İşte böylece sana buyruğumuzdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat onu, kullarımızdan dilediğimiz kimseyi doğru yola ileteceğimiz bir ışık yaptık. Kuşkusuz sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | ve kezalike | işte böyle | |
2 | evhayna | vahyettik | وحي |
3 | ileyke | sana | |
4 | ruhen | bir ruh | روح |
5 | min | -den | |
6 | emrina | emrimiz- | امر |
7 | ma | ||
8 | kunte | sen değildin | كون |
9 | tedri | biliyor | دري |
10 | ma | nedir | |
11 | l-kitabu | Kitap | كتب |
12 | ve la | ve nedir | |
13 | l-imanu | iman | امن |
14 | velakin | fakat | |
15 | cealnahu | biz onu yaptık | جعل |
16 | nuran | bir nur | نور |
17 | nehdi | doğru yola ilettiğimiz | هدي |
18 | bihi | onunla | |
19 | men | kimseyi | |
20 | neşa'u | dilediğimiz | شيا |
21 | min | -dan | |
22 | ibadina | kullarımız- | عبد |
23 | ve inneke | şüphesiz sen | |
24 | letehdi | götürüyorsun | هدي |
25 | ila | ||
26 | siratin | yola | صرط |
27 | mustekimin | doğru | قوم |
İşte sana da böyle, emrimizden bir ruh/can vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz Kur'an'ı, kullarımızdan dilediğimizi doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen doğru yola götürüyorsun.
İşte böylece sana da emrimizden bir rûh (Kur'an'ı)* vahyettik. Sen o Kitabı ve (esasları belirlenmiş) o imanı bilmezdin.* Fakat biz onu kullarımızdan dilediğimizi (layık olanı) kendisiyle doğru yola ulaştırdığımız bir nûr* (ışık) kıldık. Şüphesiz ki sen doğru yolu göstermektesin:
Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahiy ettik. Sen kitap nedir gerçeği onaylama nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun.*
İşte böylece sana buyruğumuzdan* bir ruh* vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat onu, kullarımızdan dilediğimiz kimseyi* doğru yola ileteceğimiz bir ışık yaptık. Kuşkusuz sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.
İşte sana da bu yolla emrimiz olan ruhu vahyettik. Yoksa sen bu Kitab'ın ve bu imanın ne olduğunu bilmezdin. Ama onu bir nur yaptık, düzenimize uyduğunu gördüğümüz kullarımızı onunla yola getiririz. Elbette sen doğru yolu gösterirsin.
Ve işte böylece, sana, Kendi buyruğumuzdan bir Ruh bildirdik.* Kitap nedir, inanç nedir; sen bilmezdin. Fakat Onu, kullarımızdan dilediğimizi, Onunla doğru yola eriştireceğimiz bir aydınlık yaptık. Çünkü aslında, sen, kesinlikle doğru yola eriştiriyorsun.
Ve (ey Nebi,) işte sana da kendi emrimizden hayat bahşeden bir mesaj vahyettik; sen daha önce kitap nedir iman nedir bilmezdin: Fakat şimdi onu bir nur kıldık ki, kullarımızdan dilediklerimizi onunla doğru yola yöneltelim. Ve şüphe yok ki sen de insanları dosdoğru bir yola yöneltmektesin;
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi kendisiyle kılavuzladığımız bir nur yaptık. Hiç kuşkusuz, sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.
Böylece sana emrimizden bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ancak Biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.
Ve işte sana da böylece emrimizden bir ruh vahyettirdik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmiyordun. Ama Biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimize hidayet vereceğiz. Ve emin ol sen de (insanları) doğru bir yola çağırıyorsun.
İşte sana da (ey Muhammed,) kendi buyruğumuz altında hayat veren bir mesaj vahyettik. (Bu mesaj sana gelmeden önce,) sen vahiy nedir, iman (nedir) bilmezdin ama (şimdi) bu (mesajı) bir ışık yaptık ki onunla kullarımızdan dilediğimizi doğru yola ulaştıralım; şüphesiz sen de (insanları onunla) doğru yola ulaştıracaksın.
(52-53) İşte sana da, emrimizle, bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, kendisiyle doğru yola eriştireceğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz ki sen doğru bir yola iletiyorsun; göklerdeki ve yerdeki her şeyin sahibi olan Allah'ın yoluna. İyi bilin ki, bütün işler sonunda Allah'a döner.
Ve işte sana böyle emrimizden bir ruh vahyettirdik, sen kitab nedir? İyman nedir? Bilmiyordun ve lakin biz onu bir nur kıldık. Onunla kullarımızdan dilediğimize hidayet vereceğiz ve emin ol sen her halde doğru bir yola çağırıyorsun.
İşte sana da böyle emrimizden bir ruh (gönüllere can veren bir söz) vahyettik. Sen Kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu, kullarımızdan dilediğimizi, doğru yola ilettiğimiz bir nur yaptık. Şüphesiz sen, doğru yola götürüyorsun:
Böylece sana buyruğumuzdan bir ruh vahyettik. Sen, kitap nedir, inanç nedir bilmiyordun. Ancak biz onu bir nur kıldık; onunla kullarımızdan dilediklerimizi hidayete erdiririz. Şüphesiz sen, dosdoğru olan bir yola yöneltip iletiyorsun.
İşte biz, sana da (Habibim) böylece emrimizden bir ruuh vahyetdik. Halbuki (vahiyden evvel) kitab nedir, iman nedir, sen bilmezdin. Fakat biz onu bir nuur yapdık. Bununla kullarımızdan kimi dilersek ona hidayet ederiz. Şübhesiz ki sen herhalde doğru bir yolun rehberliğini yapıyorsun.
İşte böylece Biz; sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Sen kitab nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat Biz; onu, kullarımızdan dilediğimizi hidayete eriştirdiğimiz bir nur kıldık. Şüphesiz ki sen, dosdoğru bir yolu göstermektesin.
İşte bu şekilde sana da emrimizden bir ruhu/özü vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat, onu kullarımızdan dilediğimize onunla yol gösterelim diye bir nur/aydınlatıcı kıldık. Şüphesiz sen, dosdoğru bir yola yöneliyorsun
İşte böylece sana da emrimizden bir ruh vahyettik. Halbuki sen daha önce kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Lakin Biz onu, kullarımızdan dilediklerimize doğru yolu gösteren bir nur kıldık. Sen gerçekten insanlara doğru yolu gösterirsin.
Böylece sana hükmümüzden ruh (Esma manalarını şuurunda hissetmeyi) vahyettik.. . Sen, Hakikat ve Sünnetullah BİLGİsi nedir, iman neyedir bilmezdin! Ne var ki, biz Onu (ruhu), kendisiyle hakikate erdirdiğimiz nur (ilim) olarak meydana getirdik, kullarımızdan dilediğimize! Muhakkak ki sen de kesinlikle hakikate (sırat-ı müstakime) yönlendirirsin!
Biz böylece sana katımızdan bir ruh vahyettik. Sen kitap nedir iman nedir bilmezdin. Ancak onu, dilediğimiz kulları doğruya ulaştıran bir ışık kıldık. Sen elbette doğru yola kılavuzluk ediyorsun.
İşte böylece sana buyruğumuzdan bir ruh* vahyettik. Sen kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat onu, kullarımızdan dileyen kimseyi* doğru yola ileteceğimiz bir ışık yaptık. Kuşkusuz sen, dosdoğru bir yola kılavuzluk etmektesin.
And thus, We inspired to you a revelation of Our command. You did not know what was the Scripture, nor what was faith. Yet, We made this a light to guide whomever We wish from among Our servants. Surely, you guide to a straight path.
And thus We have revealed to thee a Spirit of Our command. Thou knewest not what the Writ was, or faith, but We made it a light whereby We guide whom We will of Our servants. And thou — thou guidest to a straight path:
Accordingly We have revealed to you a Ruh by Our command. You had no idea of what the Book was, nor faith. Nonetheless We have made it a Light by which We guide those of Our slaves We will. Truly you are guiding to a Straight Path:
Thus, we inspired to you a revelation proclaiming our commandments. You had no idea about the scripture, or faith. Yet, we made this a beacon to guide whomever we choose from among our servants. Surely, you guide in a straight path.
And thus, We inspired to you a revelation of Our command. You did not know what was the Book, nor what was faith. Yet, We made this a light to guide whoever We wish from among Our servants. Surely, you guide to a straight path.
Thus, We inspired to you a revelation of Our command. You did not know what the book was, nor the acknowledgement. Yet, We made this a light to guide whomever We wish from among Our servants. Surely, you guide to a straight path.