"Siz de O'nun yanı sıra istediğinize kulluk edin." De ki: "Asıl kaybedenler, Kıyamet Günü'nde kendilerini ve yakınlarını kayba uğratacak olanlardır." Dikkat edin! İşte apaçık kayıp budur.
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | fea'budu | siz de kulluk edin | عبد |
2 | ma | ||
3 | şi'tum | dilediğinize | شيا |
4 | min | ||
5 | dunihi | O'ndan başka | دون |
6 | kul | de ki | قول |
7 | inne | şüphesiz | |
8 | l-hasirine | ziyan edenlerdir | خسر |
9 | ellezine | ||
10 | hasiru | ziyana uğrayanlar | خسر |
11 | enfusehum | kendilerini | نفس |
12 | ve ehlihim | ve ailelerini | اهل |
13 | yevme | günü | يوم |
14 | l-kiyameti | kıyamet | قوم |
15 | ela | dikkat edin | |
16 | zalike | işte | |
17 | huve | bu | |
18 | l-husranu | bir ziyandır | خسر |
19 | l-mubinu | apaçık | بين |
"Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk ediniz!" De ki: "Gerçekten iflas edenler, kıyamet günü kendilerini ve ailelerini zarara uğratanlardır. Dikkat ediniz, apaçık kayıp işte budur."
Siz de O'nun peşi sıra dilediğinize tapın (bakalım)! De ki: "Şüphesiz ki kaybedenler, kıyamet günü kendilerine ve ailelerine (destekçilerine) yazık edenlerdir. Dikkat edin! Asıl apaçık kayıp işte budur.
"Siz de O'nun dışında dilediğinize hizmet ediniz." De ki: "Asıl kaybedenler, ahiret gününde kendilerine ve ailelerine kaybettirenlerdir." Apaçık kayıp budur.
"Siz de O'nun yanı sıra istediğinize kulluk* edin." De ki: "Asıl kaybedenler, Kıyamet Günü'nde kendilerini ve yakınlarını kayba uğratacak olanlardır." Dikkat edin! İşte apaçık kayıp budur.
Haydi, Allah'tan önce neyi tercih ediyorsanız ona kulluk edin." De ki "Asıl kaybedenler, (mezardan) kalkış günü kendini ve ailesini kaybedenlerdir." Bilin ki apaçık hüsran işte budur.
"Artık, siz, O'ndan başka ayrıca, istediğinize de hizmet edin!" De ki: "Gerçekten yitime uğrayanlar, Yeniden Yaratılış Günü'nde, hem kendilerini hem de ailelerini yitime uğratanlardır. İyi bilin ki, apaçık yitik, işte budur!"
Artık siz de, O'nu bıraktıktan (sonra) neyi dilerseniz onu kulluk edin!" Uyar: "Gerçek şu ki, asıl hüsrana uğrayanlar, Kıyamet Günü hem kendilerini hem de yakınlarını hüsrana uğratanlardır: bakın bu, işte bu değil midir açık kayıp?
"Siz O'nun dışında dilediğinize kulluk/ibadet edin." De ki: "Hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana atanlardır. Dikkat edin! Apaçık hüsranın ta kendisi işte budur."
"Siz, O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin." De ki: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem yakınlarını hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun; bu apaçık olan hüsranın kendisidir."
siz de O'ndan başka dilediğinize kul olun." De ki: "Asıl hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerine ve mensuplarına ziyan verenlerdir. Evet, işte asıl açık hüsran budur."
(Siz de, ey günahkarlar,) O'nun dışında dilediğinize kulluk ed(ip etmemeniz kendi elinizdedir)!" De ki: "(Gerçekten) hüsrana uğrayanlar, Kıyamet Günü hem kendilerini, hem de dost ve akrabalarını kaybedecek olanlardır: bu (ap)açık bir kayıp değil midir?
"Siz de Allah'tan başka dilediğiniz şeylere ibadet edin!" De ki: "Şüphesiz hüsrana uğrayanlar, kıyamet gününde kendilerini ve ailelerini hüsrana sokanlardır. İyi bilin ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir."
siz de onun berisinden dilediğinize kul olun, de ki: asıl husrana düşenler Kıyamet günü kendilerine ve mensublarına ziyan edenlerdir. Evet, odur işte asıl açık husran.
"Siz de O'ndan başka dilediğinize kulluk edin." De ki: "Ziyana uğrayanlar kıyamet günü hem kendilerini, hem de ailelerini ziyan edenlerdir. Dikkat edin, işte bu, apaçık bir ziyandır!"
"Siz, O'nun dışında dilediklerinize ibadet edin." De ki: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendilerini, hem ehlini (yakınlarını) hüsrana uğratanlardır. Haberiniz olsun, bu apaçık olan hüsranın kendisidir."
"Artık siz de Onu bırakıb dilediğinize tapın"! De ki: Hakıykat hüsrana düşenler, kıyamet günü kendilerini de, mensublarını da hüsrana uğratanlardır. Dikkat et ki bu, apaçık hüsranın ta kendisidir".
Artık siz de O'ndan başka dilediğinize tapın. De ki: Hüsrana uğrayanlar; kıyamet gününde kendilerini de, ailelerini de hüsrana uğratanlardır. İyi bilin ki; apaçık hüsran işte budur.
Siz de, ondan başka dilediğinize kulluk edin. De ki: -Hüsrana uğrayacaklar, kıyamet günü hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Dikkat edin, apaçık hüsran işte budur!
Siz O'ndan başka dilediğinize kulluk edin! Asıl ziyan edenler, asıl hüsrana uğrayanlar, büyük duruşma günü olan kıyamette hem kendilerini hem de ailelerini hüsrana uğratanlardır. Unutmayın ki besbelli hüsran budur!
"Siz de O'nun dununda dilediğinize tapının!" De ki: "Gerçek şudur ki; kıyamet sürecinde hüsranı yaşayacak olanlar, hem nefslerini (bilinçlerini/kendilerini) hem de ehillerini (o günkü eşi olan bedenini) hüsrana uğratacak şekilde yönlendirenlerin ta kendileridir! Dikkat edin! İşte o apaçık bir hüsranın ta kendisidir!"
'Siz de O'nun dışında dilediğinize tapınız.'De ki, 'Asıl kaybedenler, ahiret gününde kendilerine ve ailelerine kaybettirenlerdir.' Apaçık kayıp budur
Siz de O'ndan başka istediğinize kulluk edin. De ki: "Asıl kaybedenler, Kıyamet Günü'nde kendilerini ve yakınlarını kayba uğratacak olanlardır." Dikkat edin! İşte apaçık kayıp budur.
"Therefore, serve whatever you wish besides Him. " Say: "The losers are those who lose their souls, and their families, on the Day of Resurrection. Indeed, such is the real loss."
“So serve what you will besides Him.” Say thou: “The losers will be those who lose themselves and their families on the Day of Resurrection.” Is that not the clear loss?
so worship anything you will apart from Him!’ Say: ‘The real losers are those who lose themselves and their families on the Day of Rising. ’ Is not that clear loss?
"Therefore, worship whatever you wish beside Him." Say, "The real losers are those who lose their souls, and their families, on the Day of Resurrection." Most certainly, this is the real loss.
"Therefore, serve whatever you wish besides Him." Say: "The losers are those who lose their souls, and their families, on the Day of Resurrection. Indeed, such is the real loss."
Therefore, serve whatever you wish besides Him." Say, "The losers are those who lose themselves, and their families, on the day of resurrection. Indeed, such is the real loss."