi (telaşlanıyorsunuz)? De ki: -Nimet ve ihsan Allah'ın elindedir. Onu dilediğine verir. Allah, ihsanı bol olan, her şeyi bilendir.
(72-73) Ehl-i kitaptan bir güruh birbirlerine, şöyle dediler: "Şu Müslümanlara indirilen kitaba günün başlangıcında (zahiren) iman edin, sonunda da inkar edin, olur ki onlar da şüpheye düşüp dinlerinden dönerler. Ve bir de kendi dininize tabi olandan başkasına sakın ha güvenmeyin!" Ey Resulüm, de ki: "Doğru yol, Allah'ın yoludur," Yine onlar kendi aralarında: "Size verilen vahyin, başkalarına da verildiğine veya Rabbinizin huzurunda Müslümanların karşı delil getirip sizi mağlup edeceklerine inanmayın!" derler. De ki: "Lütuf Allah'ın elindedir, dilediğine ihsan eder. Allah vasi ve alimdir (lütfu boldur, her şeyi hakkıyla bilir).
"Dininize tabi olmayana inanmayın!" De ki: "Hidayet, Allah hidayetidir (hakikatiniz olan Allah Esma'sının hidayeti esastır). Size verilenin bir benzeri de başka birine veriliyor diye ya da (verilenle) Rabbinizin huzurunda size galip gelecekler diye mi muhalefetiniz?" De ki: "Muhakkak ki fazl Allah elindedir, onu dilediğine verir. Allah Vasi'dir, Aliym'dir. "
'Sizin dininize uyandan başkasına uymayın.' Sen de onlara, 'Hidayet ALLAH'ın hidayetidir,' de. 'Size verilenin benzerininin bir başkasına verildiğine de inanmayın; yoksa Rabbiniz hakkında sizinle tartışma hakkı kazanırlar,' derlerse, 'Lütuf ALLAH'ın elindedir, dilediğine verir,' de. ALLAH Cömerttir, Bilendir.
"Kendi dininize tabi olanlardan başkasına inanmayın." dediler. De ki: "Hidayet, Allah'ın hidayetidir. Birine, size verilmiş olanın benzerinin verilmesinden veya Rabb'inizin katından aleyhinize kanıt getirebileceklerinden ötürü mü böyle söylüyorsunuz.". De ki: "Lütuf, Allah'ın elindedir, onu dilediğine verir." Allah, Yardımı Çok Kapsamlı Olan'dır, Her Şeyi Bilen'dir.
"And do not believe except to those who follow your system. " Say: "The guidance is God's guidance." "That anyone should be given similar to what you have been given, or that they debate with you at your Lord." Say: "The bounty is in God's hand, He gives it to whom He chooses, and God is Encompassing, Knowledgeable."
“And believe not save him who follows your doctrine.” Say thou: “Guidance is the guidance of God, that one be given the like of what you have been given.” Or would they argue with you before your Lord? Say thou: “Bounty is in the hand of God, He gives it to whom He wills.” And God is encompassing and knowing,
Do not trust anyone except for those who follow your deen. ’ Say, ‘Allah’s guidance is true guidance. But you think it is impossible for anyone to be given the same as you were given, or to argue with you before your Lord.’ Say, ‘All favour is in Allah’s Hand and He gives it to whoever He wills. Allah is All-Encompassing, All-Knowing.
"And do not believe except as those who follow your religion." Say, "The true guidance is GOD's guidance." If they claim that they have the same guidance, or argue with you about your Lord, say, "All grace is in GOD's hand; He bestows it upon whomever He wills." GOD is Bounteous, Omniscient.
"And do not believe except in he who follows your system." Say: "The guidance is the guidance of God." That anyone should be given similar to what you have been given, or that they debate with you at your Lord. Say: "The bounty is in the hand of God, He gives it to whom He chooses, and God is Encompassing, Knowledgeable."
"Do not acknowledge except for those who follow your system."-- say, "The guidance is God's guidance."-- "That anyone should be given similar to what you have been given, or that they debate with you at your Lord." Say, "The bounty is in God's hand, He gives it to whom He chooses, and God is Encompassing, Knowledgeable."