Dedi ki: "Ey halkım! Bakın! Ya ben Rabb'imden açık bir kanıt üzerinde isem ve O'nun katından bana bir rahmet verilmişse ve siz de bunu görmüyorsanız; istemediğiniz halde, onu size zorla kabul ettirebilir miyim?"
# | kelime | anlam | kök |
---|---|---|---|
1 | kale | dedi ki | قول |
2 | ya kavmi | kavmim | قوم |
3 | eraeytum | Ne dersiniz? | راي |
4 | in | eğer | |
5 | kuntu | ben isem | كون |
6 | ala | üzere | |
7 | beyyinetin | bir delil | بين |
8 | min | -den | |
9 | rabbi | Rabbim- | ربب |
10 | ve atani | ve bana vermişse | اتي |
11 | rahmeten | bir rahmet | رحم |
12 | min | ||
13 | indihi | katından | عند |
14 | feummiyet | bu gizli bırakılmış ise | عمي |
15 | aleykum | size | |
16 | enulzimukumuha | biz sizi zorlayacak mıyız? | لزم |
17 | veentum | siz | |
18 | leha | onu | |
19 | karihune | istemediğiniz halde | كره |
Nuh, kavmine şöyle seslendi: "Ey kavmim! Bakın, bende Rabbim tarafından verilen açık bir delil varsa, O kendi tarafından bana bir rahmet vermiş ise ve siz de ona karşı körleşmiş iseniz, ben ne yapabilirim? Siz onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?"
(Nuh onlara) şöyle demişti: "Ey kavmim! Bir düşünsenize! Ben Rabbim tarafından apaçık bir delil üzerinde isem ve O bana kendi katından bir rahmet vermiş* de bu size gizli tutulmuşsa* (siz kendinizi buna kapattıysanız) buna ne dersiniz? Onu istemediğiniz hâlde biz (beraberimdekiler) sizi ona zorlayacak mıyız?
Dedi ki: "Ey halkım, ya ben Efendimden gelen kesin bir kanıta sahip isem ve bana bir rahmet vermiş de bunlar gözünüze görünmüyorsa? Siz onu istemezken sizi ona biz mi zorlayacağız?"
Dedi ki: "Ey halkım! Bakın! Ya ben Rabb'imden açık bir kanıt üzerinde isem ve O'nun katından bana bir rahmet verilmişse ve siz de bunu görmüyorsanız; istemediğiniz halde, onu size zorla kabul ettirebilir miyim?"
Nuh dedi ki "Ey halkım! Ben Rabbimden gelen açık bir belgeye dayanıyorsam, bana O'nun katından bir ikram gelmiş de siz görememişseniz bu konuda görüşünüz ne olur? Siz hoşlanmadığınız halde ben sizi O'na bağlayabilir miyim?"
Dedi ki: "Ey toplumum! Görüşünüz bu mu?" "Ya ben, Efendimden açık bir kanıta dayanıyorsam ve sizden gizlenen bir rahmeti Kendi katından bana vermişse? İstememenize karşın, sizi buna zorlayacak mıyım?"
Dedi ki: "Ey kavmim! Düşünsenize bir: ya ben Rabbimin katından gelen açık bir delile dayanıyorsam; dahası, ya O bana katından bir rahmet bahşettiği halde siz bunu görmüyorsanız? Şimdi siz, (O'nun delil ve rahmetini) görmeye dahi tahammül edemezken biz kalkıp da ona (imana) sizi zorlayabilir miyiz?
Nuh dedi ki: "Ey toplumum! Bir düşünün! Ya ben Rabbimden gelen bir beyyine üzerindeysem; katından bana bir rahmet vermiş de o rahmet sizin gözlerinizden saklanmışsa! Siz ona tiksintiyle bakarken, biz sizi ona zorla mı ulaştıracağız?"
Dedi ki: "Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben Rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve Rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"
Nuh: "Ey kavmim, ne dersiniz? Eğer ben Rabbimden açık bir delil üzerinde isem ve O, bana katından bir rahmet vermiş de size onu görecek göz verilmemişse, onu istemediğiniz halde biz sizi ona zorlayacak mıyız?
(Nuh:) "Ey kavmim!" dedi, "Ne dersiniz, ya benim, Rabbimin katından apaçık bir kanıta dayandığım; Onun katından bana (aydınlatıcı) bir rahmetin, (bir vahyin) bahşedildiği doğruysa ve siz de buna karşı kör kalmışsanız, söyleyin, hoşunuza gitmediği halde onu görüp fark etmeniz için sizi zorlayabilir miyiz?"
Nuh dedi ki: "Ey Kavmim! Söyleyin bakalım; şayet ben Rabbimden gelen apaçık bir delil üzerinde isem ve O, kendi katından bana bir rahmet vermiş de siz ona karşı kör kalmışsanız, onu istemediğiniz halde, biz sizi ona zorlayacak mıyız?"
Ey kavmim! dedi: söyleyin bakayım reyiniz nedir? Eğer ben rabbımdan (bir beyyine) açık bir bürhan üzerinde isem ve bana tarafından bir rahmet bahşetmiş de size onu görecek göz verilmemiş ise biz size onu istemediğiniz halde ilzam mı edeceğiz?
Dedi ki: "Ey kavmim, bakın, ya ben Rabbimden bir delil üzerinde isem ve (O), kendi katından bana bir rahmet vermiş de, o (rahmet) sizin gözlerinizden gizli bırakılmış ise? Şimdi siz onu istemezken, biz sizi o(Tanrı rahmeti)ne zorla mı sokacağız?"
Dedi ki: "Ey Kavmim, görüşünüz nedir söyleyin? Eğer ben rabbimden apaçık bir belge üzerinde isem ve rabbim bana kendi katından bir rahmet vermiş de (bu,) sizin gözlerinizden saklı tutulmuşsa? Siz bunu istemiyorken biz sizi buna zorlayacak mıyız?"
(Nuh) dedi ki: "Ya ben (da'vamın sıdkına şahid olmak üzere) Rabbimden (gelen) apaçık bir bürhan üzerinde isem? O, bana kendi katından bir rahmet vermiş de bunlar siz (in kör gözleriniz) den gizli bırakılmışsa? Söyleyin bana ey kavmim? Sizi ona, kendiniz hoş görmeyib dururken de zorlayacak mıyız (sanki)"?
Nuh dedi ki: Ey kavmim; eğer Rabbım tarafından bir delilim bulunur ve O, katından bana ihsan eder de bunlar sizden gizli kalırsa; onu istemediğiniz halde size zorla mı kabul ettireceğiz?
-Ey Halkım, dedi. Sonunu düşündünüz mü? Eğer ben, Rabbim tarafından açık bir belge ile gelmişsem ve O'nun yanından bana, bir rahmet verilmişse; siz de bunu görmüyorsanız? İstemediğiniz halde sizi (onu kabul edin diye) zorluyor muyuz?
Nuh şöyle cevap verdi: "Ey benim halkım! Düşünün bir kere: Ya ben Rabbimden gelen çok aşikar bir belgeye, kesin delile dayanıyorsam, ya O, bana tarafından bir nübüvvet vermiş, bunlar size gizli kalmış da siz görememişseniz?Ne yapalım, istemediğiniz o rahmete girmeye sizi zorlayabilir miyiz?"
(Nuh) dedi ki: "Ey halkım.. . Gördünüz mü? Ya Rabbimden bir açık kanıtım varsa ve O indinden bir rahmet (nübüvvet) vermiş de siz bunu değerlendiremiyorsanız? Siz ondan hoşlanmadığınız halde, biz size onu zorla mı kabul ettireceğiz?"
Dedi ki: 'Ey halkım, ya ben Rabbimden gelen kesin bir kanıta sahip isem ve bana bir rahmet vermiş de bunlar gözünüze görünmüyorsa? Siz onu istemezken sizi ona biz mi zorlayacağız?'
Dedi ki: "Ey halkım! Bakın! Ya ben Rabb'imden açık bir kanıt üzerinde isem ve O'nun katından bana bir rahmet verilmişse ve siz de bunu görmüyorsanız; istemediğiniz halde, onu size zorla kabul ettirebilir miyim? "
He said: "My people, do you not see that I have clarity from my Lord and He gave me mercy from Himself, but it has been blinded to you Shall we compel you to it while you have a hatred to it"
He said: “O my people: have you considered: if I be upon clear evidence from my Lord, and there has come to me mercy from Him, but made obscure to you: should we compel you to it when you are averse to it?”
He said, ‘My people! What do you think? If I were to have clear evidence from my Lord and He had given me a mercy direct from Him, but you were blind to it, could we force it on you if you were unwilling?
He said, "O my people, what if I have a solid proof from my Lord? What if He has blessed me out of His mercy, though you cannot see it? Are we going to force you to believe therein?
He said: "O my people, do you see that should I be upon a clarity from my Lord, and He has given me a mercy from Himself, that you may be blinded to it? Shall we compel you to it while in-fact you hate it?"
He said, "My people, do you not see that I have proof from my Lord and He gave me mercy from Himself, but you are blinded to it? Shall we compel you to it while you are averse to it?"