Biz bunu, yanında onlara ve onlardan sonra gelecek kuşaklara ibret; muttakilere de bir öğüt olarak yaptık.
Biz bu cezayı, bizzat görenlere ve sonradan gelenlere bir ders, sakınanlar için de bir öğüt vesilesi kıldık.
Bunu öndekilere (onları görenlere) ve arkalarındakilere (ibretlik) bir ceza, muttakîler (duyarlı olanlar) için de bir öğüt kılmıştık.
Bu cezayı çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara bir ibret ve erdemli insanlar için de bir öğüt yaptık.
Biz bunu, yanında onlara ve onlardan sonra gelecek kuşaklara ibret; muttakilere* de bir öğüt olarak yaptık.
Bunu, o gün yaşayanlara ve arkadan gelenlere ders ve müttakilere* öğüt olsun diye yapmıştık.
Böylece, bunu, aynı dönemde yaşayanlara ve sonra gelecek olanlara uyarıcı bir örnek; sorumluluk bilinci taşıyanlara da bir öğüt yaptık.
Ve onları, hem ilk kuşaklar hem de sonraki nesiller için bir ibret vesikası, (taklitten) sakınanlar içinde uyarıcı bir örnek kıldık.
Bu durumu, o zamankilere ve onların ardından geleceklere ibret dolu bir ceza, takva sahiplerine de bir öğüt yaptık.
Bunu, hem çağdaşlarına, hem sonra gelecek olanlara 'ibret verici bir ceza', takva sahipleri için de bir öğüt kıldık.
Ve bu cezayı önündekilere ve sonrakilere bir ibret dersi ve korunacaklara da bir öğüt ve nasihat yaptık.
Ve onları hem kendi zamanları, hem de bütün gelecek zamanlar için uyarıcı bir örnek kıldık, Allah'a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlara da ibret alınacak bir ders.
Biz bunu, hem onu görenlere, hem de sonra geleceklere bir ibret ve Allah'a karşı gelmekten sakınanlara da bir öğüt kıldık.
ve bu ukubeti önündekilere ve arkasındakilere bir dersi ibret ve korunacaklara bir va'z-u nasıhat olmak üzere yaptık.
Ve bunu, önündekilere ve ardından geleceklere ibret bir ceza, (Allah'ın azabından) korunanlara da bir öğüt yaptık.
Bunu çağdaşlarına / yanında olanlara (lima beyne yedeyha) ve sonraki kuşaklara / gelecek olanlara (halfeha) bir ceza / azab / ibret verici ceza (nekalen) ve muttakiler için de bir öğüt / nasihat (mevızaten) yaptık.
Binaen'aleyh onu hem önündekilere (o zaman hazır olanlara), hem ardındakilere (sonradan geleceklere) ibret verici ceza ve (mü'minlerden) takvaaye erenler de bir öğüd yaptık.
Artık bunu hem önündekilere, hem de ardındakilere ibret verici bir ceza, hem de müttakilere bir öğüt kıldık.
Böylece onların akıbetini hem önlerinde bulunanlar için, hem de kendilerinden sonra gelecekler için bir ibret ve Allah'tan korkanlar için de bir öğüt vesilesi yaptık.
Bunu, hem bu hadiseye şahit olanlara, hem de sonradan gelecek olan nesillere bir ibret ve korunacaklara da bir öğüt kıldık.
Bu; olayı yaşayanlara ve onlardan sonra gelenlere ibret bir ceza olsun; korunmak isteyenler de bundan öğüt alsınlar, diyedir.
Bu cezayı çağdaşlarına ve sonraki kuşaklara bir ibret ve erdemli insanlar için de bir öğüt yaptık.
Biz bunu, onlara ve onlardan sonra gelecek kuşaklara ibret; muttakilere* de öğüt olarak yaptık.
And We did this as a punishment for what they had done in it and also afterwards, and a reminder to the righteous.
And We made it an exemplary lesson for their time, and that following it, and an admonition to those of prudent fear.
We made it an exemplary punishment for those there then, and those coming afterwards, and a warning to those who have taqwa.
We set them up as an example for their generation, as well as subsequent generations, and an enlightenment for the righteous.
So it was that We made it into an example for what had happened in it and also what had passed, and a reminder to the righteous.
We did this as a punishment for what they had done on it and afterwards, and a reminder to the righteous.