Ant olsun ki, onların çoğu üzerine söz hakk oldu. Artık onlar inanmazlar.
Andolsun ki, onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.
Şüphesiz ki onların çoğuna (gafletlerine karşılık) azap vaadi gerçekleşmiştir.*(Onlar) iman etmezler.
Çoklarının gerçeği onaylamayacağına dair söz gerçekleşmiştir.
Ant olsun ki, onların çoğu üzerine söz* hakk oldu. Artık onlar inanmazlar.
Onlardan çoğu, bunun gerçek anlamda Allah'ın sözü olduğunu anladıkları halde inanmıyorlar*.
Gerçek şu ki, sözü verilen, onların çoğu üzerine gerçekleşmiştir; onlar, artık inanmazlar.
Doğrusu, onlardan bir çoğu hakkındaki söz tahakkuk etmiştir: artık asla iman etmeyecekler.
Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.
Andolsun ki, pek çoklarına karşı söz hak olmuştur da artık onlar imana gelmezler.
Onların çoğuna karşı (Allah'ın gazap) sözü mutlaka gerçekleşecektir; çünkü onlar iman etmezler.
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.
Celalim hakkı için daha çoklarına karşı söz hakkolmuştur da onlar iymana gelmezler
Andolsun onların çoğuna o söz (cinlerden ve insanlardan bir kısmını cehenneme dolduracağım, sözü) hak oldu; artık onlar inanmazlar.
Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur, artık inanmazlar.
Andolsun ki bunların çoğunun üzerine o söz hak olmuşdur. Artık bunlar iman etmezler.
Andolsun ki; onların, çoğunun üzerine, söz hak olmuştur. Onlar, artık iman etmezler.
Çoğu için buyruk gerçekleşmiştir, onlar iman etmezler.
Onların çoğunun hakkında ilahi hüküm hak olarak kesinleşti. Artık iman etmezler onlar...
Andolsun ki onların çoğunluğuna o söz (Cehennem, insanların ve cinlerin çoğuyla dolacaktır; sözü) Hak olmuştur! Bu sebeple onlar iman etmezler!
Çoklarının inanmıyacağına dair söz gerçekleşmiştir.
Ant olsun ki, onların çoğu üzerine söz* hakk oldu. Artık onlar inanmazlar.
The retribution has been deserved by most of them, for they do not believe.
Binding has become the word upon most of them, so they do not believe.
The Word has been justly carried out against most of them so they have no iman.
It has been predetermined that most of them do not believe.
The retribution has been deserved by most of them, for they do not believe.
The retribution has been deserved by most of them, for they do not acknowledge.