Birincisinin zamanı gelince çok güçlü kullarımızı üzerinize gönderdik. Yurtlarının içlerine kadar girdiler, işgal ettiler. Böylece yapılan uyarı gerçekleşmiş oldu.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | feiza | ne zaman ki | |
2 | ca'e | gelince | جيا |
3 | vea'du | zamanı | وعد |
4 | ulahuma | birincisinin | اول |
5 | beasna | gönderdik | بعث |
6 | aleykum | üzerinize | |
7 | ibaden | kullarımızı | عبد |
8 | lena | bizim | |
9 | uli | çok güçlü | اول |
10 | be'sin | çok güçlü | باس |
11 | şedidin | çok güçlü | شدد |
12 | fe casu | (sizi) araştırdılar | جوس |
13 | hilale | aralarına girip | خلل |
14 | d-diyari | evlerin | دور |
15 | ve kane | idi | كون |
16 | vea'den | bir va'd | وعد |
17 | mef'ulen | yapılması gereken | فعل |
Birincisinin vakti geldiği zaman, pek güçlü olan kullarımızı üzerinize saldık ve evlerin arasında dolaştılar. Bu yerine gelmiş bir vaad idi.
Bunlardan ilkinin (cezalandırma) zamanı gelince, üzerinize güçlü kullarımızı salmıştık da evlerin aralarını bile köşe bucak aramışlardı. Bu, yerine getirilmiş bir vaatti.
"Birincisinin zamanı gelince, büyük güce sahip kullarımızı üstünüze göndeririz. Evlerinize kadar girerek araştırırlar. Gerçekleşmesi gereken bir sözdü bu."
Birincisinin zamanı gelince çok güçlü kullarımızı üzerinize gönderdik. Yurtlarının içlerine kadar girdiler, işgal ettiler. Böylece yapılan uyarı gerçekleşmiş oldu.
Birincisinin sonu gelince savaş gücü yüksek kullarımızı üzerinize saldık; evlerin içine kadar girdiler. Bu söz, yerine getirildi*.
Sonunda, birincisinin zamanı geldiğinde, kaba güç kullanan kullarımızı üzerinize gönderdik. Öyle ki, evlerinizin aralarına değin girip araştırdılar. Yerine getirilmesi gereken bir sözdü.
İşte bu iki uyarıdan birincisinin vakti geldiğinde, sizin üzerinize şu Bizim (belalı) kullardan saldırı gücü çok yüksek olanları musallat ettik; öyle ki, bunlar köşe bucak her yeri arayıp taradılar: zira bu, sadece (böyle yapanlar için) konulmuş bir yasanın uygulanmasıydı.
Nihayet, o ikiden birincinin vadesi geldiğinde, üzerinize aşılmaz bir güce sahip kullarımızı gönderdik de onlar, barınakların aralarına girip araştırdılar. Ve bu, yerine getirilmiş bir vaat idi.
Nitekim o ikiden ilk vaid geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü.
Birincisinin vakti gelince, üzerinize milkimiz güçlü, savaşçı bir takım kullar göndereceğiz; onlar evlerin aralarına girip araştıracaklar; ve bu gerçekleşmiş bir va'd oldu.
Bu yüzden bunlardan ilki hakkında yapılan ön uyarı(nın günü) gelip çattığında kavgada çok çetin kullarımızdan saldık üzerinize, öyle ki bunlar ülkede kıyı bucak girmedik yer bırakmadılar; ve ön uyarının gereği böylece bütünüyle yerine gelmiş oldu.
Nihayet bu iki bozgunculuktan ilkinin zamanı gelince (sizi cezalandırmak için) üzerinize, pek güçlü olan birtakım kullarımızı gönderdik. Onlar evlerinizin arasına kadar sokuldular. Bu, herhalde yerine gelmesi gereken bir va'd idi.
İmdi birincisinin va'desi geldiği vakıt üzerinize milkiniz, şiddetli harb ehli bir takım kullar göndereceğiz de onlar ta evlerin aralarına girib araştıracaklar, ve bu fı'le çıkarılmış bir va'd oldu
Birincisinin zamanı gelince üzerinize çok güçlü kullarımızı gönderdik, evlerin aralarına girip (sizi) araştırdılar. Bu, yapılması gereken bir va'd idi.
Nitekim o ikiden ilk vaad geldiği zaman, oldukça zorlu olan kullarımızı üzerinize gönderdik de (sizi) evlerin aralarına kadar girip araştırdılar. Bu yerine getirilmesi gereken bir sözdü.
İşte o ikiden birinci (fesadlarının ceza) va'de (si) gelince (muhaarebede) çok çetin bir kuvvete malik olan kullarımızı üzerinize musallat kıldık da onlar evlerin aralarına kadar girib (sizi) araşdırdılar. (Bu), yerine getirilmiş bir va'd idi.
O ikiden birincisinin vakti gelince, üzerinize çok güçlü olan kullarımızı saldık. Onlar, memleketin her köşesini kontrollarına aldılar. Bu, yerine gelmiş bir vaad idi.
Birincisinin zamanı gelince, üzerinize çok şiddetli savaşçı kullarımızı gönderdik de ülkeyi baştan başa ele geçirdiler. Bu, gerçekleşmiş bir hüküm idi.
Onlardan birincisinin vadesi gelince, kuvvet ve şiddet sahibi olan kullarımızı sizin üzerinize musallat ettik de onlar sizi yakalayabilmek için evlerin aralarına bile girerek her tarafı didik didik edip araştırdılar. Bu, yerine getirilmesi gereken bir vaad idi.
O ikisinden ilkinin zamanı geldiğinde, güçlü kullarımızı üzerinize getirdik.. . (Onlar) yurtların aralarına girip araştırdılar. . . (Bu) yerine getirilmiş bir vaat idi.
'Birincisinin zamanı gelince, büyük güce sahip kullarımızı üstünüze göndeririz. Evlerinize kadar girerek araştırırlar. Gerçekleşmesi gereken bir sözdü bu.'
Birincisinin zamanı gelince çok güçlü kullarımızı üzerinize gönderdik. Yurtlarının içlerine kadar girdiler işgal ettiler. Böylece yapılan uyarı gerçekleşmiş oldu.
So, when the promise of the first one comes to pass, We would send against you servants of Ours who are very powerful, thus they managed to breach your very homes, and this was a promise which has come to pass.
Then when the promise came of the first of the two, We raised up against you servants of Ours of severe might who conducted a search within the homes; and it was a promise fulfilled.
When the promised first time came, We sent against you slaves of Ours possessing great force, and they ransacked your houses, rampaging right through them. It was a promise which was fulfilled.
"When the first time comes to pass, we will send against you servants of ours who possess great might, and they will invade your homes. This is a prophecy that must come to pass.
So, when the promise of the first one comes to pass, We would send against you servants of Ours who are very powerful, thus they managed to breach your very homes, and this was a promise which has come to pass.
So, when the promise of the first one comes to pass, We would send against you servants of Ours who are very powerful, thus they managed to breach your very homes, and this was a promise which has come to pass.